12/12/2019
Güner YİĞİTBAŞI
Merkez Bankası
Sayın Başbakan Recep Tayyip EDOĞAN’ın, bugün içinde bulunduğu ruh halini anlamak, gerçekten zor. İstanbul Büyük şehir belediye başkanlığı görevine seçilmeden önce, kendi partisinin İstanbul İl Başkanlığını yapmış olsa da, partisinin mensupları dışında, ülke çapında tanınan, karizmatik bir kişi olmadığı yadsınamaz. Yanlış hatırlamıyorsak, diğer partilerin, İlhan KESİCİ ve Zülfü LİVANELİ gibi,ülke genelinde kamu oyunun yakından tanıdığı ve sevdiği kişileri aday göstererek, oyların bölünmesi sonucunda,bugün başbakanlık koltuğunda oturan sayın Recep Tayip ERDOĞAN, aradan sıyrılarak,İstanbul Büyük şehir Belediye Başkanı seçilmiş olup, bu seçim başarısı,kendisini T.C. Başbakanlığına ve bugünkü karizma’ya ulaştıran yolun açılmasına vesile olmuştur.İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığındaki performansını, İstanbul’da yaşamadığımız için bilemiyoruz.AKP adıyla kurmuş olduğu yeni partisi ile girdiği 2002 genel seçimlerinden başarı ile çıkıp tek başına iktidar ve başbakan olduktan sonra,kendisini daha yakından tanımak fırsatı doğmuş ve 2007 genel seçimlerinde oylarını daha da artırıp,tek başına yeniden iktidara gelerek ikinci kez başbakan olan Recep Tayip ERDOĞAN,bazı iyi işlere imza attığı gibi,daha çok,kamu oyunu şaşırtan icraat ve davranışların odağında olmaktan da hiç geri kalmamıştır.2007 seçimlerinin resmi olmayan sonuçlarının alınmasından hemen sonra,seçimi kazanmanın rahatlığı ve sevinci içinde yaptığı konuşma ile kendisine oy veren veya vermeyen herkesi kucaklayarak,bu anlayış içinde görev yapacaklarını belirterek büyük bir demokratik olgunluk sergilemiş,hatta seçim sonrası yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçiminde, muhalefetin görüşlerini alarak bir aday belirleyeceklerini açıklamasına rağmen,hiçbir uzlaşma yapmaksızın,önceki adayları olan Sayın Gül’ü yeniden aday göstererek, Cumhurbaşkanı seçilmesini sağlamıştır.Yine seçimlerden hemen sonra,önceki iktidar dönemlerinde,bir bilim heyetine hazırlattıkları yeni bir Anayasa taslağı ile kamu oyu önüne çıkarak,Anayasa gibi bir temel yasanın değiştirilmesi konusunda, sadece kendisinin ve partisinin insiyatifi ile hareket etmek suretiyle,seçim gecesi yaptığı ve demokratik bir olgunluk olarak nitelendirdiğimiz konuşmasıyla taban tabana zıt, anti demokratik bir tavır sergilemekten geri kalmamıştır.Anayasa taslağı halen,kamu oyunun tartışmasına dahi açılmamıştır.Bu günlerde üniversiteye türbanlı girilip girilemeyeceği tartışmasını gündeme getirmiş ve üniversitelere türbanla girme yasağının,Anayasa değişikliğine eş zamanlı olarak kaldırılacağını beyanla,kamu oyunu şaşırtmaya devam etmiş,yine son günlerde,sürpriz bir şekilde,T.C.Merkez Bankasının merkezinin İstanbul iline taşınması konusundaki ciddi niyetlerini Türk kamu oyuna açıklamıştır.
Sayın Başbakanın arka arkaya gelen ve büyük tartışmalara yol açan bu sürpriz çıkışlarının nedenleri, kanımızca,İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığına seçildiği andan itibaren başlayan önlenemez yükselişin, başbakanda oluşturduğu ruh halinde gizlidir.
Biz bu yazımızda; sayın başbakanın, Merkez Bankasının merkezinin İstanbul iline taşınmasına ilişkin girişiminin,hiçbir haklı gerekçesinin olamayacağını,bu girişimin gerisinde,kamu oyundan saklanan, gizli niyetlerin olduğunu izah etmeye çalışacağız.
Her şeyden önce şunu belirtmeliyiz ki;Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası,diğer özel veya yarı özel bankalar gibi,halktan para toplayıp para satmak suretiyle,sadece kar amacıyla kurulmuş ve ticari piyasada faaliyet gösteren klasik ticaret şirketi konumunda bir banka değildir.Bu nedenle;kar amaçlı ticaret şirketi olan diğer bankalar gibi,merkezinin,finans ve ticaret başkenti olan İstanbul iline taşınması zorunluluğu yoktur.
T.C.Merkez Bankasının kuruluş yasası olan 1211 sayılı yasanın 1.maddesine göre,Merkez Bankası;Türkiye’de banknot ihracı imtiyazına münhasıran sahip olmak ve yine özel yasasında belirtilen görev ve yetkileri yapmak ve kullanmak üzere,”Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası” unvanı altında anonim şirket olarak kurulmuş olan ve tabir yerinde ise,Türkiye Cumhuriyetinin hazinesi konumunda bir bankadır.
1211 sayılı kanunun 4.maddesine göre; Bankanın temel amacı;fiyat istikrarını sağlamaktır. Banka, fiyat istikrarını sağlamak için uygulayacağı para politikasını ve kullanacağı para politikası araçlarını doğrudan kendisi belirler.
Hükümetle birlikte Türk Lirasının iç ve dış değerini korumak için gerekli tedbirleri almak ve yabancı paralar ile altın karşısındaki muadeletini tespit etmeye yönelik kur rejimini belirlemek, Türk Lirasının yabancı paralar karşısındaki değerinin belirlenmesi için döviz ve efektiflerin vadesiz ve vadeli alım ve satımı ile dövizlerin Türk Lirası ile değişimi ve diğer türev işlemlerini yapmak,Bankaların ve Bankaca uygun görülecek diğer mali kurumların yükümlülüklerini esas alarak zorunlu karşılıklar ve umumi disponibilite ile ilgili usul ve esasları belirlemek,reeskont ve avans işlemleri yapmak,Ülke altın ve döviz rezervlerini yönetmek,Türk Lirasının hacim ve tedavülünü düzenlemek, ödeme ve menkul kıymet transferi ve mutabakat sistemleri kurmak, kurulmuş ve kurulacak sistemlerin kesintisiz işlemesini ve denetimini sağlayacak düzenlemeleri yapmak, ödemeler için elektronik ortam da dahil olmak üzere kullanılacak yöntemleri ve araçları belirlemek,finansal sistemde istikrarı sağlayıcı ve para ve döviz piyasaları ile ilgili düzenleyici tedbirleri almak,mali piyasaları izlemek,bankalardaki mevduatın vade ve türleri ile özel finans kurumlarındaki katılma hesaplarının vadelerini belirlemek,merkez bankasının temel görevlerindendir.
Tek elden Türkiye'de banknot ihracı imtiyazı,Hükümetle birlikte enflasyon hedefini tespit etmek ve buna uyumlu olarak para politikasını belirlemek,tek başına para politikasını uygulamak,fiyat istikrarını sağlamak amacıyla bu Kanunda belirtilen para politikası araçlarını kullanmak, uygun bulacağı diğer para politikası araçlarını da doğrudan belirlemek ve uygulamak, Merkez Bankasının başlıca temel yetkileri olup,ayrıca Merkez Bankası;Hükümetin mali ve ekonomik müşaviri, mali ajanı ve haznedarıdır. Bankanın Hükümetle ilişkisi, Başbakan aracılığı ile sağlanır.Merkez Bankası,müşavirlik görevinin gereği,finansal sistemle ilgili olarak istenilecek hususlarda Hükümete görüş verir,bankalar ve uygun göreceği diğer mali kurumlar hakkındaki görüşlerini ve tespitlerini Başbakanlık ile bu kurum ve kuruluşları düzenleme ve denetleme yetkisine sahip kuruluşlara bildirebilir.
Merkez bankasının kendi özel kuruluş yasası olan 1211 sayılı yasanın 4.maddesinde yer alan ve yukarıda özetlediğimiz,temel kuruluş amacı,temel görevleri ve temel yetkileri,mali ve ekonomik konulardaki hükümete yapacağı müşavirlik görevleri dikkate alındığında,Merkez Bankasının,merkezi hükümetin görev yaptığı Türkiye Cumhuriyetinin başkenti olan Ankara’da görevine devam etmesi,yasal bir zorunluluk olup, İstanbul’un, finans ve ticaret merkezi olması,Merkez Bankasının merkezinin,bu ile nakledilmesinin haklı ve yasal nedeni olamaz.
Biz,banka merkezinin İstanbul’a nakli’ne ilişkin, sayın başbakanın asıl niyeti konusunda komplo teorileri üretmeden,başbakan’ın, konunun üzerinde yeniden ve daha sakin kafa ile düşüneceğini umarak,başbakan olmadan önce İstanbul ilinde oturması ve bu ilde Belediye Başkanlığı yaparak,başbakanlığa kadar uzanan önlenemeyen yükselişinin bu il’de filizlenmesi nedeniyle,İstanbul iline olan diyet borcunu ödemek amacıyla böyle bir girişimde bulunmak istemiş olabileceğini düşünmek istiyoruz.
23.01.2008
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Yorum Gönder