Kanal İstanbul projesine, ülkesini ve milletini seven herkes karşı çıkmalı ve tepkisini açıkça ortaya koymalıdır.
Ülkenin bu ekonomik kriz ortamında, hazinenin parasızlıktan kırıldığı, uçan kuşa borçlu olduğu, ödemeler dengesinin yerlerde süründüğü, bütçenin büyük açıklar verdiği, asgari ücretle çalışanların açlığa mahkum edildiği, asgari ücret zamlarına soğuk bakıldığı, vergi üstüne vergilerin konulduğu günümüz şartlarında, Kanal İstanbul projesini savunarak hayata geçirmeye çalışanlar, bu ülkeye ve ülkenin fakir halkına ihanet içindedirler.
Demokrasi; tek başına, sandıktan en çok oyu alarak çıkmak ve iktidar olmak değildir.
Demokrasi, çoğunlukçu değil çoğulcu bir sistemdir.
Kanal İstanbul; astarı yüzünden pahalı, öncelikli ve elzem, vazgeçilemez hayati bir proje değildir.
Üretime yönelik hiçbir katkısı olmayacaktır.
Kanal İstanbul, Panama ve Süveyş Kanalları gibi, bir yere ulaşmak için mesafeleri yüzlerce mil kısaltan ve ekonomik getirisi olan devrim niteliğinde ve kaçınılamaz bir proje değildir.
Aynı şekilde, iddia edildiği gibi, boğaz trafiğini hafifleterek muhtemel kazaları önleme gibi, elzem bir ihtiyacın karşılığı da değildir.
Yıllarca, Montrö Sözleşmesine göre yapılan boğaz geçişlerinden kaynaklı istenmeyen kazaların sayısı ortadadır.
Kaldı ki; iş başındaki iktidarın, boğazın muhtemel kazalardan korunması ve emniyet altına alınması gibi samimi bir endişesi de yoktur. Bu gerekçe kuyruklu yalan ve bir bahanedir.
İktidarda kaldıkları on yedi senede, İstanbul'u ve boğazları korumadıkları, taş yığını binalar ve gökdelenlerle İstanbul'un ve boğazın doğal güzelliğini yok edip mahvettikleri ortadadır.
İstanbul ve boğazları, imar planlarıyla, çarpık rant amaçlı yapılandırmalarla boğazlayanların, Kanal İstanbul ile boğazı koruyacağız, emniyet altına alacağız sözleri bir safsata ve büyük bir yalandır.
İstanbul ve boğazlar da güzellik mi bıraktınız da şimdi korumaya çalışacaksınız.
İstanbul'un nüfusu on altı milyon olmuş, Kanal İstanbul boyunca yeni uydu kentler oluşturarak İstanbul'a yeni bir İstanbul katıp, bu güzel ilimizi yaşanmaz ve idare edilemez hale getirmeye yemin mi ettiniz siz?
Siz, İstanbul'u ve boğazı gerçekten seviyor ve korumak istiyorsanız, artık elinizi İstanbul’dan çekiniz ve rahat bırakınız.
Siz, İstanbul'u Türkiye Cumhuriyetinden ayırıp ikinci bir devlet mi kurmak istiyorsunuz?
Gerekçenizde samimi iseniz, yapmayı planladığınız 45 kilometrelik Kanal İstanbul güzargahını, kıyısından bir kilometre derinliğe kadar doğal ve kültürel sit alanı ilan ederek, imara kapatma sözünü Türk Halkına verebiliyor musunuz?
Montrö Antlaşmasını delme gibi bir niyetiniz varsa, hiç heveslenmeyiniz, bunu asla başaramazsınız. Karadeniz’e, ister boğazdan, isterseniz açmayı planladığınız Kanal İstanbul’dan geçiniz, kimse tek yanlı olarak, Karadeniz’in statüsünü değiştiremez. Geçiş yolu, Karadeniz’in statüsünü değiştirmeye etkili olamaz, Rus ve Çin gerçeğini kimse unutmamalıdır.
İstanbulluya sormadan, referandum yapmadan; böyle çılgın bir projeyi, ben istedim oldu diyerek, oldu bittiye getiremezsiniz, buna hakkınız, yetkiniz ve haddiniz yoktur.
Ekonomik önemi ve doğal güzelliği nedeniyle, İstanbul tüm Türkiye'dir. Bu nedenle, İstanbul'u yok edecek olan Kanal İstanbul girişimi, tüm Türkiye'yi ve Türk halkını ilgilendirmektedir.
Bu nedenle; olası referandum, ülke çapında yapılmalıdır diye düşünebilirsiniz ama, bize göre bu referandum İstanbul’da yaşayan ve İstanbul'un sorunlarıyla doğrudan muhatap olarak boğuşan İstanbul’da yaşayan vatandaşlarla sınırlı tutulmalıdır
Zira, İstanbul'u hiç görmemiş, sıkıntılarını ve mahvedilmiş halini görüp bilmeyen ve bu nedenle iktidarın yalanlarına inanarak Kanal İstanbul projesi lehine evet oyu kullanması muhtemel, AKP'nin güçlü olduğu ve partisel düşüncelerini ön planda tutacak olan özellikle kırsal kesim seçmenlerinin bu referandumdan uzak tutulmaları bize göre zorunludur. Referandumun İstanbul halkı ile sınırlı tutulması, hem ekonomik ve hem de sağlıklı bir sonuç alabilmek için zorunludur.
Bize göre Kanal İstanbul projesine sahip çıkanlar ile buna karşı çıkanların mücadelesi; ülkesini, milletini ve İstanbul'u sevenlerle, sevmeyenlerin, ülkesine milletine ve İstanbul'a ihanet içinde olanların mücadelesiyle eş değerdir. Kimse kusura bakmasın, şapkasını önüne koyarak yeniden düşünsün.
Bu böyle biline.
16/12/2019
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Yorum Gönder