Sırada Üçüncü Başvuru Mu Var Dersiniz?

Sırada Üçüncü Başvuru Mu Var Dersiniz?BERBEROĞLU'nun sayın avukatları; bize göre nafile olan 3. Hak İhlali başvurusu dilekçelerini hazırlamaya başladı

Sırada Üçüncü Başvuru Mu Var Dersiniz?
Neredeyse bir hafta geçti, Anayasa Mahkemesinin BERBEROĞLU hakkında verdiği ikinci hak ihlali kararından bu yana. 

Bilmiyoruz,  karar yazılarak  gereğini yapması için yerel ağır ceza mahkemesine gönderildi mi?

Bugüne kadar bir ses seda yok henüz. 

Karara uygun davranılacağını, karara uyularak gereğinin yapılacağını sanmıyoruz. 

BERBEROĞLU'nun sayın avukatları; bize göre nafile olan 3. Hak İhlali başvurusu dilekçelerini hazırlamaya başladılar mı bilmiyoruz. 

Bize kalırsa,  naçizane tavsiyemiz, bıraksınlar artık,  3. kez nafile hak ihlali başvurusunda bulunmayı. 

Hak ihlalinin ihlali; hak ihlalinin ihlalinin ihlali,  olamaz. 

Hak ihlali bir kez olur ve o hak ihlalinin varlığı Anayasa Mahkemesinin kesin ve bağlayıcı kararıyla saptanırsa, o kararın gereği zorla yerine getirtilir. 

Gerçek demokrasilerde; anayasa, Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir ve mahkemeler dahil herkesi bağlar diyorsa, o karara itirazsız herkes gibi mahkemeler de uyarlar. Başka bir seçenek yoktur. 

Anayasa Mahkemesinin kararı beni bağlamaz, ben karara uymuyorum diyemez yerel mahkemeler. Haddine değildir. Uymazsa gereği yapılır. O mahkemenin anayasaya karşı gelen hakimleri,  kulaklarından tutularak,  meslekten atılırlar, haklarında derhal yasal soruşturma başlatılır, anayasa mahkemesinin kararına uygun karar verilmesi için,  dava dosyası,  yeni bir mahkemeye tevdi edilir. 

Aslında, Anayasa Mahkemesinin bağlayıcı kararlarına uymamak gibi bir alternatif ve seçenek olmayacağı için, anayasada veya diğer ilgili yasalarda, böyle bir durumun ortaya çıkacağı öngörülerek bir düzenleme yapılma gereği duyulmamıştır. 

Bu nedenle, BERBEROĞLU kararında olduğu gibi,  Anayasa Mahkemesi kararlarına karşı çıkma ve bu kararlara uymama gibi, hukuka ve anayasaya aykırı bir densizlik yapılması halinde,  uygulanması gereken özel anayasa ve yasa maddeleri mevcut değildir. 

Böyle bir öngörülmesi imkansız fiili bir durumda yapılacak olan şey; ben,  Anayasa Mahkemesi kararına uymuyorum diyerek isyan eden mahkeme hakimleri hakkında derhal anayasayı ihlalden soruşturma açarak,  hakimlerin görevlerine son vermek ve dava dosyasını da, Anayasa Mahkemesinin kararı doğrultusunda gereğini yapması için, başka bir ağır ceza mahkemesi heyetine tevdi etmektir. BUnu yapacak olan kurum da Başkanı Adalet Bakanı olan Hakimler ve Savcılar Kuruludur. 

Bize göre; BERBEROĞLU'nun sayın avukatları, ikinci defa hak ihlali gerekçesiyle Anayasa Mahkemesine başvurma yerine, bizim de yazdığımız gibi, bir dilekçe ile Hakimle Ve Savcılar Kurulunun kapısını çalacaklardı ve yerel mahkemenin anayasa mahkemesinin kesin ve bağlayıcı kararına uymayarak verdiği,  hukuken yok hükmünde olan kararına hukuki bir sonuç yüklemeden,  Anayasa Mahkemesinin kararına uymayan hakimler hakkında suç duyurusunda bulunarak, kararın gereğinin yerine getirilmesi için dava dosyasının yeni bir heyete tevdi edilmesini talep edeceklerdi. 

Hadi, BERBEROĞLU'nun avukatları,  bunun yerine,  ikinci kez hak ihlali talebiyle Anayasa Mahkemesine başvurdular, Anayasa Mahkemesi;  hak ihlalinin ihlali olmaz, ben kararımla,  hak ihlalinin varlığına hükmettim,  benim kararım kesin ve bağlacıdır, bu kararıma mutlak uyulması gerekir gerekçesiyle, ilk kararının gereğinin yerine getirilmesinin,  ilgili makamlar tarafından sağlanması hakkı mahfuz kalmak üzere, aynı konudaki mükerrer başvurunun,  usulden reddine karar verdim demeliydi. İkinci kez,  hak ihlali vardır diyerek, yerel mahkemenin;  Anayasa Mahkemesinin kararına uyulmamasına yönelik yok hükmündeki kararını,  muhatap almamalıydı. 

Anayasa ve yasalar, yerel mahkemelerin; üst dereceli hangi mahkemelerin hangi kararlarına direnme, hangi kararlarına uyma hak ve yetkilerinin bulunduğunu,  açıkça göstermiştir. 

Örneğin; ceza yargılamasında, yerel ceza mahkemeleri, Yargıtay'ın bozma kararlarına direnerek ilk kararlarında  ısrar edebilirler. Bu ısraren verilen kararlar da yeniden temyiz edilebilir. Bu sefer yerel mahkemenin ısraren verdiği kararı bir üst kurul olan  Yargıtay Ceza Genel Kurulunda incelenir, yerel mahkemenin ısraren ikinci kez verdiği karar,  bu üst kurul tarafından da yerinde görülmez ve bozulursa, yerel ceza mahkemesi Yargıtay Ceza Genel Kurulunun bozma kararına uyarak,  bozma gibi karar vermek zorundadır. 

Yerel ceza mahkemeleri, yasa böyle yazdığı için. bu yasa kuralına göre Yargıtay Ceza Genel Kurulunun kararlarına uyarlar, bugüne kadar aksi olmamıştır. 

Hal böyle olduğuna göre; Anayasa Mahkemesinin, Anayasanın 153. maddesine göre kesin ve bağlayıcı olan kararına, BERBEROĞLU davasının hakimleri hangi hak ve yetkiye, yasa maddesine dayanarak uymuyorlar? Anlamak mümkün değil. 

Bu, demokrasiye ve anayasaya bir başkaldırmadır ve bu yargıçlara hak ettikleri cezai ve idari yaptırımlar derhal uygulanmak zorundadır. 

Bir örnek daha verelim. Savcı, bir şüpheliyi tutuklama istemiyle, sulh ceza hakimliğine sevk etti ve yapılan sorgusu sonunda sulh ceza hakimi şüphelinin tutuklanmasına karar verdi diyelim. Şüpheli, ben bu tutuklama kararına uymuyorum haydi bana eyvallah ben evime gidiyorum diyebilir mi? Kapıda bekleyen polisler hemen yakalarlar ve tutuklama kararının gereğini yerine getirirler. 

Hiç fark etmiyor. Anayasa Mahkemesi; BERBEROĞLU,  hak ihlaline uğramıştır,  yeniden yargılanmalıdır dediğine göre, bir şüphelinin tutuklanması kararı gibi,  Anayasa Mahkemesinin kararı da,  yasa zoruyla uygulanacaktır, uygulatılacaktır. 

Hakkında tutuklama kararı verilen ve bu kararı tanımayarak kaçmak isteyen şüphelinin,  polis zoruyla yakalanarak hapse atılması gibi. 

Güner Yiğitbaşı

27/01/2021

Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget