“EĞER MENMUNSA”
“Sevgili Dostlar,*Eğer Emekli, kendisine ve etrafına, İtalya’dan ithal mermerlerle saraylar yaptırırken aldığı aylıktan memnunsa…
*Eğer Çiftçi, kendisine dünyanın en pahalı mazotu, ilacı, gübresi satılırken ürettiği ürünü değer fiyatına satabiliyorsa, kendisinin rızkını yabancı çiftçiye aktaran, mercimek, buğday, soğan, fasulye, saman ithal eden bir iktidara oy veriyorsa…
*Eğer sanayici, ithal rakamlarını görmüyor, ihracat rakamları ile övünüyorsa…
*Eğer, Esnaf bu iktidar döneminde açılan uluslararası şirketlerin çoğunlukta olduğu AVM ler yüzünden her gün bir kepengin kapandığını, yaşayanların borç içinde kıvrandığını görmüyorsa…
*Eğer işsiz 15 yılda tek işyeri açmayan iktidardan hala daha bir ümit bekliyorsa….
*Eğer işçi kendi asgari ücretinden kesilen vergilerle, geçilmeyen köprüler, yatılmayan hastaneler yolu ile yandaşlara para aktarıldığını görmüyorsa….
*Eğer kadınlarımız, kendisini ikinci sınıf vatandaşlığa layık gören anlayışı kabulleniyorsa…
*Eğer milletimiz dünyanın en iyi yönetim biçimi parlamenter demokrasiyi değil, diktatörlüğe giden tek adam rejimini tercih ediyor, başında bir padişah görmek istiyorsa…
*Hala daha halkın %51’i iktidarın, insanları etkileme, etkin yalan söyleme, düşman yaratma yeteneği ile aldatıldığını anlamıyor, görmüyor ve oy veriyorsa ….
BETER OLSUNLAR
Belki anlarlar ve artık aldanmamayı, kimin doğru, kimin yalan söylediğini anlarlar ve işte o zaman doğru yolu bulurlar….
Ama ülke ne olur? Diyeceksiniz… Bu ülke yer altı, yer üstü kaynakları ile çok zengin bir ülke (Bu sözleri 13 yıl her hafta1 saat TRT ekranlarında ekonomi konuşmuş bir insan olarak söylüyorum).
Ülkemize bir şey olmaz… Sıkıntılar yokluklar insanı bilinçlendirir.. Bilinçli insan doğru yolu bulur….
Tıpkı Osmanlıdan borç devralan, Ankara’dan öte bir metre demiryolu olmayan ama 1938’de 3170 km demiryolu yapan,1923’de ateşini yakacak kibriti, çaya atacak bir topak şekeri, ölüsüne saracak kefeni, pusula yazacak kâğıdı olmayan ama 15 yıl sonra tüm bu yoklukları yenerek çelik üreten, Rusya’dan buğday alırken, 1938’de Buğday sattığımız gibi…
YETER Kİ, dürüst, kendisini ve çevresini değil, ülkesini düşünen, başta Atatürk gibi Cumhuriyet kadrolarını iktidara getirelim…”
Öyleyse 24 Haziran’da TAMAM dememiz gerekmez mi? TAMAM…
Cevat Kulaksız
Yorum Gönder