Yılmaz Özdil, 7.06.2018 günlü, Sözcü’deki “Ünlü Paşalar” başlıklı yazısında, “paşa çayı”ndan tutun da, Kasımpaşa’ya kadar birçok mizaha konu olmuş çeşitli paşalı sözlerden örnekler vermiş.
Öte yandan internetten bir konuyu araştırırken, Yılmaz Özdil’in bahse konu ettiği RTE yle ilgili olarak, RTE nin fesli müslü Osmanlı Paşası resmini, “ben paşayım” diyen sözünü görünce, bu yazı ve resim üstüne bir şeyler yazmaya çalıştım.
Aynı yazısının sonunda Yılmaz Özdil, şunları yazmakta:
“Asrın paşası…(RTE için söylüyor sanırım)
“Siyaset Dünyasının en ünlü paşası.
Asrın liderimiz dün kendi kendine izah etti, “anayasaya göre ben aynı zamanda beni alkışlayan paşanın da paşasıyım, hepsinin paşasıyım” dedi.
“Ben imamım” demişti, “ben futbolcuyum” demişti, “ben savcıyım” demişti, “ben gassalım” demişti, “ben ülkenin doktoruyum” demişti, “ben ekonomistim” demişti, “ben tüccarım” demişti, “ben çobanım” demişti, “ben başmuhtarım” demişti, şimdi “ben paşayım” diyor.
“Paşa gönlün bilir “abi” demekten başka çare yok herhalde”.
Burada, giden yıl kaybettiğimiz rahmetli ünlü Halk Ozanımız Ali Kızıltuğ’un şu dörtlüğü aklıma geliverdi. Coşkun, özgün sesiyle bu türküyü dinlemişsinizdir sanırım;
Nice zamandır, nice asırlardır, kendi kendine “ben ağayım, ben paşayım” diyenler ruhlar âlemine göçüp gittiler. Nerede o “ben ağayım, ben paşayım” diyenleri dillendiriyor sazında sözünde.
“Asrı Gurbet Harap Etmiş Köyümü
Bülbül Gitmiş Baykuş Konmuş Gelele gel
Ben Ağayım Ben Paşayım Diyenler
Kapıları Kitlemişler Gel Hele, gel hele gel.”
………………….. Ali Kızıltuğ
“Ben paşayım, herkesin paşasıyım, sen kimsin?”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Konya mitinginde Muharrem İnce'nin 2. Ordu Komutanı Temel'e yönelik "Onun apoletlerini sökeceğim" sözlerine çok sert cevap verdi.“Benim masama nasıl otururmuş, benim konuşmamı nasıl alkışlarmış? Ya senin haddine mi? Ben onun da paşasıyım. Anayasa'ya göre ben şu anda hepsinin paşasıyım. Ama bu cahil bunu da bilmiyor ki. Bu konuşmamda takdir edilecek yeri alkışlamıştır, senin haddine mi, sen kimsin, haddini bil”.(1)
Anayasa, “Cumhurbaşkanı başkomutan” demişse, bundan, cumhurbaşkanının da orduya, cepheye gidip ordu yönetecek anlamı çıkmaz. İyi de seçim arifesinde AKP nin genel başkanı, siyasi propaganda konuşmasında hava atıyor, “ben paşayım” diye…
Şimdilerde bakıyoruz ki, dediklerine göre “diploması sahteymiş”; işte bu sahte diplomalı, sivil paşamız koltuğundan, “kaçak” dedikleri saraydan bir türlü ayrılmak istemiyormuş. Gitmemek için, duyuşuma göre, YSK Başkanını, daha birilerini kafakola almış, yandaşlarını “zor tutuyormuş”; işte onun için, onları muhaliflere karşı kumpas kurdurup sokaklarda saldırtıyormuş. Siz hiç, Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın muhaliflere yapılan bu saldırı ve engellemeleri ayıplayan, teskin eden sözüne rastladınız mı? Oysa Devletin başındaki “sivil paşamız”, demokrasimize zarar verecek, çirkin saldırıları, engellemeleri bir kez olsun kınamalı, “daha uygar daha saygılı bir demokrasi yarışı” öğütlemeli idi. Ama kaybetme korkusundan uzaktan uzağa seyrediyor. Günahı üstünde dursun, nice katakülle yaptıraraktan gitmek istemiyormuş, bu sivil paşamız... Elin ağzı torba değil ya, “çünkü bu sarayı ben yaptırdım, oradan çıkmam” diyesiymiş!...
Seçimi kaybederse silaha sarılacakmış!
Şaka bir yana, RTE nin yandaşları, 24 Haziran’da seçimi kaybedersek silaha sarılırız anlamında sözler sarf ediyorlar. İşte kanıt, koskoca sözde Prof. Dr. Un dediklerine bir bakın, dehşet verici:“Akit TV'de yayınlanan 'Bilgi Savaşları' isimli programda konuşan Prof. Dr. Ahmet Maranki seçim günü olan 24 Haziran'dan bir gün sonrasını işaret ederek skandal açıklamalarda bulundu. Maranki 'Umudumuz 25 Haziran’dır. Olmadı zaten, o zaman artık Belgrad Ormanı’nda ağacın dibinde, talim şeyimizi oraya gömdük. Çıkaracağız sokağa' ifadelerini kullandı. Küçükçekmece Cumhuriyet Savcılığı, Maranki hakkında "halkı basın yoluyla kin ve düşmanlığa sevk etme" suçlamasıyla soruşturma başlattı”.(2)
Yine İstanbul Kızılay Şübe Başkanı olduğu yazılı olan bir resim yazı internette dolanıyor. Bu bir bakanın kardeşi olduğu yazılı (Binali Yıldırım’ın kardeşi imiş) Kızılay Şube Başkanı İlhami Yıldırım, bakın ne diyor:
“Ya bu ülkede eşşek gibi sessiz yaşayacaksınız, ya da defolup gideceksiniz”.(3)
“Askersiz, asker olmadan paşa olunur mu” diye hayıflanmayın, Osmanlının son paşalarından, İttihat ve Terakki Partisi’nin paşalarından Talat Paşa da, Osmanlı Posta idaresinde memurken paşa oluvermişti.
AKP nin Cumhurbaşkanı adayı RTE, CHP nin Cumhurbaşkanı adayı M. İnce’ye, “okuma yazma bilmiyorsun” diyordu, bir öğretmen adaya... “Paşa, Osmanlı” dedikte, inanır mısınız Osmanlı’nın paşalarının içinde okuma yazma bilmeyen paşalar, ne ki padişahlar varmış.(4)
Hal böyleyken, yarın Muharrem İnce 24 Haziran’da Cumhurbaşkanı seçilirse, rektörleri de o atayacak ya, atadığı rektörler, “RTE nin diploması sahte” diyorlar ya, ıcığını cıcığını araştırarak, bu “sahte” liği meydana çıkarırsa ya… Dünyaya alay konusu olmaz mıyız? Elin oğlu demez mi ki, “böyle devletin böyle sahte diplomalı Cumhurbaşkanı olur”… O zaman yandı gülüm keten helva…Maazallah bizi defe kollar AB de…Neyse bu faraziye şakayı bir yana bırakıp devam edelim.
Öte yandan bizde nice sahte öğretmenler, sahte doktorlar, sahte avukatlar vb çok vardı. Neyse galiba konunun dışına çıktık.
AKP iktidarı, İktidar yanlıları, iktidarı-koltuğu kaybetmekten öylesine bir korku içindeler ki, kim muhalif hemen “Fetöcü” veya “PKK lı” diyebiliyorlar. AKP li Mahir Ünal da şöyle diyor: “Tamam diyenler Fetöcü, PKK lı”. Yani kısaca AKP iktidarı, iktidarını kaybetmekten öylesine bir korku içinde ki, kimi, hangi muhalifi neyle suçlayacaklarını şaşırırken, alt katlarda bulunan nemalanan bazı yandaşlar “kaybedersek elimize silah alacağız” anlamına gelen sözlerle tehditler savurmaktalar; ne ki orada burada muhalif partilere, partililere yer yer saldırılar yapılmaktadır.
Cumhuriyet tarihinde böylesine haksız, adaletsiz bir seçim süreci yaşanmamıştır. Eskiden, tarafsızlığa saygı ifadesi olarak İçişleri, Adalet Bakanları istifa ederlerdi, onu kaldırdılar. Başta örtülü ödenek olmak üzere, devletin her türlü araç-gereç, mekân, kişi olmak üzere sınırsız maddi koşullarla AKP-RTE propagandası yapılıyor, devletten beş para almayan Meral Akşener-İyi Parti’yi perdeleyip propaganda yapması engelleniyor, eli sopalı militanlar saldırıyorlar. Ya bunlar geri teper de, sarayı terk etmek zorunda kalırsa ne olacak. İşte o zaman, 16 yıldır baskılı, yanlı bir yönetim uygulayan AKP-RTE iktidarının demokrasi erdemi aklına gelecek. Gidenlerin arkasından,“nerede ben ağayım ben paşayım” diyenler? Diyecekler.
Seçim öncesinde, seçim ve bayram arifesinde, ülkemizin huzuru için biraz daha sabırlı davranarak, seçim ve demokrasi yarışımızı daha çağdaş ve daha uygar şekilde yapmalıyız. İyi seçimler, iyi bayramlar.
Cevat Kulaksız
Cevat KulaksızSONNOTLAR
(1)https://www.muhalifhaberler.com/erdogan-dan-ince-ye-skandal-sozler---ben-pasayim--sen-kimsin---5312.html
(2)https://onedio.com/haber/maranki-den-25-Haziran-vurgusu-ile-skandal-sozler-olmadi-belgrad-ormani-na-gomdugumuz-talim-seyimizi-cikartacagiz-sokaga-823957
(3)https://www.facebook.com/photo.php?fbid=2164087137160062&set=gm.1585996474834926&type=3&th
(4) İlk üç Osmanlı padişahı Osman Bey, Orhan Bey ve Murat Hüdavendigar’ın okuma yazma bilmezdi. Kaynak: İsmail Hakkı Uzunçarşılı’nın Osmanlı Tarihi kitabının I. Cilt 185. sayfasına, Hammer’in, Büyük Osmanlı Tarihi kitabının I. Cilt 110. sayfasına, Monteigne’nin Denemeler kitabının 187. sayfa. “Osmanlı’da Halkla İlişkiler” başlıklı makalesi (Selçuk Üniversitesi İletişim dergisi, cilt 4, sayı 3, Temmuz 2006)
(Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Metin Kazancı)
https://www.frmtr.com/kultur/801659-okuma-yazma-bilmeyen-osmanli-padisahi-var-mi.html
Yorum Gönder