Kadına seçme ve seçilme hakkı - Gündüz Akgül

Bugün Cumhuriyet kadınlarına seçme ve seçilme hakkının verilmesinin 83. Yıl dönümüdür. Kadın haklarının 83. Yıldönümünü saygıyla kutluyorum.

“Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın” Mustafa Kemal ATATÜRK

Kadına seçme ve seçilme hakkı - Gündüz Akgül
Bugün Cumhuriyet kadınlarına seçme ve seçilme hakkının verilmesinin 83. Yıl dönümüdür.
Osmanlı imparatorluğu döneminde kadının hangi haklara sahip olmadığına baktığımızda;
-Erkek egemen şeriat toplumunda kocanın boş ol emri ile kapı önüne bırakılan kadını,
-Miras bölüşümünde erkek kardeşlerine göre yarım pay alan kadını,
-Tanıklıkta iki kadının tanıklığının bir erkek tanıklığına eşit olduğu kadını,
-Çarşıya, pazara bir erkek yakını olmadan tek başına çıkamayan kadını,
-Çarşafla örtünmeden dışarı çıkamayan kadını,
-Kocasının arzusuna göre üç kumaya razı olmak zorunda bırakılan kadını,
-Sosyal ve iş hayatında yok olan kadını,
Görüyoruz.
Cumhuriyetin ilanı ve sonrasında ardı sıra gerçekleştirilen devrimlerle kadın hangi hakları kazandı, birde ona baktığımızda;
Yurttaşlar Yasasının (Medeni Kanun) kabulünden sonra, yukarıda açıklanan ve yok kabul edilen tüm haklar, kadınlara sağlanarak erkeklerle eşit hale getirildiler.
Ayrıca, büyük önder, birkaç yıl geçte olsa bu eşitlikte en önemli olan seçme ve seçilme hakkını, birçok uygar ülkelerde olmadığı halde Türk kadınına sağlamayı temel amaç saymıştır.
Bu amaçla…
1930 yılında belediye seçimlerinde seçme,
1933 yılında Köy Yasası ile muhtar seçme ve köy kuruluna seçilme,
5 Aralık 1934 tarihinde Anayasa’da yapılan bir değişiklikle milletvekili seçme ve seçilme,
Hakları analarının ak sütü gibi altın tepsi içinde kadınlarımıza sunulmuştur.
Uygar Avrupa’dan birkaç örnek verecek olursak kadın hakları devrimini daha iyi anlamış olacağız.
Fransa, Belçika ve İtalya 1944 da, İsviçre 1971’de ancak kadına seçme ve seçilme hakkını verebilmiştir.
Bu örnekler, büyük önderin devrimci kişiliğini, kadına bakış açısını ve büyüklüğünü bir kez daha gözler önüne sermektedir.
Çok partili düzene geçtiğimiz 1946 yılında seçimlere giren ve 14 Mayıs 1950 de iktidar olan ve kısa aralıkların dışında bu güne kadar iktidarlarını devam ettiren sağ partiler neler yaptılar?
Her fırsatta ATATÜRK devrimlerini tırpanlayıp, o günden bu güne kadar geçen zaman dilimi içinde söylem yerinde ise kuşa çevirdiler.
Bugün ise bu geri gidiş doruğuna tırmandırılmak istenmektedir.
Kadınlarımızın günümüzde durumu nedir?
Laik Türkiye Cumhuriyetinin kadını ve ATATÜRK’ÜN kızı unvanını içine sindirenler, dün olduğu gibi bu günde ATATÜRK ilke ve devrimlerinin ödünsüz savunucuları olarak yollarına devam ediyorlar.
Kadınlarımızın bir bölümü ise ne yazık ki büyük önder tarafında verilen ve hiçbir çaba sarf etmeden sahip olduğu haklarını korumak yerine, erkek egemenliğini kabullenip bu haklarından vazgeçerek tekrar ikinci sınıf yurttaş olmayı, sosyal hayattan çekilerek evde oturmayı ve çocuk doğurmayı rahatlıkla kabul eder hale gelmişlerdir.
Hatta kimisi, “Humeyni’yi seviyorum, Atatürk’ü sevmiyorum”, kimisi, ATATÜRK devrimi sayesinde milletvekili olduğunu unutarak Cumhuriyet için “doksan dakikalık reklam arası”, kimisi ise “90 yıllık enkazı kaldırdık” diyerek, Atatürk’e ve devrimlerine karşı olduğunu açıkça söylemekte bir sakınca görmemektedir.
Laik Cumhuriyeti içselleştiren, ATATÜRK’ÜN kızı unvanını hak eden, erkeklerle eşit haklara sahip olduğunu her koşulda ödün vermeden savunan tüm Cumhuriyet kadınlarının daha çok hakka layık olduğunu belirtiyor ve kadın haklarının 83. Yıldönümünü saygıyla kutluyorum.

05.12.2017
Gündüz AKGÜL 
Emekli Cumhuriyet Savcısı

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget