Allah bu millete akıl fikir versin ve ülkemiz, AKP'nin ömrü sona eren ve ülkeyi felakete taşıyan bugünkü iktidarından kurtulsun.
Bu temennimizi niçin dile getiriyoruz, bu kötümserliğimizin sebebi nedir?
Açıklayalım.
Başbakan Ahmet Bey, Ankara Spor Salonunda AKP seçim beyannamesini açıkladı ve AKP'nin adayları tanıtıldı,Ahmet Bey, Tayyip Bey'in uzaktan kontrollü konuşmalarından bir yenisini daha yaptı.
Ahmet Bey bu konuşmasında, selefi Tayyip Bey'in taktiğini kulanarak, artık çok bayatlamış olan ve hiç gereği olmayan, kefenle yola çıkma beyanlarını yineledi.
Muhalefetin her kanadına yerli ve yersiz çok ağır eleştiriler yaptı ve en kötüsü de HDP Eş başkanı DEMİRTAŞ'a açıkça hain diyerek, çözüm sürecindeki samimiyetsizliklerini gösteren ve çözüm sürecinin temeline dinamit koyan, bazı kesimleri tahrik eden çok tehlikeli bir beyanda bulundu.
Bazılarınızın dikkatlerinden kaçmış olabilir,hak,hukuk,adalet,insan hak ve özgürlükleri,ileri demokrasi diyerek mangalda kül bırakmayan AKP iktidarının başındaki Ahmet Bey, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkıyla ilgili olarak, “Bireysel başvurunun Anayasa Mahkemesine getirdiği aşırı iş yükünün, mahkemenin işlevselliğine zarar verme ihtimali karşısında bu uygulamayı gözden geçireceğiz.”diyerek, bireysel baçvuru hakkına sınır getirme sinyalini ve müjdesini (!) verdi ve AKP'nin ileri demokrasiden ne anladığını halkımıza açıkçagöstermiş oldu.
AKP iktidarı, Anayasada 12 Eylül 2010 yılında yapılan referandumla kabul edilen Anayasa değişikliğiyle getirdiği ve çok övündüğü, kişilerin hak ihlaline uğradıkları gerekçesiyleAnayasa Mahkemesine bireysel başvuru haklarından pek hoşlanmadı.
Kendilerini 17/25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet iddialarından kurtarmak için icat ettikleri paralel yapı söylemleriyle, cemaatle ortaklaşa olarak ordumuza karşı kurdukları kumpasları itiraf etmek zorunda kaldılar ve Ergenekon ve Balyoz sanıklarının da kumpasa kurban edildiklerini açıkladıktan sonra, Anayasa Mahkemesinin hak ihlali gerekçesiyle Ergenekon ve Balyoz sanıklarının müracaatlarını haklı bulup Ergeneken ve Balyoz sanıklarının özgürlüklerine kavuşmaları, bu davaların savcılığına soyunan AKP iktidarını rahatsız etti ve bireysel başvuruların, Anayasa Mahkemesine getirdiği aşırı iş yükünün, mahkemenin işlevselliğine zarar verme ihtimali gerekçesiyle, bireysel başvuru hakkının yeniden gözden geçirileceği, yani sınırlandırılacağı, seçim beyannamesine konuldu.
Şayet, Anayasa Mahkemesinin bireysel başvurular sebebiyle artan iş yükü nedeniyle işlevselliği zarar görüyorsa,bunun çaresi, bireysel başvuru hakkının sınırlandırılması olmayıp, iş yükünü hafifletecek ve işlevselliği tehlikeye sokmayacak başka yasal tedbirler düşünülmeliydi.
AKP iktidarının ileri demokrasi anlayışının, hak ve özgürlüklerin giderek kısıtlanması ve fşizan baskı ve uygulamaların artması olduğunu iddia edenlerin haklılıkları, bir kez daha kanıtlanmış oldu.
Ahmet Bey demokrasi, hak ve özgürlükler, yeni anayasa, başkanlık sistemi adı altında, ülkeyi daha da antidemokratik bir ortama sürükleyecek olan seçim beyannamesini açıkladığı konuşmasını yaparken, bu arada ne oldu? Avrupa Parlamentosu, gözle kaş arasında, Ermeni soykırım yasa tasarısını kabul ediverdi.
Milletçe hemen hepimiz ayağa kalktık ve bu kabul edilemez dedik.Tayyip Bey de, bir kulağımızdan girer, öbüründen çıkar diyerek, olayı küçümser bir tavır takındı.
Peki biz buralara nasıl ve niçin geldik,Avrupa Parlamentosu bu soykırım yasasını kabul etme cüreti nereden buldu?
Bu sorunun cevabını, AKP iktidarının kötü yönetimiyle ülkemizi getirdiği bugünkü durumuna bakıp tarafsız bir gözle değerlendirebilen aklı başındaki kişiler kolaylıkla görebilmektedirler.
AKP iktidarı; iktidarının ilk yıllarındaki tavrından çark ederek, Avrupa Birliği sürecinden vazgeçti, demokrasiyi lüks olarak görerek, ülke yönetimini otoriterleştirdi, ülkeyi polis devleti haline getiren iç güvenlik yasasını çıkararak uygulamaya koydu,tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanı Tayyip Bey, tarafsızlığını çiğneyerek AKP Genel Başkanı gibi çalışmaya başladı, bu ülkeyi tek başına istediği gibi yönetebilmek için parlamenter sistemi bekleme odasına alarak, fiilen başkanlığını ilan ederek, tek başına otoriter bir gücü temsil eden kaçak sarayda karargah kurup, ülkeyi geren ve bölen bir tavır içinde ülkeyi istediği gibi yönetmeye başladı, uygulanan yanlış dış politikalarla komşu devletlerle aramız bozuldu ve dost bir komşumuz kalmadı,dolar aldı başını gidiyor, büyüme oranı düştü, işsizlik,yoksulluk,yolsuzluk ve pahalılık tavan yaptı,ülke ekonomisi sinyal vermeye başladı, sonuç olarak, ülke her yönden zayıf düştü ve ülkemizin bağışıklık sistemi çöktü, mikroplarla mücadele kabiliyetini kaybetti, ülkemiz, vücudu zayıf düşen ve bağışıklık sistemi çöken bir insan gibi korumasız ve yalnız kaldı, ülkemizin bağışıklık sistemi çöken bu en zayıf halini gören Avrupa Parlamentosu, boş mu duracaktı?
Tabbii ki hayır, kötü yönetimle bağışıklık sistemi çöken ve zayıf düşen AKP yönetimindeki Türkiye Cumhuriyetinin bu halinden yararlanan Avrupa Parlamentosu Ermeni soykırım yasasını çıkarıverdi.
Bu nedenle, kabahati başkalarında aramayalım, aklımızı başımıza alalım ve AKP iktidarını iş başından uzaklaştırarak, önümüzdeki seçimleri ülkemiz için bir fırsata dönüştürelim. Bunun başka yolu yok.
16/04/2015
Güner YİĞİTBAŞI
İzmir Barosu Üyesi Avukat
Yorum Gönder