Her organ, kurum ve meciin görev ve yetkileri, Anayasa ve yasalarda açıkça belirlenmiştir.
Hiçbir kişi, makam ve merci, kaynağını anayasadan almayan bir yetkiyi kullanamaz.
Yasama, yargı ve yürütmenin görev ve yetkileri, anayasa ve yasalarda açıkça belirlenmiştir.
Anayasa hükümleri, kurallar hiyerarşisinde uyulması gereken en üst hukuk kurallarıdır.
Anayasa Mahkemesi de; kaynağını anayasadan alan görev ve yetkileri kullanan bir üst mahkeme olup, Anayasa Mahkemesinin kararları; yasama, yürütme ve yargıyı bağlayan, uyulması zorunlu kararlardır.
Bu ülke ve devlet, birilerinin özel mülkü ve babasının çiftliği olmayıp, anayasa ve yasalarda belirtilen kurallara göre yönetilen, saygın Türkiye Cumhuriyeti Devletidir.
Kimse, geçici olan yasal zırhına güvenerek; ben devletim, istediğim kararı veririm ve ülkeyi istediğim gibi keyfi olarak yönetirim, Anayasa Mahkemesinin kararını da tanımıyorum diyemez.
Demokrasilerde, güçlünün, güçsüzleri ezme ve hukuku tanımama hak ve yetkileri yoktur.
Devletler niçin kurulmuştur?
En basit tanımıyla; güçlüler, güçsüzleri ezmesinler ve toplumsal yaşamı bir kurala bağlayalım, insanlar kurallar çerçevesinde huzur içinde ve korkusuzca yaşasınlar diye.
Şimdi bir yerel mahkeme çıkıyor ve CHP Milletvekili Enis BERBEROĞLU hakkında Anayasa Mahkemesi tarafından verilen hak ihlali ve yeniden yargılanmasını gerekli gören kararına, anayasa hükümlerine göre mutlak olarak uymakla görevli olduğu halde, zorbalık yapıyor ve ben anayasa ve Anayasa Mahkemesi falan tanımam, ben devletim anlamına gelen bir karar verebiliyor. Bu arada, yargı yetkisini Türk Milleti adına emaneten kullandığını unutuyor, yargı yetkisinin kendisine doğuştan ve tanrı tarafından verilen, kişisel ve mutlak bir hakkı olarak görerek, ayrıca bir cahillik sergiliyor.
Hayret etmemek mümkün değil.
İnanın, yarın kıyamet kopacak deseler inanırdım ama, yerel mahkeme, Anayasa Mahkemesinin kararına uymayacakmış deselerdi inanmaz ve gülüp geçerdim.
Ülkemizi, T. C. Devletini tanınmaz hale getiren, demokrasiyi ayaklar altına alan, ülkemizin Uluslar arası arenada saygınlığını yok eden bu tanımama kararı, zorbalık ve pervasızlık olduğu kadar, Anayasal düzene ve Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı bir baş kaldırı ve açık bir isyandır ve bu karar yok hükmündedir, illegal bir güç gösterisidir.
Bu zorba kararı alan yargıçlar hakkında derhal soruşturma açılarak, karar altında imzası olan sözde yargıçlar derhal görevden alınmalıdır. Yerel mahkemenin sergilediği tavır ve verdiği karar; Fetö'nün darbe girişiminden dahi tehlikeli ve hukuk dışıdır.
Anayasa Mahkemesinin bağlayıcı ve yerel mahkemeye taktir yetkisi bırakmayan kararına uyulmaması, demokrasimizin geleceği ve insan haklarının güvencesi açısından da çok düşündürücü ve tehlikelidir.
Anayasa ve hukuk dışı, hukuk devletine ve T. C. ne İsyan ve başkaldırı anlamına gelen bu karar; sadece BERBEROĞLU'nu değil, tüm halkımızın özgürlüklerini ve adil yargılanma haklarını yakından ilgilendiren çok korkunç ve karanlık bir karardır.
T. C. Devletine, anayasa ve anayasal düzene başkaldıran bu zorba (Mahkeme demeye dilemiz varmıyor)heyet üyeleri, Hakimler Ve Savcılar Kurulu tarafından derhal görevden alınarak, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talebiyle, Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçundan yargılanmalıdır.
Görevden alınacak olan heyetin yok hükmünde olan kararı nedeniyle; dava dosyası, anayasal düzene ve hukuka saygılı yeni bir heyete tevdi edilerek, Anayasa Mahkemesinin bağlayıcı kararı doğrultusunda yeni bir karar verilmelidir.
Güner Yiğitbaşı
13/10/2020
Hukukçu
Yorum Gönder