Sayın İçişleri Bakanı; sizin bu kaçıncı vukuatınız?
İnanın hatırlamak mümkün değil.
Son olarak, gazeteci Barış Terkoğlu'na yönelik olarak, berduş diyerek, bir devlet adamına yakışmayan gereksiz bir hakaret suçunu işlediniz yine.
Kendisine Berduş diyerek hakaret ettiğiniz gazetecinin tek kusuru, Fetöcü kaymakamlara yönelik, sizi eleştiren ve hakaret içermeyen bir yazı kaleme alması.
Sayın bakan; siz, bu ülkede vatandaşların can ve mal güvenliklerini, ırz namus ve şereflerini korumakla görevli bir koltukta oturuyorsunuz.
Oturduğunuz İçişleri Bakanlığı koltuğu, sizin babanızın koltuğu değil.
Bu koltuk, kendisine berduş diyerek hakaret ettiğiniz, gazeteci Barış Terkoğlu'nun da bir üyesi olduğu Türk Milleti adına, yürütme görev ve yetkisini kullandığınız, bu milletin koltuğu.
Bu nedenle, oturduğunuz koltuğun yasa gereği size verdiği devlet yetki, kudret ve iktidarını, masum gazetecilere hakaret etmek amacıyla kullanamazsınız.
Gazeteci Barış Terkoğlu'na yönelik sarf ettiğiniz berduş kelimesinin sözlük anlamına baktığımızda, bu gazeteciye sarf ettiğiniz berduş sözü, kel alaka bir söz.
Gazetecimiz bu hakaret içeren berduş sözünü hak etmemiş olsa da, bu sözün onun eylemine uygun bir söz olması gerekirdi.
Siz alışkanlık haline getirdiğiniz hakaret içeren bu sözü, uysa da uymasa da, hiç düşünmeden kullanmış olmalısınız.
Sizin amacınız, gazeteci Barış Terkoğlu'nu itibarsızlaştırmak olduğu için, sözün anlamı sizin için önem arz etmiyor, itibarsızlaştırsın yeterli.
Sayın bakan; evet şu anda çok önemli bir bakanlığın koltuğunda oturuyorsunuz ve bu koltuğun hak etmediğiniz yasal koruması ve güvencesini taşıyorsunuz ve bunu bilerek ve buna güvenerek, korumasız size aynı seviyesizlikte cevap veremeyeceğini, cevap verdiğinde ise, sizin gibi suç işleyeceğini ve güvencesiz olduğu için hakkında soruşturma açılacağı korkusunu taşıyan gariban bir vatandaş gazeteciye yönelik olarak sarf etmiş olmanın rahatlığını, güvencesini ve cesaretini taşıyorsunuz.
Yani sizinle, sizin hakaret ettiğiniz gazeteci arasında, silahların eşitliği söz konusu değil.
Siz, babasını ve ağabeylerini arkasına alarak, onların güvencelerinin verdiği cesaretle arkadaşına hakaret eden bir çocuğun rahatlığı içindesiniz.
Bu davranışınız, erkekliğe ve yiğitle asla sığmaz.
Aslında İçişleri Bakanı olmasanız, bakan güvencesi olmayan sade bir vatandaş olsaydınız ve aynı sözü sade bir vatandaş olan gazeteci Barış TERKOĞLU'na sarf etseydiniz (edemezdiniz aslında)ve gazeteci Barış da; size, “berduş sensin” deseydi, karşılıklı hakaret olurdu ve hakim her ikinize de veya gazeteci Barış'a ceza vermeyebilirdi.
Sade vatandaş olmak zor bu ülkede.
Bize kalırsa, herkes, şu anda işgal ettikleri devletin koltuklarına sığınmadan ve güvenmeden, insanlara saygılı olmak zorundadırlar.
Bunu yapmayarak, dilini tutamayanlar da, yiğit olup, karşı sözlere tahammül etmelidirler.
Sayın Bakan, bu ülkenin çok okunan ve sevilen gazetecilerine hakaret ederek, kamu vicdanını sızlatmaya hakkınız ve yetkiniz yoktur.
11/09/2020
Hukukçu
Yorum Gönder