26 Ağustos Zafer Haftası Ve 30 Ağustos Zafer Bayramı

26 Ağustos Zafer Haftası Ve 30 Ağustos Zafer Bayramı
Milli duyguları gelişmiş bir Türk olarak; Türklerin kazandıkları, tarihin sayfalarında şanlı yerlerini alan  tüm zaferleri anmak ve bunlarla gurur duymak başlıca görevimizdir.

26 Ağustos, büyük bir tesadüf eseri olarak, Türklerin Anadolu’ya ayak basarak ele geçirdikleri, Anadolu'ya yerleşmelerini sağlayan Alpaslan komutasında kazanılan 1071 Malazgirt Meydan Savaşının yanı sıra, 30/Ağustos/1922 de büyük taarruz ile sonuçlanarak bugünkü son Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluşunun temel taşını oluşturan  Kurtuluş Savaşımızın ve büyük zaferin kutlandığı zafer haftasının yıldönümüdür.

Şöyle bir görsel ve yazılı basına göz atıyoruz, son Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluşuna temel oluşturan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün liderliği ve başkomutanlığında kazanılan, düşmanın denize döküldüğü, güçlü emperyalist ve işgalci devletlere diz çöktürüldüğü büyük zafer ve kurtuluş savaşının; daha öne çıkarılan Malazgirt Savaşı ve 15 Temmuz ayaklanma girişiminin bastırılması eylemiyle adeta perdelenmeye, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından yayınlanan zafer haftası klibinde Atatürk' e yer verilmeyerek, Atatürk'ün  unutturulmaya çalışıldığını üzülerek görüyoruz.

Bugün Malazgirt'te konuşan Cumhurbaşkanı, Malazgirt savaşı öncesinde bu savaş için 24.Ağustos.1071 de otağın kurulduğu Ahlat'ta bir Cumhurbaşkanlığı Köşkü kurulacağını açıklamış olup, bu köşk yapımının fikir babalığını da, ortağı Bahçeli yapmıştır.

Buradan soruyoruz, 500 milyar dolar dış borcunun bulunduğu, dövizin başını alıp gittiği, işsizliğin ve pahalılığın kol gezdiği, döviz cinsinden dış borçların, yine dışarıdan alınan borçla kapatıldığı, kurtuluş savaşı ile diz çöktürdüğümüz emperyalist devletlerden borç para almak için uğraş verdiğimiz günümüzün bu çok zor şartlarında, Ahlat'da Malazgirt Meydan Savaşının anısına, hiç gereği olmayan Cumhurbaşkanlığı Köşkü inşaatının yapımına karar verilmesinin, bir gereği ve anlamı var mıdır Allah’ınız aşkına?

Bu girişim; bize göre, Atatürk'e ve onun kazandığı kurtuluş savaşımıza gölge düşürecek bir alternatif sunma girişimidir.

Aynı şekilde, Atatürk tarafından gerçekleştirilen tüm olumlu işler, kurtuluş savaşı ve büyük zafer gündeme geldiğinde, hemen15 Temmuz ayaklanma girişiminin bastırılmasının dile getirilerek, bu ayaklanmanın bastırılmasının büyük bir zafer ve kurtuluş savaşı olarak sunulması, Atatürk tarafından gerçekleştirilen ve son Türk Devletinin kuruluşuna temel olan kurtuluş savaşına alternatif olarak gösterilmesi, gerçek anlamda tek kurtuluş savaşımız olan 30 Ağustos Zaferinin, 15.Temmuz hain Fetö ayaklanmasının bastırılması eylemiyle gölgelenmeye çalışılması, asla kabul edilemez.

Zira, hepimizin lanetlediği Fetö hain darbe girişimi, arkasında emperyalist devletlerin teşvik, yardım ve kışkırtmaları olsa da, sonuç olarak ülkenin demokratik ve laik düzenini değiştirmeye ve mevcut iktidarı devirmeye ve iktidarı zorla ele geçirmeye yönelik, bir darbe ve iç ayaklanma girişimidir, emperyal yabancı devletlerin, doğrudan ülkemizi işgale ve yıkmaya yönelik bir savaş hali söz konusu değildir. Darbe girişiminde bulunan Fetö denilen silahlı çete, ülkemizin kötü yönetimi nedeniyle, kendi ellerimizle bizim ülkemizde doğup gelişmiş ve darbe girişiminde bulunmuştur.

Bu nedenle, ülkemizi paylaşma planları yapan ve bu planı uygulamaya koyan emperyalist yabancı devletlerle girişilen savaşın kazanıldığı ve ülke topraklarının kurtarıldığı kurtuluş savaşının; aralarında en ufak bir benzerlik bulunmayan  15.Temmuz darbe girişiminin önlenmesi eylemiyle bir tutulması, asla  kabul edilemez.

Fetö darbe girişiminin; Atatürk dönemindeki, laik ve demokratik düzene yönelik gerici ayaklanmalardan, keza daha sonraki askeri darbelerden farklı bir yanı yoktur. Bize göre, Fetö darbe girişimi, halkın desteği yanında, asıl olarak yine Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve Polis Teşkilatımızın Atatürkçü, laik ve demokrat mensuplarının hayatları pahasına verdikleri mücadele ile başarısız kalmış olup, bu darbe girişimcileri de, İstiklal Mahkemeleri tarafından cezalandırılan Atatürk döneminin dinci ve gerici asileri gibi, Türk Yargısı tarafından hak ettikleri cezalara çarptırılacaklardır.

Başkomutanlığı, oturduğu yerden ve Anayasada yer alan ve sembolik bir değer ifade eden bir hükümden yararlanarak yapay olarak değil, emperyalist devletleri harp meydanlarında dize getirerek, ülkemizi düşmanlardan kurtarmak suretiyle ve canı pahasına hak eden, laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyetini kurarak bizlere hediye ve emanet eden, ezeli ve ebedi, gerçek ve tek Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ümüzün manevi kişiliğinde kutladığımız 26 Ağustos Zafer haftamız ve 30 Ağustos Zafer Bayramımız, daha şimdiden ,“NE MUTLU TÜRK'ÜM” diyebilen tüm halkımıza kutlu ve mutlu olsun.

Bu zaferi bizlere yaşatan, en başta Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere, artık hepsi aramızdan ayrılmış bulunan, generalinden Er’ine kadar, zaferde payları bulunan tüm silah arkadaşlarına Allah'tan rahmet diliyor, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyoruz.

Güner Yiğitbaşı

26/08/2018
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget