Öylesine budalaca ve Hergele Meydanı’nında at-eşek pazarlığı
yapılırcasına avam diliyle konuşuluyor ki ne anayasa ne de başkancılık
konularında yazı yazmak istiyorum.
Türkiye’nin çağdaşlaşmasına sanki 1982 anayasası ve
cumhurbaşkanlığı makamı engel oluyormuş da anayasa değişirse, başkanlık
gelirse Türkiye demokrasi cennetiâlâsına dönermiş…
Hadi be sen de!
Türkiye darbe anayasasına karşın yüzde yüz demokratikleşir ama bu ameliyatı ne Başyüce ne de AKP denen yığışım yapabilir.
Bu kakafoniye ben de 2010 yılından kalma bir yazıyla katkıda
bulunacağım. Aradan 6 yıl geçmesine karşın boyası dökülmemiş, façası
yerinde bir yazı.
Özdemir İnce
4 Şubat 2016
***
NASIL BİR BAŞKANLIK SİSTEMİ?
Nasıl olacağını bilmeden kendi adıma Başkanlık Sistemi’ne olumlu oy veremem.
1.ABD usulü tam başkanlık sistemi mi olacak?
2.Yoksa Fransa usulü Yarı Başkanlık sistemi mi?
Anladığım kadarıyla Başbakan Erdoğan’ın aklından ve gönlünden geçen
ABD tarzı bir tam yağlı başkanlık sistemi. Olabilir, o zaman gene iki
sorum var?
1.Alaturka bir “Küçük Amerika” başkanlık sistemi mi?
2.Yoksa ABD örneğine uygun bir başkanlık sistemi mi?
1.Alaturka “Küçük Amerika” başkanlık sistemi : Türkiye
Cumhuriyeti Devlet Başkanı’nı halk doğrudan doğruya seçecek, TBMM’nin
yanı sıra (belki) uyduruk bir Senato da olacak. Başkan, Bakanlar
Kurulu’nu bizzat seçecek; Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Yargıtay ve
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nu seçecek; Kara, Deniz, Hava
Kuvvetleri’nin Başkomutanı olacak; Genel Kurmay Başkanı’nı, kuvvet
komutanlarını bizzat seçecek; Bütün illerin valilerini, kaymakamlarını,
polis müdürlerini seçecek; dilerse, Türkî cumhuriyetlerde olduğu gibi
referandum yapıp kendini ebedî başkan seçtirecek; ölümünden sonra
yerini, Suriye’de olduğu gibi oğluna ya da damadına bırakacak.
Böyle bir Başkanlık’a R.T. Erdoğan ya da Abdullah Gül’ü seçmek ister misiniz?
2.ABD tarzı başkanlık sistemi: Türkiye’deki iller
ABD eyaletleri gibi özerk olacak ya da Türkiye 8-10 eyalete bölünecek.
Türkiye ister 81 ister 15 eyalet olsun, her eyalet kendi valilerini ve
temsilciler meclislerini seçecek. İstanbul’da (artık Ankara başkent
olarak kalamaz) senatosu ve temsilciler meclisi ile bir Kongresi olacak.
Her vilayetin kendi Anayasası, kendi yasaları, kendi vergi idareleri
olacak; her vilayet kendi eğitim-öğretim sisteminde özerk olacak; kendi
polis teşkilatını ve şeriflerini seçecek. Bu yerel polis teşkilatlarına
paralel olarak bir de Federal Polis teşkilatı kurulacak. MIT’ın adı
CIA’ya çevrilecek ve başkanı doğrudan TC Başkanı’na bağlı olacak.
Başkan mebzul miktarda danışman kullanacak ve dış politikayı bizzat yönetecek.
Böyle bir Başkanlık’a R.T. Erdoğan ya da Abdullah Gül’ü seçmek ister misiniz?
Türkiye Cumhuriyeti’nin yapısı bu ölçüde değiştirileceğine göre
mevcut Anayasa’nın değiştirilmez ilk dört maddesi değiştirilecek ve bu
vesile ile Laiklik ilkesi ya tamamen kaldırılacak ya da yerine Ilımlı
İslam ilkesi ikame edilecek.
Bu da yetmez: Anayasa’nın 174.maddesinin koruması altında olan Devrim
Yasaları yürürlükten kaldırılacak; medrese, tekke ve zaviye açmak,
kılık kıyafet serbest bırakılacak.
Türkiye Başkanlık sistemini kabul ederse, bunların hepsi olacak.
Ancak özerk il ya da eyaletlerin hepsi böyle bir sistemi kabul
etmeyecekleri için türlü-çeşitli bir Türkiye olacak!
Bazıları laik, bazıları ılımlı İslâm! Devletin adının da “Anadolu Birleşik Cemahiriyyesi” olarak değiştirilecek. Haydi, hayırlı ve uğurlu olsun!
(HÜRRİYET, 25 NİSAN 2010, PAZAR)
Yorum Gönder