Ülkemizin içinde bulunduğu çok zor koşullara bir bakınız.
Ülkemiz, iş başındaki AKP iktidarı tarafından, içeride ve dışarıda çok kötü yönetilmektedir.
İçeride; bölücü PKK terör örgütü, ülkeyi kan gölüne çevirmiş, her güne ortalama üç beş şehit cenazesi düşmekte, şehit haberleri artık sıradan bir haber konumuna gelmiş, devleti idare edenler, şehit cenazelerine katılmaktan adeta görev yapamaz hale gelmişlerdir.
Ülkemizde can güvenliği kalmamış ve halkımız; ne zaman ve nerede bir patlama olacak,daha kaç masum insan ölecek diye endişe içinde yaşamaya başlamıştır.
Dışarıda; Suriye politikamız çökmüş, etrafımızda Suudi Arabistan ve Katar gibi körfez ükeleri dışında dost ülke kalmamış, kağıt üzerinde müttefikimiz ve stratejik ortağımız olan en başta ABD olmak üzere, AB ülkeleriyle dahi dostluğumuz pamuk ipliğine bağlı hale gelmiştir.
Ülke; mevcut Anayasaya göre değil, Tayyip Bey'in Anayasayı açıkça ihlal ederek tesis ettiği çift başlı fiili bir başkanlık sistem ile yönetilir olmuş, ülkede meydana gelen iç ve dış tüm olaylara müdahale eden, taraf olan ve olaya ilişkin görüş ve kanaat beyan eden ilk ve tek kişi Tayyip Bey olmuştur.Ülkede en son konuşması ve oluşan sorunlar hakkında ara bulucu olması gereken tarafsız bir cumhurbaşkanının eksikliği, her geçen gün iyice hissedilir hale gelmiştir.
İşin en kötüsü de, Tayyip Bey'in başını çektiği Anayasaya aykırı bu fiili yönetim sistemi, iyice kanıksanmış ve adeta Anayasal ve meşru bir hal almıştır. Zira, bu fiili duruma etkin bir şekilde ses çıkaran, şiddetle eleştiren hiçbir Allahın kulu kalmamış, bu kayıtsızlıktan ve sessizlikten güç alan Tayyip Bey, başkan olabilmek ve fiilen tesis ettiği rejimine anayasal bir taban oluşturmak için, başkanlık sistemine dayalı yeni bir anayasa yapılması iddiasından en ufak bir ödün vermeden, emin adımlarla kendi yolunda ilerlemesini sürdürmektedir.
İşte , ülkemizin içinde bulunduğu bu terör ve anayasa kaosu koşullarında, anayasanın Tayyip Bey tarafından ihlaline göz yuman, anayasaya saygısız, anayasayı korumaktan aciz ve yetersiz bir siyasal iktidarın meclis çoğunluğuna sahip bulunduğu günümüz koşullarında, yeni bir anayasa yapmanın çok tehlikeli olduğuna vurgu yapmak istiyoruz.
Hepinizin bildiği gibi, anayasalar; toplumsal bir sözleşmesi olup, toplumun her kesiminin uzlaşarak, ortak bir payda üzerinde anlaştıkları temel bir yasadır.12 Eylül 1980 darbesinden sonra çıkarılan 1982 T.C. Anayasasında olduğu gibi, darbe dönemlerinde çıkarılan ve kaçınılmaz olarak, o darbe döneminin olağanüstü koşullarının izlerini taşıyan, darbelerin neden ve sonuçlarını içinde barındıran tepki maddelerini ihtiva eden anayasaların, ülkemizin demokrasisine, insan hak ve özgürlüklerine verdiği zarar ortadadır.
Ülkemizde;Tayyip Bey tarafından, şu anda fiilen gerçekleştirilmiş bulunan sivil bir darbe söz konusu olduğuna,Tayyip Bey'in fiilen kurduğu başkanlık sistemine anayasal bir meşruiyet kazandırma ısrarına, buna ilaveten PKK bölücü terör örgütünün yol açtığı terör ve kaos ortamının yarattığı olağanüstü koşullara baktığımızda, bugün içinde bulunduğumuz bu olumsuz tüm koşullarda, insan hak ve özgürlüklerine ve kuvvetler ayrımına dayalı, insan merkezli, tepki maddeleri içermeyen tarafsız ve objektif hükümler içeren demokratik bir anayasanın yapılabilmesi mümkün değildir.
Geçtiğimiz günlerde bir televizyon programda yeni anayasa konusunda görüş açıklayan İstanbul Baro Başkanının, bu meclisin; anayasa değil, yasama organı olduğuna, bu nedenle tamamen yeni bir anayasa yapamayacağına, Anayasanın 175. maddesinin de, tamamen yeni bir anayasa yapımına değil, mevcut anayasada yapılacak olan kısmi değişikliklere yeşil ışık yaktığına yönelik görüşüne katılmıyoruz.Bir kısım kelime oyununa dayalı yorumlarla, değiştirilmeleri teklif dahi edilemeyecek olan ilk dört madde dışında, bu meclis tarafından hukuken yeni bir anayasa yapılamayacağını savunmak, bize göre abesle iştigaldir.
Ancak, yukarıda belirttiğimiz gibi, içeride ve dışarıda ülkeyi yönetemeyen, içeride ülkeyi teröre teslim eden ve kan gölüne çeviren, toplu katliamları önleyemeyen ve katliamları sadece lanetlemekle yetinen, toplu katliamları önleyecek yerde, bu toplu katliamı gerçekleştiren canlı bomba militanların kimlikleri üzerinden, PYD'nin bir terör örgütü olduğuna yönelik kendi iddiasını ispatlamaya çalışan ve kendi iddiasının ispatına delil olması nedeniyle, bu katliamları fırsata çevirmeye kalkışan, ülkemizde fiili bir başkanlık sistemi kurarak anayasayı ihlal eden Tayyip Bey'in bu anayasa tanımazlığına ve kendi anayasal yetkilerini ve siyasal iktidarını, Tayyip Bey ile paylaşmaya göz yuman ve içine sindirebilen AKP iktidarının çoğunlukta bulunduğu bu meclisin yeni bir anayasa yapması, siyaseten çok ama çok sakıncalı ve ülkemizin hayrına değildir, ülkeye ve ülke insanına ihanettir.
22/02/2016
Güner YİĞİTBAŞI
İzmir Barosu Üyesi Avukat
Yorum Gönder
Muktedir, anayasa suçu işlediği için kendini güvenceye almak, Laik TC ni yıkmak için alelacele anayasa yapmaya çalışıyor. Ülke dışarıda da, içeride de iyi yönetilemiyor. Türkiye'nin Avrupa'da da, Amerika'da da ne ki Araplarda bile itibarımız kalmamış. Bu Kırk haramilerden bilmem nasıl kurtuluruz...