Her gün, bu ikilinin yeni bir hukuk ve anayasa dışı girişimlerini bekler olduk.
BAHÇELİ; sözüm ona MHP'nin genel başkanı.
MHP de sözüm ona siyasi parti.
Geçiniz, MHP siyasi parti olma özelliğini çoktan yitirdi, BAHÇELİ ve etrafındaki birkaç kişi yüzünden.
MHP dahil, tüm siyasi partilerin tüzüklerini okuyunuz, tüzüklerinde partilerin kuruluş amacının; iktidar olma, iktidara gelerek ülkeyi yönetme olduğu yazılıdır.
Dün olduğu gibi bugün de MHP yönetimine ve BAHÇELİ'nin eylem ve söylemlerine bakıyoruz; partisini, seçim kazanarak iktidara taşıma gibi bir amaçları ve heyecanları asla yok.
AKP'nin dümen suyuna girmişler, adeta siyaset yancılığı, otlakcılığı yapıyorlar, AKP den geçinmeye çalışıyorlar.
Hani, kahvelerde oyun masalarında oyun oynayanların etrafına oturarak ahkam kesenler ve yancılık yaparak beleş çay içenler, sigara paketi taşımayarak etraftan otlakçılık yaparak sigara içenler vardır ya, BAHÇELİ ve MHP'si bugün aynı duruma gelmişlerdir.
BAHÇELİ ve onun uyguladığı siyaset sonucunda, seçim kazanarak iktidara gelme gibi bir arzusu ve işlevi kalmayan MHP; adeta, Recep Tayyip ERDOĞAN ve partisinin ARGE' si gibi çalışmakta, yancılık ve otlatçılık yaparak, iktidar nimetlerinden pay alarak geçinmeye çalışmaktadır.
ERDOĞAN; sıkıştığında, BAHÇELİ'ye bugün ne yapalım diye sormakta ve ARGE faaliyetini yürüten BAHÇELİ de önerisini sunmakta ve ERDOĞAN da, kendisini daha etkin bir tek adam haline getirecek, iktidar koltuğuna daha bir sıkı yapışmasını sağlayacak, belki de bırakınız erken seçimi 2023 deki normal seçimlerin bile üzerine yatılmasını sağlayacak tahkimatı yapmaya çalışıyorlar.
Şimdi, bu tahkimat da sıra, Anayasa Mahkemesine gelmiş gözüküyor.
Zira, ERDOĞAN ve BAHÇELİ; çıkaracakları, çıkarmayı düşündükleri seçimlerin yapılmasını engelleyecek veya en iyi tahminle seçimleri tekrar kolayca kazanmalarının önünü açacak, antidemokratik ve temsilde adaleti yok edecek yeni bir seçim sistemi yasal değişikliğinin, Anayasa Mahkemesinden dönebileceğinin korkusunu yaşıyor olmalılar.
Bu nedenle, işi şansa bırakmak istememektedirler.
BAHÇELİ'nin önerisi ve ERDOĞAN'ın onay ve kabulüyle; Anayasa Mahkemesinin yapısını ve işlevini değiştirecek ve bu şekilde Anayasa Mahkemesini de saray'ın vesayeti altına sokacak bir yasal düzenlemeye gidilmesinin planlandığı anlaşılmaktadır.
İçişleri Bakanının; Anayasa Mahkemesine yönelik salvoları, bu girişimin ilk işaretini vermiş ve BAHÇELİ'nin önerisi ve bugün de ERDOĞAN'ın Meclis'in açılışında yaptığı konuşma ve bu öneriye verdiği onay, işin rengini ortaya koymuştur.
İş başındaki siyasal iktidarın ve saraydaki tek adamın, iktidarı bırakma niyetleri ve lüksleri yoktur. Seçimi kaybederek iktidardan düşeceklerini ve kabaran suç dosyaları nedeniyle Yüce Divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesi önüne çıkarak yargılanacaklarını çok iyi bildikleri için, Anayasa Mahkemesinin görev ve yetkilerini, kararlarının etkinliğini kuşa çevirmek, tamamen anayasa dışına çıkarak ülkeyi babalarının malı gibi idare etmeye devam etmek istemektedirler.
Bu isteklerinin önünde kalan tek güçlü engelin Anayasa Mahkemesi olduğunu bildikleri için, hedeflerine Anayasa Mahkemesini koymuş bulunmaktadırlar.
Ülkemizin ve ülke insanının geleceği, hak ve özgürlükleri için çok tehlikeli bir oyun sergilenmek istenmektedir.
Durum çok ciddi ve vahimdir, bu nedenle; muhalefet partilerinin, insanlarımızın ve tüm sivil toplum kuruluşlarının çok uyanık olmaları ve demokrasinin son kalesi olan Anayasa Mahkemesine sahip çıkmalı, siyasal iktidarın bu girişimine karşı demokratik tüm mücadelelerini ortaklaşa yapmalıdırlar.
Bıçak artık gelip kemiğe dayandı, bu tehlikeyi hepimiz görmek zorundayız.
Güner Yiğitbaşı
02/10/2020
Hukukçu
Yorum Gönder