Badi ile Gezerken Rastladıklarım ve Anımsattıkları

Badi ile her gün sabah akşam gezmeğe çıkarız
Badi ile Gezerken Rastladıklarım ve Anımsattıkları
Badi ismin çok sevimli terrier jekrassıl bir küçük köpeğim var.
Yine her zamanki gibi, köpeğim “Badi” ile gezmeğe çıktık. Her sabah saat 7.30 ile 8.30 arasında Badi’nin özel ihtiyaçları ile parklara gezmeğe çıkarız, o kakasını yapar, kafasına esen sokak köpekleri ile oynar, koklaşır. Bizim çevremizdeki parklarda aileler tarafından terk edilmiş 5-6 kadar sokak köpeği var, komşular yemek artıkları ile onları beslerler, bazı komşular da köpek maması alıp uygun yerlere dağıtırlar.
İşte öylesine bir gün için 19 Haziran 2018 günü Badi ile evden çıktık. O hemen her başka köpeğin idrarını koklar,  onun üstüne arka bir bacağını kaldırarak üzerine bir de o imza atar. Çok seçicidir, eğer kokladığı köpeğin kızgın bir dönemi ise, o köpeğin idrarını yalar, bunu koklayarak nasıl seçiyor şaşıyorum.
Bir kediye rastlarsa kediye bir hava atar, kedi kaçarsa kovalar, kedi karşı gelirse geri çekilir. Çünkü bir gün bir kediye saldırdı, kedi bunun burnunu bir tırmaladı, Badi müthiş bir feryat etmişti. O günden sonra kedilerden korkar oldu.
Badi bende tam on yıldır bende, bana korkunç derece bağlıdır. On-on bir yıl kadar önce oğlum C. Cüneyt İzmit’de doktor olarak çalışırken,  küçük yavru olarak evine almış, o işe gidince stresten evdeki malzemeleri kemirirmiş. Oğlum, babam nasıl olsa emekli oldu, biz buna bakamayacağız, Badi’yi götürüp babama verelim” düşünür, işte bu düşünceyle on yıl kadar önce, “bunu sana emaneten bırakıyoruz, üç beş ay sonra alacağız” diyerek bırakıp gittiler. İşte ondan sonra on yıldır bizde, özellikle ben bakıyorum ve sabah akşam onu gezmeye çıkarıyorum.
Sabah yedide, patileri ile yavaşça beni uyandırır, kendi tekrar yatıp beni bekler. Komşular, “Cevat Bey saat gibi her gün aynı saate yola çıkıyor”  derlermiş.
Köpeğime Gözümün Önünde Araba Çarpmıştı
Üç yıl kadar önce, kedileri çok kovaladığı zamanlarda, kaldırımda giderken, tasmasından çıkardım beni takip ediyordu. Yakınımızdan bir kedi fırladı, karşı kaldırıma geçiyordu, kavşakta, o kediye kovalamak için fırlayınca bir araba çarptı, kaçtı. Arka kalçadan teker geçmiş “vaann” feryadı ile oraya yığılıp kaldı. Hemen kucağıma alıp taşıma kabı ile Veteriner Fakültesine götürdüm, doktorlar film çektiler, “ne yapmışınız kalçası üç dört yerden kırılmış”  dediler. İki saat ameliyatta kaldı, filimdi, ilaçtı, ameliyattı derken bin liraya yakın masraf oldu. Şimdi sağ arka bacak topal olarak yürümekte.
İşte böyle bir hal ve gün olarak Badi ile her zamanki gezmemize çıktık.
Kaldırımda giderken, hemen parkla kaldırım arasında bir kedi ölüsüne rastladık. Badi kedi ölüsünü kokladı kokladı, bir şey mırıldanır gibi oldu. Ben de yanımdaki poşetlerden biri ile ölü kediyi alıp hemen yakındaki büyük çöp konteylerine attık.
Çöpe Atılan Ekmekler
Baktım çöp konteynerin kenarında iki üç poşet dolusu bayatlatılmış ekmek durmakta.
Ne yazık ki, Badi ile gezmeye çıktığımızda üç kadar parkı dolaşırız (hepsi de birbirine yakın). Ne yazık ki, ya çöp kutularının kenarında, ya site duvarının demirinde, ya da dallara asılı duran poşetler için bayatlatılmış ekmek görürüz.
Maalesef ülkemizde ekmek israfı kadar israf edilen başka bir israf görmedim. Öyle ki, uzmanların tespitlerine göre, her gün Türkiye’de bir buçuk milyar liralık ekmek çöpe atılırmış, israf edilirmiş. Eğer Batıkent’e yolunuz düşerse, site duvar demirlerinde poşetler dolusu bayatlatılmış ekmeklerin olduğunu görürsünüz. Muhtemelen öbür semtlerde de öyledir.
Ben de parkları gezerken, bu poşetler dolusu ekmekleri alırım, bir parkın düz bir yeri var, ya her gün ya gün aşırı parkın düzlüğüne ekmekleri parçalayıp saçarım. Ben ayrıldıktan sonra serçeler, güvercinler hücum ederler, ertesi gün aynı yere geldiğim zaman o ekmek parçalarından bir parça kalmamış olduğunu görürüm. Ulus’tan uzaktan lokantaların önünden kocaman poşetlerde bayatlamış ekmekleri o parka getirdiğimi bilirim.
Elimde bayatlatılmış çöpe atılmış ekmekleri kaldırımdan geçmekte olan kimselere gösteriyorum, günah değil mi bu savurganlık diyorum, kimi adamlar şöyle diyor:
Hohoo bre komşum, halkımız müsrif de iktidar, yukarıdakiler müsrif değil mi? Adam, Kurtuluş Savaşı kazanmış, manevi değeri var havadar Çankaya Köşkü dururken, millet kesesinden Avrupa’da bile olmayan 1200 odalı kaçak saray yapıyor, kaç uçağı var, kaç arabası var? O kaçak sarayın bir dakikalık masrafı şimdilerde 1610 lira imiş. Hele öteki dairelerdeki âlem”.
O zaman insan dumura uğramış gibi bozuluyor, üzülüyor.
Badi ile Gezerken Rastladıklarım ve Anımsattıkları
Çöpte Bulduğum Kitaplar.
Okumayan Cahiller Arttıkça Suçlar, Suçlular da Artar.
Görünüşe göre, internet yaygınlaştıkça evdeki kitaplar çöpe atılmaya başlandı. İşte bu yazıyı yazdığım 19 Haziran 2018 gününde çöp konteynerin (1) yanındaki poşetler içinde çeşitli kitaplar olduğunu görünce üzüldüm. Oysa evinde koyacak yerin yoksa bir kütüphaneye bağışlamalısın, böylesine çöpe kitap atılması ne kadar acı bir şey. TV yaygınlaştığından beri insanlar kitap okumamaya başladı. Kitap okumayan toplum kültürsüz toplumdur.
İşte bu notları yazdığım 19 Haziran günlü Sözcü Gazetesi’nin son sayfasında şu başlığı okudum: “2 Senede tam 552 kütüphane kapandı”.
Bir ülkede okuyan azalırsa, bilim ve teknolojiden uzaklaşılırsa suç ve suçlular da artar. Batı ülkelerinde suçlu olmadığı için ceza evlerinin kapandığını, bizde ise suçlu ve ceza evinin arttığını okuyunca insan üzüntü ve dehşete kapılıyor. Ama iktidarın Prof görülen bazı akademisyenleri, gelecekleri için “cahilleri ferasetine” güvenmekten dem vurmaktalar.Uzatmayalım cahiller arttıkça suçlar, suçlular da artar.
Adalet Bakanlığı Açıklıyor:  Suçlular da Artıyor, Cezaevleri de Artıyor
Adalet Bakanlığı, 15 Haziran 2017 tarihi itibarıyla ceza infaz kurumlarında 85 bin 105 tutuklu, 139 bin 773 hükümlü olmak üzere 224 bin 878 kişi bulunduğunu bildirdi. 21 Haziran tarihi itibariyle Türkiye’de 381 ceza infaz kurumu hizmet veriyor. Bu kurumların kapasitesinin 202 bin 676 kişi olduğu ifade edildi. Bu durumda 22 bin 202 kişinin cezaevlerinde yatacak yerleri yok. Yatacak yatak yer olmadığı için mahkûmlar cezaevlerinde nöbetleşe uyuyorlarmış.(2)
Adalet Bakanlığı 2023 yılına kadar geçen 5 yılda 228 yeni cezaevi inşa etmeyi planlıyor.
1 Aralık 2017 tarihli itibariyle son 5 yılda toplam 66 bin 451 kişi kapasiteye sahip 79 yeni cezaevi yapıldı. Demek ki, ülkemizde okuyan azaldıkça suçlular, cezaevleri de artmakta, tıpkı bileşik kaplar gibi.(3)
Çöpte bulduğum kitaplar beni nerelere götürdü, geçelim.
Badi hangi parka yönelirse o parka gidiyoruz. Üçüncü parka girdiğimizde, kırılmış ağaçların olduğunu gördük.
Badi ile Gezerken Rastladıklarım ve Anımsattıkları

O parkta 4-5 tane ıhlamur ağaçları var. Hani ıhlamur pahalı ya, ıhlamurların çiçek açtığı şu günlerde, bazı komşular bu çiçekleri toplamak için (toplayıp kurutuyorlar), ağaca tırmanıyorlar, merdiven getiriyorlar; bazıları da yetişemediği dallardaki çiçekleri almak için dalları kırıyorlar. İşte o parkta, dalı kırılmış ıhlamur ağacını görünce üzüldüm. Bir duyarlı komşu da, kırılan ıhlamur ağacına, ağacı kıranlar için, bir kartona idam yaftası gibi şu yazıyı yazmış  oraya asmış: “1-2 IHLAMUR ÇİÇEĞİ İÇİN DALINI KIRMAYA DEĞER Mİ”
Badi ile Gezerken Rastladıklarım ve Anımsattıkları
Parkta yürümeğe devam ediyoruz. Parkın içinde bir park görevlileri için beton bir kulübe vardır. Görevliler o kulübenin önünde terk edilmiş bir koltuk koymuşlar, parkta çalıştıktan sonra orada oturup dinleniyorlar. O koltuğun önünden geçerken, çantası yanında koltuğa oturup uyuya kalmış, muhtemelen yakın jandarma birliğinden asker olsa gerek,  kırmızı eşofman giymiş genç bir adam derin bir uykuya dalmış yatıyordu.
Badi ile yanından geçiyorduk. Hiç böyle bir görüntüye tanık olmayan Badi, aniden bed sesi ile adama doğru havlamaya başladı. Aman sus Badi, dedimse de genç adam, derin uykusundan aniden fırlayıp “saldırıya uğradım köpek beni yaralayacak-ısıracak” korkusuyla, koltuğun üstüne çıkıverdi. Adamın çok yorgun ve uykusuz olduğu belliydi. Adama, kardeşim sen bu gevezeye bakma ısırmaz korkma, sen dinlenmene devam et, dedim. Adam tekrar yattı.
İşte her gün böyle parklarda sabah akşam Badi ile gezeriz ve bazen ilginç şeylere de rastlarız.

Cevat Kulaksız



Cevat Kulaksız 
SONNTLAR
(1) Konteyner: Çok büyük tonlarca çöp alan, yarısı toprağa gömülü, vinçle kaldırılıp boşaltılan bir çöp deposu.
(2)ttp://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/813917/Cezaevi_nufusu_224_bin_oldu.html
(3)https://haberguncel.blogspot.com.tr/2017/06/osmanlida-mustafalarda-ve-rakamlardaki-gariplikler.html

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget