İstanbul’da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı Olağanüstü Zirvesi’nin sonunda, Trump’ın kararına karşılık olarak, Doğu Kudüs, Filistin’in başkenti ilan edildi.
Bu durumda, Zirveye katılan 56 ülkeden, alınan kararı uygulamalarını ve Doğu Kudüs’te elçilik açmalarını ya da İsrail’deki büyükelçilerini geri çekmelerini beklersiniz.
Maalesef bu işler öyle olmuyor.
Çünkü İslam ülkelerinin asıl düşmanı İsrail ya da ABD değildir.
Müslümanların düşmanı yine Müslümanlardır.
İstanbul’daki zirveye baktığınızda, aynı masada oturan Suudi Arabistan ile İran’ın arası, birbirlerini bir kaşık suda boğacak kadar kötüdür.
Yemen’deki iç savaşta, İran’ın desteklediği Müslümanlar ile Suudi Arabistan’ın desteklediği Müslümanlar birbirlerini boğazlıyor.
Doğu Kudüs’ün, Filistin’in başkenti ilan edildiği gün, Suudi Arabistan savaş uçakları, Yemen’deki bombardımanda 60 Müslümanı öldürdü.
Irak’ta, Şiiler ile Sünniler yani Müslümanlar arasındaki karşılıklı bombalı saldırılarda, çatışmalarda on binlerce Müslüman ödü.
İslam adına ortaya çıkan vahşiler sürüsü IŞİD, on binlerce Müslüman’ın ölümüne yol açtı.
Yine binlerce Müslüman IŞİD’le savaşta can verdi.
Suriye’de, kendi aralarında savaşanlar da yine Müslümanlar.
Kudüs’ü, İsrail’in başkenti ilan eden Amerikan başkanı için Suriye’de ayda 150 dolar maaşa askerlik yapanlar, PYD/PKK’lı Müslümanlar değil mi?
Mesela bu teröristler, Trump’a, “Biz Müslümanlar için kutsal olan Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan ettin. Artık senin için savaşmıyoruz” diyebiliyorlar mı?
Suudi Arabistan ile Katar arasında ciddi sorunlar yaşanıyor.
Suudilerin çağrısı ile 17 Müslüman ülke, Katar’a ambargo uygulamaya başladı, diplomatik ilişkilerini kesti.
Katar Müslüman bir ülke değil mi?
Aynı ülkelerin, İstanbul’daki zirvede Kudüs için toplanması ne kadar inandırıcıdır?
Suudi Arabistan, daha birkaç ay önce, Riyad’a gelen ABD Başkanı Trump ile 350 milyar dolarlık silah alımı ve yatırım anlaşması imzalamıştı.
Müslüman Suudiler ABD’ye, “Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan ettin, biz de 350 milyar dolarlık anlaşmadan vazgeçiyoruz” diyebiliyorlar mı?
Suriye de, Türkiye gibi Müslüman bir ülke.
Ama Ankara, Şam’daki yönetimi istemiyor.
Esad’ı sadece Türkiye değil birçok Müslüman ülke de istemiyor.
Müslüman, Müslüman’ı istemiyor.
İran başta olmak üzere bazı Müslüman ülke ve gruplar, Esad’ın yanında diğer bazı Müslüman ülke ve gruplarla savaşıyor.
Suriye’de birbirini öldüren ve öldürülen Müslüman sayısı yüz binleri aştı.
Müslüman Mısır ile Müslüman Türkiye arasındaki ilişkiler düşmanlık derecesine varmadı mı?
İki ülkenin yöneticileri birbirlerini yok saymıyor mu?
Libya’da, ülkeyi 3 parçaya ayırarak, kendi aralarında savaşmaya devam edenler de Müslüman.
Afganistan’da, ABD ve NATO güçleri olsa da, asıl savaş ülkedeki Müslümanlar arasında devam ediyor.
Taliban, El Kaide, IŞİD, Müslüman Afgan askerini, polisini ve sivilleri öldürmüyor mu?
Pakistan’da, Müslüman olduklarını iddia eden gruplar, yine Müslüman güvenlik güçlerini ve sivilleri katletmiyor mu?
Örnekleri uzatmadan gelelim can alıcı bir noktaya daha.
İstanbul’daki zirvede Doğu Kudüs’ü Filistin’in başkenti ilan ettik.
Oysa kendi aralarında bölünmüş Filistinli Müslümanlar, yani Hamas ve El Fetih mensupları birbirine düşman değil mi?
Birlik çağrıları falan hikâye, kimse kendini kandırmasın.
Müslüman, Müslüman’a düşman olmaya ve öldürmeye devam edecektir.
Kudüs için ise geçmiş olsun.
Çünkü Müslümanlar kendi aralarındaki düşmanlıkları ve birbirlerini boğazlamayı bırakarak, tek vücut olup, Kudüs için asla savaşamazlar.
İslam dünyası bunu yapamadığı içindir ki, Filistin halkı, İsrail zulmünün altında inliyor.
Yazının başlığının buraya kadar okuduklarınızla ilgisi olmadığı için sinirlendiğinizi biliyorum.
Yazı uzun olunca okunmuyor diye ikinci bölümü bir sonraki yazıma bıraktım.
Yorum Gönder
muhteşem