Bağımsız yargı hukuk devletinin olmazsa olmazıdır...
Yargıda görev alan tüm Yargıç ve Cumhuriyet Savcıları, belli bir siyasi görüşte olabilirler, aydın kişiler olarak bu gereklidir de…
Yargıç ve Cumhuriyet Savcılarının daima iki şapkalarının olması kaçınılmazdır…
Özel yaşantılarında giyecekleri sivil şapkası altında, kişiliklerine zarar vermeyecek şekilde serbestçe davranabilmeleri gayet doğaldır…
Ancak yargı görevini yaparken giymeleri zorunlu olan yargı şapkası altında istedikleri gibi davranamazlar…
Görev yaparken, adil ve bağımsız yargının gereğini yerine getirmekle yükümlüdürler…
Aksi halde adil ve bağımsız yargıdan söz etme olanağı yoktur…
Bu şekilde davranmadıkları takdirde, hem yargıya olan güven sarsılır, hem de keyfi karar verme yolu açılır…
Bunun zararı da yurttaşların tümüne dokunur…
AKP döneminde Yargıç adaylarının alımında, yandaş adayların alındığı, sözlü sınavlarda adaletsizlikler yapıldığı yıllardır yazılıp söylenmektedir…
17-25 Aralık olaylarına kadar iktidarın iki ortağı (AKP –Cemaat) al gülüm, ver gülüm hesabı çok iyi geçinip tüm kurumlarda ortaklaşa kadrolaşırken, ortaklık bozulunca sonuçları yargıda da görüldü…
Daha önce malum (Ergenekon, Balyoz ve diğerleri) davalarda kahraman olarak gösterilen Yargıç ve Cumhuriyet Savcıları, ortaklık bozulunca açığa alındılar, soruşturmalara uğradılar, Orduya kumpas yaptıkları, görevlerini kötüye kullandıkları anlaşıldı…
Erki elinde tutan iktidar partisi 11 yıllık ortağını paralel, Haşhaşi diye suçlamaya başladı…
Bu arada ne olduysa, uzun süre tutuklu kalan asker, aydın ve yazarlara oldu…
Bu olaylar sonucunda %80 güven duyulan yargıya, güvenen yurttaşların oranı %30’lara kadar indi…
Son rezalet, tutuklu olan polislerin tahliyelerinde yargının nasıl ikiye bölündüğünü gözler önüne serdi…
Kimin doğru, kimin yanlış karar verdiği hukuktan yeteri kadar haberi olmayan ve şaşkınlık yaşayan yurttaşları bilgilendirmek amacıyla yasal dayanaklardan bahsederek olayı açıklamaya çalışacağım…
5235 Sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev Ve Yetkileri Hakkındaki Yasanın İkinci bölümünün 8. Maddesi ceza mahkemelerini, Sulh Ceza, Asliye Ceza ve Ağır Ceza Mahkemeleri ile özel kanunlarla kurulan diğer ceza mahkemeleri, şeklinde saymıştır…
Türk Ceza Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 6545 Sayılı Yasanın 46. Maddesiyle, 5235 sayılı yasanın 8. Maddesindeki “Sulh Ceza” sözcükleri madde metninden çıkarıldığı için, Sulh Ceza Mahkemeleri tarih oldu…
Ancak;
6545 Sayılı yasanın 48. Maddesiyle, 5235 Sayılı yasanın 10. Maddesini başlığı ile birlikte değiştirilerek “Sulh Ceza Hâkimliği” adıyla yeni bir yargı kurumu oluşturulmuştur…
Maddenin başlığı “Sulh Ceza Hâkimliği” olarak değiştirilirken, madde içeriğinde ise Hâkimliğin görevleri şu şekilde belirtilmiştir…
“Kanunların ayrıca görevli kıldığı hâller saklı kalmak üzere, yürütülen soruşturmalarda hâkim tarafından verilmesi gerekli kararları almak, işleri yapmak ve bunlara karşı yapılan itirazları incelemek amacıyla sulh ceza hâkimliği kurulmuştur.
İş durumunun gerekli kıldığı yerlerde birden fazla sulh ceza hâkimliği kurulabilir. Bu durumda sulh ceza hâkimlikleri numaralandırılır. Müstakilen sulh ceza hâkimliğinde görevlendirilen hâkimler, adli yargı adalet komisyonlarınca başka mahkemelerde veya işlerde görevlendirilemez…”
Gelelim İstanbul’da karışıklık yaratan olaya…
Bu yasal açıklamalardan sonra İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesinin tutuklu sanıkları salıverme (tahliye) yetkisi bulunmamaktadır…
Olay soruşturma aşamasında olup, iddianame ile mahkemeye dava açılmadığına göre sanıklar hakkında her türlü kararı vermek yetkisi Sulh Ceza Hâkimliğinindir…
Umarım anlaşılabilir bir açıklama olmuştur…
Yargıç ve Cumhuriyet Savcısı onun, bunun adamı olamaz ve olmamalıdır…
Bu tür yıpratıcı savlar, yargıya 32 yılını veren biri olarak, içimi acıtmaktadır…
Ayni zamanda vicdanıyla adil ve bağımsız yargıyı gerçekleştirme gayretini gösteren meslektaşlarımızı da töhmet altında bırakmaktadır…
Herkesin yargıdan elini çekmesi ve yargıyı, yargıya bırakması ülkenin ve hukuk devletinin yararınadır…
26.04.2015
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
Yorum Gönder