Bu gün (9.12.2017 günü) öğle civarında Maltepe’de GMK Bulvarında kaldırımda yürürken, beni şok eden bir olaya rastladım.
Ben aslen Kaman’ın Yelek Köyündenim; hemen 5-6 km güneyimizde Hirfanlı Baraj Gölü kıyısında Savcılı Büyükoba adlı bir Türkmen köyü vardır, (şimdilerde balıkçılık, seracılıkla atakta, TOKİ evleri var). Bu iki köyle birlikte (Yelek ve Savcılı Büyükoba ile), Kaman’ın dokuz kasabası, nüfus göçü yüzünden köy muhtarlığı haline getirildi. Bu iki köyün insanları hemen hemen hepsi birbirini tanırlar.
İşte yukarıdaki kaldırımda yürürken, ayakları yalın ve çıplak, başı açık, sırtında ne bir mont, ne de bir ceket bile olmayan 10-12 yaşlarında bir gariban çocuk, kaldırımdan gelip geçen, kadın erkek herkeslerden “karnım aç bir çorba parası verir misin” diyerek para istiyordu.
Bu çocuğun halini görünce, Ankara’nın ayazında ben paltomun içinde bile üşürken, o çocuğun halini görünce ürperdim, dehşete kapıldım. Çocuğa çok acıdığım için cebimde ne kadar bozuk para varsa verdim. Yanımdan hızla uzaklaşan bu çocuk, biraz ileride yürüyen bir bayana yanaştı.
Herkesten para isterken, o bayana takıldı, ısrarla ille “para ver çorba içeceğim” diyordu. Kadın o çocuktan kurtulmak için kaldırımdan bir bu yana, bir o yana zikzak çizerek kurtulmak istiyordu.
Onlara doğru yaklaştım, -bırak bayanı rahatsız etme- diye uyardım. O çocuk, kadını bırakınca yanına sokulup sordum: “sen nerelisin”, dedim. O çocuk “Kaman’lıyım”, dedi.
Aman Tanrım, şaşırmaya başladım, Kaman’ın neresindensin- dedim. O “Savcılı Büyükoba’lıyım”, dedi; orada kimlerdensin- diyecektim, olmadı. Ben şok oldum, kendi kendime, bak sen şu işe, dedim.
Hemen gazeteci yanım depreşti, geç kalmıştım, resmini çekmek istedim. Ama çocuk huylandı, resmini yüz tarafından-önünden çekmek mümkün olmadı, koşarak benden uzaklaşırken bir kara çekebildim. Resme bakarsanız, Ankara’nın Aralık soğuğunda, arkadan da olsa yalın ayaklı hali seçiliyor.
Sonradan düşündüm, muhtemelen bu çocuk, bir dilenci mafyası tarafından kurgulanıp, dilendiriliyor, kullanılıyor, diye tahmin ettim. Filmlerde, günlük yaşantımızda böyle çocukları sokaklara salınıp dilendirenlere rastlamıyor muyuz? İşte bu da öylesine bir şey olamaz mı, diye düşündüm. Birçok engelli, sözde görmeyen, sözde yürüyemeyen, yaşlı görünümünde vb nice dilencileri, uzaktan gözetleyen, onu kullanan bir yönetmeni insan vardır.
Şimdi, isterseniz bu bir örnekten yurt geneline bakalım. Yurt genelinde kendi dilenci çocuklarımız yetmezmiş gibi, bir de Suriye’den gelen dilenci çocuklara bu sayıyı artırdı. Gerçekten bütün şehirlerin birçok cadde ve sokaklarında pek çok dilenci çocuklara rastlayabilirsiniz. Sokaklarımız çocuk dilenciler bakımından insana hüzün veren, utanç veren manzaralarla dolu. Öyle çocuk dilenciler var ki, anasının yanında, kucağında oyuncak bebekle dilenen dilenci çocuklarımız bulunmakta.
İşte sosyal devlet, bu himayesiz, korumasız ve geleceği potansiyel suçlusu olabilecek bu dilenci çocuklara el atmalı, onları yuva ve yurtları ile eğitim öğretim vermelidir. Hele dilenci mafyasından tutun da, organ mafyasına kadar toplum bu koşullarda yasa dışı olaylara uygun hale gelmiştir.
Bu konuda, valilikler, Büyükşehir Belediye Başkanlığı, üniversiteler, Cumhuriyet Başsavcılığı, Emniyet, Milli Eğitim, Sağlık, Sosyal Hizmetler ve Gençlik ve Spor il müdürlükleri el ele vererek, geleceğimizin güvencesi olan, özellikle dilenci çocuklar, çocuk işçiler konusunda yoğun dayanışma, eğitim içinde olmalıdırlar. Yoksa ileride toplumu şok eden, utandıran suçluların çıkması çok çok olasıdır.
Burada dilenci çocuklarla yasal süreci, uygulamaları, istenilenlerle ilgili yasa ve kuralların bazılarını aşağıya alalım.
Emniyet yetkililerinden aldığımız bilgiye göre, sokakta çalıştırılan çocuklara para vermenin veya onlardan hizmet satın almanın cezasının Kabahatler Kanunu’na göre 219 lira olduğu uyarısında bulunuyorlar.
Türkiye`de sokakta çalıştırılan diğer bir deyişle dilenmeye zorlanan ve sayıları 41 bine ulaşan çocukların yüzde 98`i (30 bin 109) İstanbul`da yaşıyor. İstismar edilen küçüklerin sayısının hızla artması yetkilileri caydırıcı tedbirler almaya zorluyor.
TCK`da Konu ile İlgili Düzenlemeler
TCK`daki "Dilencilik" başlıklı maddenin, çocukların sokakta çalıştırılmalarının dilenciliği kamufle etmek amacı ile yaptırıldığı da gözetilerek uygulanması gerekmektedir.
"DİLENCİLİK
Madde 229 - (1) Çocukları, beden veya ruh bakımından kendini idare edemeyecek durumda bulunan kimseleri dilencilikte araç olarak kullanan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Bu suçun üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımları ya da eş tarafından işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(3) Bu suçun örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmiş olması hâlinde, verilecek ceza bir kat artırılır."
Ayrıca TCK`daki konu ile ilgili diğer maddelerinde uygulanması gerekmektedir.
"AİLE HUKUKUNDAN KAYNAKLANAN YÜKÜMLÜLÜĞÜN İHLÂLİ
Madde 233 - (1) Aile hukukundan doğan bakım, eğitim veya destek olma yükümlülüğünü yerine getirmeyen kişi, şikâyet üzerine, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Velâyet hakları kaldırılmış olsa da, itiyadî sarhoşluk, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin kullanılması ya da onur kırıcı tavır ve hareketlerin sonucu maddî ve manevî özen noksanlığı nedeniyle çocuklarının ahlâk, güvenlik ve sağlığını ağır şekilde tehlikeye sokan ana veya baba, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır."
Çocuğa karşı işlenen bu suçları ihbar etmemekte suçtur ve ilgililer hakkında gereği yapılmalıdır.
"SUÇU BİLDİRMEME
Madde 278 - (1) İşlenmekte olan bir suçu yetkili makamlara bildirmeyen kişi, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) İşlenmiş olmakla birlikte, sebebiyet verdiği neticelerin sınırlandırılması hâlen mümkün bulunan bir suçu yetkili makamlara bildirmeyen kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
(3) Mağdurun on beş yaşını bitirmemiş bir çocuk, bedensel veya ruhsal bakımdan özürlü olan ya da hamileliği nedeniyle kendisini savunamayacak durumda bulunan kimse olması hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza, yarı oranında artırılır."
Türk gelenek ve göreneklerinde köyde yaşayan çocuklar ailelerine işlerinde yardımcı olurlar. Bu bilinçle özellikle doğudan şehre göç eden aileler çocuklarının eve para getirerek yardımcı olmaları gerektiğini düşünüyor ve onları sokaklarda çalışmaya itiyorlar. UNICEF yetkililerinden birisi bu gözlemi yapmış ve Türkiye’ den başka hiçbir ülkede bu yaklaşımın olmadığını belirtmiş.
YAKALANMA AŞAMALARI:
Sokakta çalışan çocukların yakalanmalarıyla ilgili ilk görev vatandaş ve zabıtanın. Vatandaşların sokakta çalışan çocuk gördüğünde zabıtaya ya da çocuğun bulunduğu bölgenin çocuk şubesine haber vermeleri gerekiyor. Zabıta sokakta çalışan çocukları yakalıyor ve çocuk polisine götürüyor. Çocuk polisi yakalanan çocukları il Sosyal Hizmetler Müdürlüğüne sevk ediyor. Çocuklar burada kayıt altına alınıyor. Ailelerine haber veriliyor ve aileye ceza kesiliyor. Cezalar caydırıcı olmadığı için çocukların sokakta çalışmaları engellenemiyor. Kanunen çocuğun sokakta çalıştığı 3 kez tespit edilirse baba hapse mahkûm ediliyor ama bu konuda da ihmaller var.
İhbar edilen çocukları polis savcılığa götürüyor, hâkim çocuğa acil koruma kararı alıyor. Bu karar ile çocuğun 7 gün aileye verilmemesi gerekiyor ama görevde ihmal sebebi ile birkaç gün içinde çocuklar ailelerine geri veriliyor. Aslında İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğünün ailede şiddet gören, çok kötü ortamlarda yaşayan çocuklar gibi bazı çocukları tamamen alıkoyması gerekiyor ancak çalışmalar yetersiz.
VATANDAŞ NE YAPMALI
• Kucağında küçük çocuklarla dilenen kadınlar görülünce hemen fotoğrafları çekilip dilencilik yapılan mıntıka ve yaptıkları iş belirtilerek il Sosyal Hizmetler Müdürlüğüne bildirilmelidir ( kucaklarındaki küçük çocuklara alkol vererek uyutuyorlar).
• Sokakta satış yapan çocuklardan kesinlikle alışveriş yapılmamalı ve bunlar zabıtaya veya çocuk şubesine bildirilmeli. ( Emniyet Müdürlüğü Çocuk Büro Amirliği, ALO 153 aranmalı. Burada da çalışmalar yetersiz. Telefona çıkan kişiler olaya müdahale etmek yerine yalnızca danışmanlık yaptıklarını söylüyorlar).
OLMASI GEREKENLER:
• Cezalar yeterince uygulanmıyor. Etkili bir uygulama şart!
• Yapılan ihbarlara dönüş yok. Bu dönüş sağlanmalı!
• Vatandaşların daha duyarlı olması gerekiyor.
• Üsküdar Eğitim Merkezi örnek alınarak diğer belediyelerde de benzeri çalışmalar yapılmalı!
• Her ilçede madde bağımlılığı merkezi olmalı!
• Çocuk psikiyatr sayısının acilen artması lazım.
• İstismara uğrayan çocuklarla ilgili işlemler hızlandırılmalı!
• Okula gitmeyen çocukların takibi yapılmalı!
• Çocuk bilgi bankaları kurulmalı ve enteraktif olarak hızlı bir şekilde bilgilere ulaşılabilmeli!
• Bu tarz eğitim merkezlerine ait spor tesisleri olmalı.
• Madde bağımlısı olup kanında bir şey çıkmayan çocuklar için Adli Tıbba gidiş işlemleri kolay ve hızlı hale getirilmeli!
Kaynak: https://www.bilka.org.tr/sokakta-calisan-cocuklarimiz_6897.html
Cevat Kulaksız
Yorum Gönder