Ülke bitmiş, demokrasiden hak ve özgürlüklerden eser kalmamış.
Ekonomi bitmiş, Türk parasının değeri kalmamış, para pul olmuş.
Hazine boşalmış, karşılıksız para basmak için para basan matbaalar sürekli çalışır hale gelmiş, devletin kar eden kurumları, Varlık Fonuna dahil edilerek, zarar eder hale sokulmuş, içleri boşaltılmış.
Adalet yok edilmiş, siyasi iktidarın sopası haline getirilmiş.
Dış politikada dar boğaza girilmiş, ülkenin dış itibarı yok edilmiş, dost ülke kalmamış, her devletle düşman olmuşuz.
Parlamento; işlevsiz kalmış, varlığı yokluğu belli değil, saray rejimi tarafından devre dışı bırakılmış ve adeta hadım edilmiş.
Ülkeyi, tek adam ve etrafındaki birkaç kişi, istedikleri gibi yönetiyorlar, anayasa ve yasa tanımıyorlar, Anayasa Mahkemesini, çocuk azarlar gibi, haksız olarak eleştiriyorlar, tehdit ediyorlar, etkilemeye çalışıyorlar.
Cumhuriyetin hiçbir kurumu, ayakta bırakılmamış, bir bir yok edilmiş.
Ordu dağıtılmış, Genelkurmay Başkanının, Kuvvet Komutanlarının adları var kendileri yok ortalıkta. Milli Savunma Bakanı, bunların görevlerini üstlenmiş, sadece üniforması yok. Pardon, apoletsiz de olsa, Milli Savunma Bakanı kendisine illegal bir üniforma icat etmiş ve ortalıkta dolaşıyor.
Ordunun kurumları yok edilmiş, askeri hastaneler, askeri mahkemeler lağvedilmiş.
GATA olarak ifade edilen, ülkenin en köklü ve en değerli sağlık kuruluşu Gülhane Askeri Tıp Akademisi yok edilmiş, Haydarpaşa GATA'nın ismi Haydarpaşa Sultan Abdülhamid Eğitim Ve Araştırma Hastanesi olmuş, son günlerde attığı twitlerden öğrendik ki; başına da, hastanenin yeni ismiyle pek uyumlu olan, anti laik, medeniyet ve kadın düşmanı, Medeni Kanun ile problemi olan, bir yerlerini havalandırmak, aklı fikri kadınlarda olduğu için pratik olsun diye pantolon yerine entari giymeyi savunan, tarikatçı bir sözde doktor, başhekim yardımcısı olarak getirilmiştir.
Bu çağ dışı, örümcek kafalı, anti laik sözde doktor; kamuoyunun tepkisi nedeniyle görevden alınmış ise de; bizi yönetemeyen ve artık iflas eden iş başındaki iktidar tarafından atanmış bulunan bu sözde doktor, iş başındaki iktidarın ipliğini pazara çıkaran son halka olmuştur.
Siyasal iktidarın; Fetullah GÜLEN cemaatinden sonra, bundan ders almayarak, cemaat ve tarikatlarla olan bağını sürdürdüğü, belediyelerin ve devletin tüm ekonomik kaynaklarını buralara aktardığı, gün yüzüne çıkmıştır.
İş başındaki iktidar, siyasete de müdahil olmuş, Kürt seçmenlerin oylarıyla seçilen HDP'li tüm belediyelere el koyarak, buralara kayyımlar atayarak, halkın iradesini yok etmiştir.
Bununla da yetinmeyen iktidar, HDP'yi siyaset sahnesinden silmek için, altı sene önce vuku bulan Kobani olaylarını bahane ederek, HDP'li siyasetçileri yargı sopası ile dövüp hapse attırmıştır.
Siyasi İktidarın amacı, tek partili döneme geri dönerek, Türkiye Cumhuriyetini tek partili bir parti devletine dönüştürüp, sürekli iktidarda kalmaktır.
Sıra, HDP'den sonra, diğer muhalefet partilerine de gelmek üzeredir.
Bu nedenle, en başta ana muhalefet partisi olmak üzere, tüm muhalefet partileri akıllarını başlarına toplayarak, gelmekte olan tehlikeyi görerek, birlik olup, bir demokrasi cephesi oluşturmak zorundadırlar.
Kimsenin, bize hiçbir şey olmaz deme lüksü yoktur.
Bunu diyebilmek için, ülkede demokrasinin ve bağımsız bir yargının olması gerekir.
Ülkemizde şu anda demokrasi ve bağımsız bir yargı olmadığına ve Anayasa Mahkemesine dahi saldırıldığına ve yargı eliyle her hukuk dışılık meşrulaştırıldığına göre, sıra diğer muhalefet partilerine gelmektedir, bizden uyarması.
Evet, koşullar çok ağırdır, muhalefet partileri, koşulsuz olarak, sadece demokrasiyi kurtarma adına, aralarına HDP'yi de alarak, bir demokrasi ittifakı kurmak ve hep birlikte, siyasal iktidarla demokratik yollardan, korkmadan mücadele etmek zorundadırlar.
Ana muhalefet ve diğer muhalefet partilerinin tek başlarına oy oranları ve güçleri bellidir. Kimse tek başına iktidar hayali kurmasın ve ümitlenmesin, ülkeyi perişan eden ve ülkeyi bundan daha kötü hale getirilmesi imkansız bir hale koyan bu iktidardan kurtulmak isteyen, vatanını ve ülkesini seven tüm partiler, derhal ve acilen bir araya gelmek ve güçlerini birleştirmek zorundadırlar.
Bunu, hem de acilen yapmayan muhalefet partileri bilmelidir ki; bunun bedelini, demokrasiyle birlikte kendileri de yok olarak ödeyeceklerdir.
Kimse, erken seçim ve zamanında seçim beklememeli ve seçimde bu iktidar nasıl olsa gidecek diyerek, kendini avutmamalı ve ham hayale kapılmamalıdır.
Köprüden önceki son demokrasi çıkışıdır bu.
Güner Yiğitbaşı
06/10/2020
Hukukçu
Yorum Gönder