Günün en önemli olayı; bugün, eş zamanlı olarak yedi ilde HDP'nin eski ve yeni milletvekili, belediye başkanı ve HDP'de siyaset yapan kişilerin ağırlıklı olarak yer aldıkları 82 kişi hakkında, altı yıl öncesine dayalı 8-10 Ekim 2014 tarihinde gerçekleşen Kobani olayları bahane edilerek, dört günlük gözaltı kararı ile başlatılan soruşturma ve operasyon olmuş ve kamuoyunda büyük bir hayret ve yankı uyandırmıştır.
Herkes bilmeli ki; savcı, hakim ve avukat olarak, yargının her üç ayağında da, hukuktan asla ayrılmayarak görev yapan elli yıllık bir hukukçu olarak, yürürlükteki pozitif hukuk ve ceza kanunu kurallarına göre suç teşkil eden bir eylemi işlediği kesin ve inandırıcı kanıtlarıyla sabit olan kişi ve kişiler hakkında, soruşturmalar ve davalar açılarak, suçluların cezalandırılmalarının kaçınılmaz olduğunu kabul eden ve savunan bir kişiyiz.
Ancak, Türk Milletinin egemenlik haklarından biri olan ve Türk Milleti adına bağımsız yargı organı eliyle kullanılan yargı yetkisinin, anayasanın öngördüğü tarafsızlık içinde kullanılması, yargı mensuplarının asli görevleridir.
Yargı yetkisi, savcı ve hakimlere tanınan keyfi ve şahsi bir yetki değildir. Bu yetkilerini; koşullar ne olursa olsun, korkmadan ve yılmadan, anayasa, yasa ve evrensel hukuk ilkelerine göre, bağımsız ve tarafsız olarak kullanmak zorundadırlar.
Bugün, Ankara C. Başsavcılığı tarafından, altı yıl beklendikten sonra, altı yıl öncesine dayalı olarak, bugün ağırlıklı olarak HDP mensupları hakkında başlatılan soruşturma ve operasyon, sizlere yasal, hukuki ve olağan bir operasyon ve soruşturma inancı aşılayabiliyor mu?
Kimse alınmasın ve gücenmesin ama, bu işleri iyi bilen elli yıllık bir hukukçu olarak, biz bu soruşturmanın; olaydan altı yıl geçtikten sonra, seçim ve seçim ittifaklarının tartışıldığı bugünlerde, aniden sümen altından çıkarılması, soruşturma ve operasyonu başlatan savcının; Allah mesut ve bahtiyar etsin, yakın tarihte mutlu bir yuva kurduğu nikah merasiminden hemen sonra eşini de yanına alarak, damatlık ve gelinlik giysileri içinde Saray'a giderek AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı ile bu mutluluklarını paylaşarak birlikte fotoğraf çektiren bir savcımız tarafından, aniden ve göz altılarla başlatılması karşısında, soruşturmayı başlatan ile soruşturmanın altı yıl gecikme ile başlatılan zamanlaması itibariyle; bu soruşturmanın, Saray kaynaklı, hukuk dışı ve siyasi yarar amaçlı bir soruşturma olduğu konusunda ciddi şüpheler doğurmuştur.
Onlarca insanın ölümüyle sonuçlanan, ülkenin güvenliği ve bölünmez bütünlüğünü ilgilendiren, bu nedenle acilen soruşturulması ve suçlularının derhal bulunarak adalete teslim edilmesi gereken önemdeki, altı sene önce vuku bulan Kobani eylemleri; soruşturulması göz ardı edilebilecek, hele bir dursun diyerek, altı sene sonraya ötelenebilecek basit bir eylem değildir.
Şimdi buradan soruyoruz, ülkenin bölünmez bütünlüğünü ilgilendiren çok önemli bir soruşturma, niçin altı sene bekletilmiştir ve bugün birden akla gelmiş ve düğmeye basılmıştır?
Bu önemli soruşturmanın, altı sene sonra bugün göz altılarla başlatılması, ülkenin güvenliği ve bölünmez bütünlüğünü sağlamanın gereği ise, bu soruşturmayı altı sene bekleterek geciktiren, bu geciktirme nedeniyle soruşturmanın delillerinin kaybolmasına neden olan, suçlularının serbestçe altı sene dolaşmalarına ve başka eylemlerde bulunmalarına, siyaset yapmalarına neden olan ilgili savcılar hakkında da, adli görevlerini ihmal veya görevlerini kötüye kullandıkları iddiasıyla soruşturma açılacak mıdır?
Neresinden bakarsanız bakınız, altı sene gecikme ile başlatılan bu soruşturmanın hukuki inandırıcılığı ve kamu yararı kalmamıştır. Geciken adalet adalet değildir. Altı yıl gecikme ile başlatılan bu soruşturma, kamu vicdanını kanatacak ve dibe vuran yargıya olan güveni iyice yok edecektir.
Mecliste grubu olan yasal ve meşru bir parti olmasına rağmen, PKK ile paralel faaliyet gösterdiği suçlaması yapılarak, siyasetten ve meşruiyetten dışlanan HDP, bu siyasi amaçlı soruşturma ve operasyon ile tamamen meşru siyasetin dışına itilecek, bu partiye oy veren altı milyon Kürt seçmen T. C. Devletinden soğutulacak ve dışlanmış olacaktır. Bu, asla ülke yararına değildir.
Zaman, Kürdüyle Türküyle birlik ve beraberlik zamanıdır.
Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’de, dış güçler tarafından oluşturulmaya çalışılan ve tamamlanması an meselesi olan PKK/PYD özerk yönetimi, başka bir tabirle, Kürt devletçiği de mi, sizlerin gözünüzü korkutmuyor ve endişelendirmiyor? Gün; ülkemizdeki Kürt vatandaşlarımızı kazanmak ve onlarla birlik olma zamanıdır, onları dışlama lüksümüz yoktur, siyasi geleceğinizi, koltuğunuzu muhafaza etmek için, HDP'yi ve ona oy veren milyonlarca Kürt Vatandaşımızı, bu tür zamansız soruşturmalarla dışlar ve siyasetin meşru zemininden kovarsanız, onlara kucak açacak Irak ve Suriye’deki oluşumları, sizlere hatırlatmayı görev sayıyoruz.
Evet, bu soruşturma; kuvvetle muhtemeldir ki, Saray kaynaklı, Saray iktidarının sürdürülmesini amaçlayan, siyasi bir soruşturma ve operasyondur.
Amaç, HDP ve seçmen kitlesini itibarsızlaştırmak, suçlamak ve PKK ile özdeş kılarak, onları meşru siyasetin dışına itip, Millet İttifakını oluşturan muhalefet partilerini, PKK ile işbirliği yapmakla suçlanmaktan korkutarak, HDP ile seçim ittifak ve işbirliğinden kaçınmalarını sağlayarak, muhalefet blokunu güçsüz kılıp, seçim kazanma gayretidir.
İYİ Parti Genel Başkanına, HDP eski Eş Başkanı DEMİRTAŞ'ın; "Ben dışarıda olsaydım bir sabah Başak ile birlikte Meral Hanım’ın kapısını çalar ve 'kahvaltıya geldik' derdim" şeklindeki işbirliği ve iyi niyet çağrısı üzerine, İYİ Parti Genel Başkanı AKŞENER'in, HDP'ye karşı takındığı önceki sert tutumunu yumuşatması ve geçtiğimiz hafta yapılan İYİ Parti kongresinde yaptığı konuşmada; İYİ Partiyi kuranlar arasında, iki yumruk arasına sıkışan Kürtlerin de yer aldığını beyan ederek, HDP ile seçim işbirliğine karşı olumlu bir havaya girmiş olması, Saray’ı korkutmuş ve HDP'nin Millet İttifakı ile doğrudan veya dolaylı işbirliğini önlemek için, HDP yeni baştan PKK ile irtibatlandırılarak itibarsızlaştırılmak istenmiş ve bunu sağlamak için de, altı yıl sonra Kobani soruşturması hortlatılmıştır.
Hakkında gözaltı kararı verilen HDP Kars Belediye Başkanı Ayhan BİLGEN hakkında, daha önce bu eylemler sebebiyle soruşturma açılmış ve bir yıla yakın tutuklu kalan BİLGEN, hak ihlali iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurmuş ve hak ihlali talebi kabul edilerek manevi tazminata hak kazanmış olup, aynı Ayhan BİLGEN tekrar gözaltı kararıyla Kobani soruşturmasına dahil edilmiştir.
Bugün operasyon başlatılan altı yıl öncesinde 8-10. Ekim. 2014 tarihinde vuku bulan Kobani eylemlerinden sonraki bir tarih olan Ağustos 2015 tarihinde, 7. Haziran. 2015 seçimlerinin yenilenmesi için, Ahmet Davutoğlu başkanlığında kurulan seçim hükümetinde, iki HDP'li milletvekiline bakanlık koltuğu verilmiş ve bu kabine, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı ERDOĞAN tarafından onanmıştır. Pu ne perhiz ne lahana turşusudur, PKK ile özdeş olduğunu iddia ettiğiniz HDP'li iki milletvekilini, o zaman niçin bakan yaptınız? Anlamak mümkün değildir.
Tüm bu gerçekler göstermektedir ki; HDP'ye yönelik operasyon, seçimler öncesinde muhalefet kanadının muhtemel seçim ittifakına konan bir bombadır.
Yapılmak istenen, iktidardan düşmemek için, siyasi alan temizliği girişimidir.
AKP Genel Başkanı; İstanbul seçimlerinin kaybının, HDP gizli dayanışmasından kaynaklı olduğunu çok iyi bildiği için, HDP'yi ve seçmenini demokrasi kanadından uzak tutmak istemektedir.
Ancak, bu işbirliğini fiilen ve sandıkta önlemek, asla mümkün değildir. Bu girişim, ters etki yapacak olan, bir akıl tutulmasıdır.
Korkunun ecele faydası yoktur, çıkarılan zorluklar, başlatılan bu soruşturma, aklı başındaki muhalefetin seçim işbirliğini engellemeyeceği gibi, daha da körükleyecektir.
Biz, CHP ve İYİ Partinin büyük bir sınav arifesinde olduklarını düşünüyoruz.
Bugün başlatılan; muhalefetin seçim ittifakını dağıtma, CHP ve İYİ Partiyi, HDP ile seçim ittifakı yapmamaları için korkutmaya yönelik, HDP'yi PKK ile özdeşleştirerek itibarsızlaştırma operasyonunu; CHP ve İYİ Partinin, çok iyi ve doğru okumalarını ve Saray’ın oyununa gelmemelerini diliyor ve bekliyoruz.
CHP ve İYİ Parti; kısa aralıklarla, peş peşe yaptıkları son kongrelerinde havaya girerek, iktidara yürüdüklerini ifade etmişlerdir. Bu operasyonun amacını doğru tanımlamayarak, PKK'lı damgası yemekten korkarlar ve HDP'den kaçarlarsa, iktidar hayalleri için, 2028 yılında yapılacak seçimleri beklemek zorunda kalacaklarını, İstanbul seçimlerini kazanmayı, HDP ve seçmenine borçlu olduklarını asla unutmamalıdırlar, tıpkı ERDOĞAN'ın unutamadığı gibi.
Güner Yiğitbaşı
25/09/2020
Hukukçu
Yorum Gönder