Çok Üzgünüm - Güner Yiğitbaşı

Çok üzgünüm. Ancak, şahsım adına değil, ülkem ve güzel vatanım, devletim adına, çok üzgünüm. Biliyorsunuz, güncel politik meselelerle ilgili olarak

Çok Üzgünüm - Güner Yiğitbaşı
Çok üzgünüm.  

Ancak, şahsım adına değil, ülkem ve güzel vatanım, devletim adına, çok üzgünüm.  

Biliyorsunuz, güncel politik meselelerle ilgili olarak, elimden geldiğince,  tarafsız kalmaya çalışarak, ülke yararına bazı görüş ve değerlendirmelerimi dile getirdiğim günlük makaleler yazarak,  internet köşemde ve üyesi olduğum diğer grup ve dijital platformlarda yayınlıyorum.  

Yazılarımın neredeyse tümü, genellikle çok olumlu tepkiler alıyor, siyasal iktidarın baskısından çekinmeyen yürekli okuyucular,  korkusuzca beğeni yapıyorlar ve olumlu yorumlarını yazıyorlar.  

Şunu da çok iyi biliyorum; iktidarı ağır şekilde eleştiren yazılarımı beğeni ile okumalarına rağmen, şu veya bu nedenle, okuduklarını ve beğendiklerini,  beğeni ve yorumlarla açıkça dile getiremeyen çok okurum da var.  

Son birkaç gündür, peş peşe,  CHP ve KILIÇDAROĞLU'nun seçim ittifakı arayışlarını, ittifak konusundaki kendi görüşlerimi ve CHP'den zamansız ayrılan milletvekillerinin bu istifalarını eleştiren üç ayrı yazı yazdım.  

İlki; BAZI MUHALEFET PARTİLERİ VE İNSANLAR HALA İŞİN FARKINDA DEĞİLLER

İkincisi; SÖNEREK YOK OLACAKSINIZ

Üçüncüsü de; KILIÇDAROĞLU'NA HAKSIZLIK YAPIYORUZ, başlığı altında yazarak,  31/01/2021 de yayınladığım son yazım.  

Her üç yazım da çok ilgi gördü,  aldığım tepkilerin çoğu olumluydu.  

Tepkileri olumlu olan ve görüşlerimi destekleyen okurlarım kadar, görüşlerime çekince koyan ve eleştiren okurlarıma da teşekkürler ve  sonsuz saygılar.  

Zaten, aksini beklemek de mümkün değil, herkesin aynı görüşleri benimsediği toplumlara;  demokrat, fikir ve düşünce özgürlüğü mevcut bir toplum gözüyle de bakamayız.  O zaman, AKP Genel Başkanı EDOĞAN'dan ne farkımız kalır.  

Burada özellikle; ”KILIÇDAROĞLU'NA HAKSIZLIK YAPIYORUZ, ” başlıklı son yazım üzerinde durmak istiyorum.  

Yukarıda yazdığım gibi, çok güzel ve olumlu tepkiler aldım.  Şu veya bu nedenle beni ve yazımı eleştiren ve çekince koyan,  beni taraflılıkla suçlayan yorumlara da tanık oldum, onlara da saygı duyuyorum.  

Yazı; içeriği itibariyle,  uzun olduğu ve yazmanın heyecanıyla,  unuttuğumuz bir konuya değinmek istiyorum.  

Hani,  KILIÇDAROĞLU CHP'sini;  özellikle CHP seçmeni olmayan bazı kesimler, KILIÇDAROĞLU konuşuyor ama,  somut bir proje üretip ortaya koyamıyor diye eleştiriyorlar ya.  

Biz katılmıyoruz ama, diyelim ki; KILIÇDAROĞLU somut hiçbir proje ortaya koyamadı.  

KILIÇDAROĞLU ne diyor?

Tek başımıza veya ittifaklarla iktidar olduğumuzda; AKP'nin,  ülkeyi döviz bazında borç batağına sapladığı KÖİ yöntemiyle, yap işlet devret şeklinde ve geçiş garantili olarak müteahhitlere yaptırdığı ve kullanılsa da kullanılmasa da, verilen garantiler nedeniyle,  yüklenici firmalara milyarlarca dolarlık ödemelere ve hazinenin soyulmasına neden olan;  köprü, tünel, havaalanı, otoyol ve şehir hastanelerini kamulaştıracağız, lüks ve israfa, saray ve uçan saraylara, makam araçları saltanatına son vereceğiz, ülkemiz için öncelikli ve lüzumlu olmayan Kana İstanbul projesinden vaz geçeceğiz, üretime yönelik ve katma değer üreten yatırımlara öncelik vereceğiz, aile sigortasını yaygınlaştıracağız, devletin kurumlarını işler hale getireceğiz, parlamenter sisteme döneceğiz, yargı bağımsızlığını sağlayacağız, devlet adına yapacağımız ödemelerin hesabını muhalefete ve millete vereceğiz, özgürlüklere ilişmeyeceğiz, artıracağız, talana, soyguna ve yolsuzluklara son vereceğiz, ihalelerde şeffaflığı sağlayacağız, ihaleleri rekabete açarak devletin menfaatlerine uygun olarak yatırımlar yapacağız, devletin olanaklarını üç beş müteahhide peşkeş çekmeyeceğiz,  yandaş ve yakınlarımıza kayırımcılık yapmayacağız diyen ve yerine getirilmesi,  para ve pul istemeyen, parasal kaynak gerektirmeyen,  sadece dürüst ve  namuslu,  şeffaf,  gözütok siyaseti ve politikacıları gerektiren bu projeleri gerçekleştirme sözü veren KILIÇDAROĞLU, neyinize yetmiyor?

Evet, yalanın, talanın, yolsuzluğun, israfın, saray saltanatının, yandaş kayırmacılığının,  yap işlet devret yöntemiyle ve garanti verilerek yapsat tesislerle üç beş yandaş müteahhide haksız kazançlar aktarmanın kol gezdiği AKP iktidarından kurtulmak için, CHP'nin yukarıda saymaya çalıştığımız ve gerçekleştirilmesi sadece dürüstlük gerektiren projeleri neyimize yetmiyor söyler misiniz?

Bu toplumun;  bitmez tükenmez,  din temelli önyargıları, siyasal iktidarın CHP'ye yönelik yalan ve haksız,  din üzerinden yaptığı iftiraları, AKP'nin sınırsız olarak kullandığı elindeki yasal ve parasal devlet gücü, elindeki medya ve yalan üzerine dayalı propaganda gücü yüzünden,  %25 bandına sıkışan oy oranını artırmakta gerçekten ve haklı zorluklar çeken CHP ve liderinin; her zorluğa rağmen, ülkeye zarar veren AKP ve Cumhur İttifakı iktidarından ülkemizi kurtarmak için yapmak istediği ittifak girişimleri ve demokrasi ortak paydasında birleşebileceği diğer muhalefet partileriyle bir takım geçici tavizler vermek zorunda kalarak  kuracağı seçim ittifakından gocunanlar; hala,  pragmatik  değil,  doğmatik düşünenler, biraz olsun ülkenin acı gerçeklerine kafa yormalılar ve ittifak arayışı içinde olan CHP liderine, koşullar itibariye, hoşgörüyle yaklaşmalılar.  

Şimdi asıl değinmek istediğim ve beni ülkem adına üzen konuya gelince.  

Ben, çok sevdiğim bir arkadaşımın tavsiye ve aracılığı ile telegramda oluşturulan CHP ile ilgili bir gruba üye olmuş ve bu son üç yazımı da bu CHP grubunda paylaşmıştım.  

Sen misin paylaşan, 

KILIÇDAROĞLU'nu ve ittifakları destekleyen yazılarım grupda yer alan bazı üyeler ve yöneticiler tarafından beğenilmemiş olmalı ki; topa tutuldum.  

Bir üye de, son yazımızda Almanya Merkel örneğine takılmış.  Hristiyan Demokrat Merkel'in başarılarını dile getirmem, ülke yararına iş yapmak için,  illa ki;  solcu olunmasının, adı sosyal demokrat olan bir parti mensubu olunmasının şart olmadığına yönelik beyanlarıma eleştiri getirerek, Merkel'in Alman Sosyal Demokrat Partinin katkılarıyla başarılı olduğunu yazmış.  

Evet, güzel Merkel; Sosyal demokratların da katkılarıyla ülkesine faydalı işler yapmış.  Bu dahi,  iş başındaki sorumlu başbakan Merkel için büyük bir uzlaşı başarısıdır.  

Bu eleştiriyi yapan zat biliyor mu acaba? Ülkemizde parlamento çoğunluğunu elinde bulunduran AKP ve liderinin; bir koalisyon ortağı olmasa da, ana muhalefet partisi CHP'den gelen ve ülke yararına olan hiçbir yasa teklifine sıcak bakarak destek verip yasalaştırmadığını, CHP'nin yok sayıldığını, AKP ve liderinin;  CHP'den gelen ülke yararına hiçbir teklifine sıcak ve olumlu bakmadığını.  

Ülkemizin yönetimindeki zat ile Merkeli bir mukayese ederse,  farkını görür sanırım.  

Grupta yayınladığım KILIÇDAROĞLU yanlısı yazılarımın beğenilmediğini ve bana karşı memnuniyetsizliği görünce,  derhal gruptan ayrıldım.  

Bunları niçin yazdım?

Ülkenin ve partilerin dahi,  bu zor koşullara rağmen, egolarımız yüzünden, kendi içlerinde bölündüğünü, uzlaşma kültüründen yoksun olduğumuzu gözler önüne sermek istedim.  

Çok yazık tabi.  

İnsan bunları gördükçe,  umutsuzluğa kapılıyor ve çok üzülüyor.  

Zaman; parti içi çekişmelerden şimdilik uzak durmamızı gerektiriyor, tabi anlayanlar, uzlaşma kültürü olanlar için.  

31/01/2021

Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu


Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget