Yurttaşların iktidar partisinden birçok beklentisi vardır.
-Güven ortamının yaratılması,
-Ekonomik koşulların iyileştirilmesi,
-Sağlık politikalarından yurttaşların eşit bir şekilde yararlanılması,
-Eğitimin çağdaş öğretilerle yapılması,
-Yargılamaların adil ve tarafsız yapılması
-Tüm din ve mezheplere aynı uzaklıkta durulması,
-Din ve vicdan özgürlüğünün sağlanması,
-Çalışma hakkının güvenceye alınması,
-Toplantı ve gösteri hakkına kısıtlama getirilmemesi,
-V.S.
Yurttaşların iktidarlardan beklentisidir.
Yurttaşların can ve mal güvenlikleri başta güvenlik güçleri (Polis-Jandarma) ve sonrasında da yargı tarafından sağlanmaktadır.
Güvenlik güçleri doğrudan İçişleri Bakanlığına bağlıdır. Dolayısıyla İçişleri Bakanı tüm yurttaşların mal ve can güvenliğinden sorumludur.
Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından, Man adası belgelerinin açıklanmasından sonra, iktidar büyük bir panik yaşayarak, birbirini tutmayan beyanlarda bulundu,
Kimisi sahte, kimisi ticari ilişki, kimisi giden para, kimisi gelen para dedi.
Hukuk kurallarına göre iktidara düşen bu belgelerin yargı tarafından incelenip, gereği ne ise yapılması koşullarını sağlamaktır.
Şu anda zaten belgeler yargıdadır. Umarın gereği en doğru ve tarafsız şekilde değerlendirilecektir.
Bunları neden anlatıyorum.
Yukarıda da belirttiğim gibi İçişleri Bakanı Tüm yurttaşların mal ve can güvenliğinden sorumlu iken, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Man belgelerini paçavra olarak nitelendirdikten sonra, “Kılıçdaroğlu, senin aklın gibi ipinde çürüktür. Açık söylüyorum, sen bittin”
Ceza hukukunda bu söylem tehdit (gözdağı) olarak tanımlanmaktadır. Zaten olayda yargıya iletilmiş bulunmaktadır.
Eğer İçişleri Bakanı, görevinin gereklerini unutarak bunu söylüyorsa, ben de diyorum ki,
Sözün bittiği noktadayız.
Haksız mıyım?
11.12.2017
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
Yorum Gönder