Gerçek Bir Yargıç Olabilmek İçin Hukuk Nosyonu Gerekir

Gerçek Bir Yargıç Olabilmek İçin Hukuk Nosyonu Gerekir Bugünkü yazı başlığımızda yer alan “Hukuk Nosyonu” ne anlama gelir?, onu açıklayarak başlamak

 

Gerçek Bir Yargıç Olabilmek İçin Hukuk Nosyonu Gerekir

Bugünkü yazı başlığımızda yer alan “Hukuk Nosyonu” ne anlama gelir?, onu açıklayarak başlamak istiyoruz yazımıza. 

Hukuk nosyonu'nu;  şu şekilde tanımlayabiliriz. 

Hukuk fakültesi mezunu olmayan;  ama,  hukuk üzerine ahkam kesenlerin bir türlü anlam veremediği, bununla birlikte;  sadece,  hukuk fakültesinde okumakla da kazanılamayan,  hukuklu ile hukukçu arasındaki farkı da ortaya koyan bir bilgi ve kazanımdır hukuk nosyonu. 

Hukuk Fakültesinde okuyarak,  hukuk nosyonunu kazanan gerçek bir hukukçu ve yargıç,  okuduğu bir yasa maddesini ve hukuki metni doğru anlar ve yorumlar. 

Hukuk nosyonunu, traş losyonu ile karıştırmamak gerekiyor,  özellikle zamanımızda. 

Bu konuya niçin girdik merak etmişsinizdir. Açıklayalım öyleyse. 

Tüm kamuoyu biliyor artık. CHP Milletvekili BERBEROĞLU hakkında, Anayasa Mahkemesi tarafından verilen hak ihlali ve ona dayalı yeniden yargılanmasına ilişkin karara, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından,  anayasanın bağlayıcı ve uyulmasını zorunlu kılmasına rağmen, uyulmadı ve Anayasa Mahkemesi kararı yok sayıldı. 

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, anayasayı ihlal anlamı taşıyan bu hukuk dışı kararına,  Anayasa Mahkemesinin yerindelik denetimi yaptığını ve buna yetkili olmadığını gerekçe yapmıştır. 

14. Ağır Ceza Mahkemesinin kararına gerekçe ve  dayanak yaptığı, 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanununun 50/(1) son maddesinde yer alan; ”. . . . . .  Ancak yerindelik denetimi yapılamaz,  idari eylem ve işlem niteliğinde karar verilemez. ”kuralı,  bir ceza davası nedeniyle, yargılama evresinde hak ihlaline uğratıldığına ve bu nedenle yeniden yargılanmasına Anayasa Mahkemesince karar verilen BERBEROĞLU için geçerli olamaz. 

6216 sayılı yasanın,  Anayasa Mahkemesinin yetkisini sınırlayan 50/(1) son maddesinde yer alan hüküm, bir suçla itham edilerek ceza mahkemelerinde yargılanan ve hak ihlaline uğrayan ceza davalarının sanıklarına getirilen bir sınırlama değildir. 

Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı tanıyan hak ihlalleri; ceza davalarına konu olan suç ve ceza yargılamalarına ilişkin olabileceği gibi, idari davalara konu olan 

idarenin bir idari eylem ve işlemine ilişkin hak ihlalleri de olabilir. 

İşte, yargıçların; okudukları yasa maddelerini anlayabilmeleri ve doğru yorumlayabilmeleri için, hukuk nosyonlarını zorunlu kılan,  zurnanın zırt dediği yer ve incelik de burada yatmaktadır. 

Yasa koyucu;  idari ve cezai hak ihlallerindeki bu çeşitliliği dikkate alarak; Anayasa Mahkemesinin,  bireysel başvuru üzerine bir hak ihlali tespit ettiğinde,  bu hak ihlalini giderecek karar verirken, idari eylem ve işlemlerden kaynaklı, idare mahkemelerinde karşılanamayan hak ihlallerinde,  6216 sayılı yasanın 50/(1) son maddesinde yer alan bir hükümle,  Anayasa Mahkemesinin yetkisine bir sınırlama getirmiş ve ”. . . . . .  Ancak yerindelik denetimi yapılamaz,  idari eylem ve işlem niteliğinde karar verilemez. ” hükmüne yer verilmiştir.  Anayasa Mahkemesinin yetkisine sınır getiren bu  hüküm;  bir ceza davasına konu olan BERBEROĞLU davası için asla geçerli değildir. 

Zira, ”. . . . . .  Ancak yerindelik denetimi yapılamaz” denildikten sonra devamla;  “idari eylem ve işlem niteliğinde karar verilemez. ” denilerek,  bu sınırlayıcı hükmün,  sadece idari eylem ve işlemlerden kaynaklı hak ihlallerinde uygulanabileceğine açıklık getirilmiştir. 

Buna dair,  benzeri, idare mahkemelerinin yetkilerine sınır getiren bir hüküm de; 2577 sayılı İdare Mahkemelerinin Kuruluşu ve Yargılama Usullerine Dair Yasanın;  idari yargı yetkisine sınır getiren 2/2.  maddesinde yer almaktadır. 

2577 Sayılı Yasanın 2/2 maddesinde; ”İdari yargı yetkisi,  idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler;  yerindelik denetimi yapamazlar, . . . . . . . . . . idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler. ”hükmüne yer verilerek, benzeri bir yetki sınırı idare mahkemeleri için de getirilmiş olup, 6216 Sayılı yasanın 50/(1) son maddesinde ve benzeri olan  2577 sayılı yasanın 2/2 maddesinde yer alan bu hükümlerle,  idare mahkemelerinin yetki sınırı ile Anayasa Mahkemesinin bireysel başvurulardaki yetki sınırı arasında,  benzerlik ve bir paralellik kurulmuştur. 

Açıkladığımız nedenlerle, İstanbul 14.  Ağır Ceza Mahkemesinin kararına dayanak yaptığı gerekçe, idari eylem ve işlemlerden kaynaklı hak uyuşmazlıkları için geçerli olup, bir ceza davasından kaynaklı hak ihlaline uğradığı tespit edilen BERBEROĞLU hakkında uygulanması; anayasa, hukuk ve yasa dışıdır. 

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin bu ret  kararında;  ya,  bir yargıçlar hukuk nosyonu ve bilgi eksikliği vardır. Ya da,  kötü niyet ve bilerek ve isteyerek anayasayı ihlal kastı vardır. 

Güner Yiğitbaşı

15/10/2020

Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu


Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget