İçişleri Bakanının, Anayasa Mahkemesi Başkanına ve onun şahsında, Anayasa Mahkemesi'ne yönelik akıl almaz polemikleri devam ediyor maalesef.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, katıldığı bir televizyon programında açıklamalar yaparak, "AYM Başkanımız Polis Akademisi Başkanıydı; aldığı öğrencilerin yüzde 41'ini ben ihraç ettim, " diyerek, Anayasa Mahkemesi Başkanını hedefine koymaya devam etmiştir.
İçişleri Bakanının; mezun olup komiser olduktan sonra kendilerini ihraç ettiğini beyan ettiği öğrenciler, FETÖCÜ oldukları iddiasıyla ihraç edildiklerine göre, İçişleri Bakanı bu beyanıyla, Anayasa Mahkemesi Başkanını; o dönemde başkanı olduğu Polis Akademisine aldığı ve sonradan FETÖCÜ oldukları iddiasıyla ihraç edilen 41 öğrenci üzerinden, FETÖCÜ olmakla suçlamaktadır. Elinde açık ve net bilgiler ve deliller olmadığı için de, ”Ben bilerek aldı şöyle yaptı, böyle yaptı demiyorum” diye ekleme yapma gereği duymuş olup; sonuç olarak, hedefine aldığı, şimdinin Anayasa Mahkemesi Başkanını, en azından üstü örtülü ve ima yollu olarak, FETÖCÜ olmakla itham etmiştir.
İçişleri Bakanı bu beyanı, bilinçli ve planlı olarak yapmış ve Anayasa Mahkemesi Başkanını ve onun şahsında Anayasa Mahkemesinin diğer üyelerini ve yargısını baskı altına alarak, onların tarafsız ve bağımsız hukuka uygun karar vermelerini engellemek, yüce mahkemeye baskı uygulamak istemiştir.
Bakan’ının, hiç gereği yokken, Anayasa Mahkemesi Başkanının geçmişine, Polis Akademisi Başkanı olduğu döneme ilişkin olarak ileri sürdüğü, Anayasa Mahkemesi Başkanına yönelik, "AYM Başkanımız Polis Akademisi Başkanıydı; aldığı öğrencilerin yüzde 41'ini ben ihraç ettim, " şeklindeki bu beyanının, başka bir anlamı yoktur.
İyi güzel de; Polis Akademisi Başkanı iken 41 FETÖCÜ'yü Polis Akademisine öğrenci olarak kabul eden bu kişiyi, Polis Akademisine Başkan yapan kimdir.
Bu 41 FETÖCÜ öğrencilerin Polis Akademisine alınmaları için önayak ve aracı olanlar, kim ya da kimlerdir?
Anayasa Mahkemesi Başkanı FETÖCÜ ise; FETÖCÜ olan bu şahsı, Anayasa Mahkemesine Üye seçen ve atayan kimdir?
Daha bitmedi.
İçişleri Bakanının mantığıyla düşünürseniz, FETÖCÜLERİ; yargıya, orduya, emniyete ve tüm devlet kadrolarına kabul edip atayanlar, bunların atama kararnamelerinin altına imza koyanlar, kim ya da kimlerdir?
FETÖ'nün;
15. Temmuzda darbe yapacak güce ulaşmasına,
FETÖ'yü terörist olarak suçlayanlara karşı, Meclis genel kurulunda, onu ülkemizin gelmiş geçmiş en büyük din alimi, muhterem bir kişi olduğunu beyanla savunanlar,
Ne istediler de vermedik diyenler,
23. Nisan'a alternatif olarak FETÖ için Türkçe Olimpiyatları düzenleyerek, burada konuşup FETÖ'yü övenler, FETÖ sevgisi ve hasretiyle, salya sümük ağlayanlar, onu Amerikadaki malikanesinde ziyaret ederek ellerinden öpüp, sofrasında yemekler yiyenler, yanından ayrılırken de emirlerini soranlar,
FETÖ'yü ve Cemaatini, Kutup Yıldızı gibi parlatarak, cazibe merkezi haline getirenler, FETÖCÜ olmayı ayrıcalıklı kılanlar ve Devletin üst düzey makamlarına atanabilmek için, FETÖCÜ olmayı zorunlu bir imtiyaz haline getirenler,
FETÖ ile aynı menzile yürüdüklerini açıkça beyan edenler,
FETÖY'e; gel, ülkene dön, artık bu hasret bitsin diyerek çağrılar yapıp, meydanlarda nutuk atanlar,
Yüksek Askeri Şura'nın; gerçekten şura ve askerlerin ağırlıkta olduğu dönemlerde, FETÖCÜ oldukları için ordudan atılan subayların bu ihraç kararlarına katılmayarak muhalefet şerhleri koyanlar,
Kim, ya da kimlerdir, Sayın SOYLU, bu sorulara da korkmadan cevap verebilecek misin?
Daha bitmedi.
Bir zamanlar PKK ile çözüm süreçleri ilan edenler, müzakere masalarına oturanlar, Kandile iktidar adına görüşmeler yapmak için Mit personellerini ve milletvekillerini gönderenler,
PKK lideri ÖCALAN ile görüşmeler yapmak, onun yazdığı mektupları, talimatları alarak, gereğini yapmak, Diyarbakır Meydanlarında okumak için, İMRALI'ya özel gemilerle aracılar gönderenler,
PKK'nın; yüzlerce şehidimize mal olan hendekler kazmalarına göz yumanlar, onlar için çadır mahkemeleri kurarak, onlar adına pişmanlık beyanlarını mahkeme zabıtlarına geçirerek salıverilmelerini sağlayanlar,
Kim, ya da kimlerdir Sayın SOYLU, bunlar için de söyleyeceğin bir çift sözün ve cesaretin var mı acaba?
Sayın SOYLU;
Çuvaldızı başkasına batırmadan önce, iğneyi kendine batırmalısın.
Anayasa Mahkemesi Başkanını hala, kendi emrindeki Polis Akademisi Başkanı olarak, sinek gibi görmekten vaz geçmelisin artık.
Beyanlarınla; sürekli batıyosun, partini de batırıyorsun, milletin sinirlerini bozuyorsun, sus artık, yasaların size verdiği asıl görevinizin sınırlarına dönünüz lütfen.
İma yollu, Anayasa Mahkemesi Başkanını FETÖCÜLÜKLE suçlayarak, hiç bir yere ve amaca ulaşamazsınız, bunu böyle biliniz lütfen.
Elli yıllık bir hukukçu olarak inanıyorum ve bekliyorum ki; mesleklerinin en üst mertebesine ulaşan Anayasa Mahkemesi Başkanını ve üyelerini baskı altına alarak, yargıyı etkilemek amacınızda başarılı olamayacaksınız, istediğiniz hukuk dışı kararları çıkarma arzunuzu, asla gerçekleştiremeyeceksiniz.
Egemenliğin gerçek sahibi olan Türk Milleti; kendi adlarına anayasa yargısı yetkisini kullanan Anayasa Mahkemesinin ve başkanının yanındadır, herkes bunu böyle bilmelidir.
Güner Yiğitbaşı
24/09/2020
Hukukçu
Yorum Gönder