Yargının; ülkemizde, uzun zamandan beri iktidara muhalif olanlar üzerinde sopa gibi kullanıldığı, bilinen bir gerçektir.
Yargının; siyasal iktidar tarafından, kendisine muhalif olan yazar ve gazetecilere karşı sopa olarak kullanılmasının artık pes dedirten en son yeni örneği; muhalif kanal TELE-1'in Genel Yayın Yönetmeni Merdan YANARDAĞ hakkında, Ankara C. Başsavcısını hedef gösteren haber yaptığı iddiasıyla açılan soruşturma ve sonrasında Merdan YANARDAĞ'ın tutuklanmanın eşiğinden döndüğü, ancak tutuklama nedenlerinin varlığı halinde, tutuklamanın yerine uygulanabilen adli kontrol hükümlerinin, Merdan YANARDAĞ hakkında uygulanarak, YANARDAĞ'ın yurt dışına çıkma yasağı ve haftada bir yerel karakola giderek imza verme mecburiyetinde bırakıldığı karar olmuştur.
Merdan YANARDAĞ'ın suçlandığı, Ankara C. Başsavcısını hedef gösterme iddiası, gerçek dışıdır.
Sayın Ankara C. Başsavcısı (bilerek ismini yazmıyoruz), Allah mutlu etsin evlenmiş ve nikah sonrasında, aralarında hiçbir akrabalık bağı olmayan, görevi gereği (ülkemizde kalmasa da) kuvvetler ayrılığı ilkesi uyarınca, aralarında bir amir ve memur görev ilişkisi olmayan, hem de iktidardaki siyasi partinin genel baaşkanı olan partili cumhurbaşkanına, abartarak ve eşini yanına almak suretiyle, nikahtan hemen sonra, ayaklarının tozuyla, nikah özel kıyafetleriyle, bir anlamda el öpme ve bağlılık bildirme anlamına gelen, özel bir ziyarette bulunur ve hatıra fotoğrafı çektirirse, bu olay, kağıt üzerinde kalmış olsa da, demokratik bir ülkede haber konusu olur.
Sayın savcı, bu davranışıyla haber konusu olmuşsa, hatayı kendisinde aramalıdır. Bu magazin haberi, sayın savcıyı hedef göstermek olarak yorumlanamaz.
Bize sorarsanız, sayın savcı; aslında kalmayan yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını daha da tartışılır hale getiren bu eylemiyle, bizzat kendisi, kendisini hedef haline getirmiştir.
Ankara C. Başsavcılığı koltuğunda oturan bir savcı, ifa ettiği görevinin doğal sonucu olarak, sürekli terör örgütlerinin muhtemel hedefindedir zaten. Bu icra edilen görevin doğasında vardır.
Biz de uzun yıllar, İzmir Sıkıyönetim ve Devlet Güvenlik Mahkemelerinde C. Savcısı olarak görev icra ettik, hem de bugün olduğu gibi, bağımlı ve taraflı davranmadık, hukukun üstünlüğüne saygılı olarak görev icra ettik ama, yine de bazı terör örgütlerinin hedefi olmaktan kurtulamadık ve uzun süre koruma altında kaldık.
Bu itibarla, terörün bir türlü önlenemediği ülkemizde, savcılarımız; özellikle Ankara, İstanbul ve İzmir gibi büyük illerde C. Savcılığı yaparak önemli soruşturmalara imza atacaklarsa, oturdukları koltuğun itibarından ve onurundan yararlandıkları gibi, o görevin ve koltuğun tabiatında ve doğasında bulunan, bazı şer odaklarının hedefi olacağı ihtimalini de göz önüne almak ve mümkün olduğunca, siyasal iktidarın dümen suyuna girmeden, bir hukuk adamına yakışır şekilde bağımsız ve tarafsız, hukuka uygun görev yapmak, kamuoyunun dikkatlerini üzerlerine çekecek aşırılıklardan ve zorlamalardan kaçınmak zorundadırlar.
Savcıların; yaptıkları görevin doğası gereği, her türden şer odaklarının ve terör örgütlerinin hedefi olma olasılığındandır ki; kendilerine devlet tarafından korumalar verilmektedir.
Bu nedenle, TELE-1 Televizyonunun Genel Yayın Yönetmeni Merdan YANARDAĞ hakkında; sayın savcıyı hedef gösterdiği iddiasıyla açılan soruşturma ve hakkında verilen yurt dışına çıkış yasağı ve hafta da bir imza verme koşulu getiren adli kontrol kararı, siyasi ve hukuk dışıdır, yargının muhaliflere sopa olarak kullanılması ve hukuk dışılığın, yargı eliyle meşrulaştırılmasıdır.
Güner Yiğitbaşı
29/09/2020
Hukukçu
Yorum Gönder