Biz Davet Edilen Yere Gideriz

Hayır, gidemezsiniz. Her davet edilen yere gidilmez efendim. Madem ki, davet edildiğin yere gidersin, al Bilal'i yanına git kardeşim, seni tutan yok ki. Allah biraz akıl fikir ve vicdan versin, ne diyelim.

Biz Davet Edilen Yere Gideriz
Hayır, gidemezsiniz.
Her davet edilen yere gidilmez efendim.
Al oğullarını ve damatlarını yanına git, eyvallah. Bize bu konuda  söz düşmez.
Ama, Türk askerini Libya'ya ölüme gönderemezsiniz. Buna hakkınız ve yetkiniz yok.
Demokrasi bu değildir.
Bırakınız demokrasiyi, diktatörlük dahi bu değildir.
Bu ne demokrasi, ne de diktatörlüktür.
Diktatörlükte dahi bazı kurallar vardır, diktatörlüğün dahi bir raconu vardır.
Bugün anayasanın askıya alındığı ülkemizde, tek kişinin iki dudağının arasında tam bir keyfilik ve  kabile yönetimi söz konusu ülkemizde.
AKP Genel Başkanı; sandıktan çıktım diyerek, seçmen iradesini beş yıllığına ipotek altına almış ve sandıktan az bir farkla çıkmasına dayanarak, dediğim dedik, çaldığım düdük demekte ve kafasından geçenleri halkımıza dayatmaktadır.
Bu ülkede; yıllarca, yaz saati kışın da uygulanmakta, küçücük çocuklarımız, gecenin karanlığında okula  gitmek için yollara dökülmekte ve tüm haklı uyarılara rağmen, yaz saati uygulamasına ve dayatmasına, kışın da devam edilmektedir.
Kanal İstanbul inadı da devam etmektedir. Rant paylaşımı yapılmış ve tüm haklı uyarılara rağmen, Kanal İstanbul saçmalığından geri adım atılmamaktadır.
Suriye bataklığı henüz kurutulmamış, Fırat'ın doğusuna girilmiş, ancak ABD'nin baskısıyla harekat sonlandırılmış ve Fırat'ın doğusunda açılan çukur, üzeri kapatılmadan unutulmaya terk edilmiştir.
Muktedir; şimdi de Libya'da yeni bir cephe ve çukur açmak üzeredir.
Kendisinin de katkısıyla devrilen ve öldürülen Kaddafi’den sonra iç savaş çıkan parçalanan ve çift başlı bir yönetimin hakim olduğu Libya’nın Trablus yönetiminin isteğiyle, Libya'ya Türk askeri göndermeye hazırlanmaktadır.
Bugün konuşmuş ve “biz davet edilen yere gideriz” diyerek, Türk askerini Libya çöllerine gönderme konusundaki kararlılığını dile getirmiştir.
Biz davet edilen yere gideriz, diyor.
Sanki; düğüne, kokteyle davet edilmiş gibi, çok rahat. Türk askerinin ölüme davet edildiğinin farkında değil, aslında farkında ama, umurunda değil.
Madem ki, davet edildiğin yere gidersin, al Bilal'i yanına git kardeşim, seni tutan yok ki.
Allah biraz akıl fikir ve vicdan versin, ne diyelim.
Sanki sinemaya, tiyatroya çağırıyorlar.
Libya da bizim ve askerimizin ne işi var?
Libya'ya asker gönderilir ve cesetler gelirse, bunun sorumlusu, AKP Genel Başkanı ERDOĞAN olacaktır.
Ölen askerler de, asla şehit sayılmayacaktır.
Yeter, şehit aldatmacasına son vermenin zamanı geldi ve geçti artık.
Hani bir söz vardır ya, ”ne şehittir ne gazi b.k yoluna gitti bizim Niyazi.”
İşte, Libya’da ölecek olan her askerimiz, şehit değil Niyazi olacaktır.
Yeter artık, bu keyfilik daha nereye kadar sürecek?
Türk Halkının demokrasiye olan inancını ve saygısını, demokratik sabrını daha fazla sınamayınız ve  kötüye kullanmayınız,
Her sabrın bir sonu vardır, sakın unutmayınız.

Güner Yiğitbaşı

26/12/2019
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget