Zorla kaşınıyoruz! - Tünay Süer

İktidara baktığımızda çatışma politikaları ile varlığını sürdürebilmekten başka umudunun kalmadığını görüyorum açıkçası. İki yılı aşkın Suriye’yi ve Esad’ı yıkmak için elinden geleni yaptı. Bunlar defalarca yazıldığı için tekrarlamıyorum. Yaptığı yanlış politikalarla barış süreci diyerek Kürtçüler ve elebaşları Apo ile masaya oturup vaatler vermesi milli –üniter devlet yapımızı hem de Suriye politikası ile ülkemizi büyük bir tehlikenin içine attı. Yalnız ülkemizi değil tabi, Ortadoğu’yu daha da ilerisi, belki de dünyayı da tehlikeye sürüklemeye kalktı.
İlle de Esad düşmeli, Suriye parçalanmalı ve BOP projesi işlemeliydi, işlemeliydi ki başbakan ve iktidarı itibar kazansın.  Allahtan Cenevre’de üç gün süren müzakerelerin sonunda dünyanın iki büyük gücü ABD ile Rusya, halkına karşı kimyasal silah kullandığı henüz ispatlanmamış olan ama öyle kabul edilmişçesine Esad rejimine askerî müdahaleyi ortadan kaldıran bir mutabakata imza attılar. Bizimkiler yırtındılar, çok bozuldular bu mutabakata. Vay efendim silahları teslim etse de Esad kurtulmamalı mutlaka gitmeli veya gebermeliymiş. Bu kadar suç işleyen adam sağ kalmamalıymış! Söyleyenlere bakın hele...
Eğer bir savaş hali olursa, tehditler savuran PKK’yi de susturabileceklerini düşünüyorlar sanırım. Çünkü PKK tehditleri ayyuka çıkarken sanki Güneydoğu’daki topraklarımızın üzerinde Kürt Devleti kurulmuşçasına askeri gücümüz oralardan çekilmiş, adamlar alikıran baş kesen durumda, silahları bellerinde şehirlere inmişler kaymakam bile atar duruma gelmişler.
Şimdilerde PKK’nın uçaksavarlarının, tanklarının roketlerinin olduğunu bu çekilme süreci aldatmacası ile çektirilen Türk ordusu karşısında, tam teçhizatlı bir ordu haline geldiğini yetkili ağızlardan öğreniyoruz. PKK’nın elindeki silahların Suudi Arabistan’ın sağladığı her ne kadar söylense de bence bu şişirme haberdir. Neden mi? Hatırlayalım, İncirlikten kamyonlarla ÖSO ya silahlar gönderilmişti, nasılsa bu açığa çıkmış basına düşmüştü. Böyle olunca ABD elçisi bayanı (ismini hatırlayamadım şimdi) geri çekmişti.
O zamanlar kamyonlarla giden silahların en az yarısının PKK’nın eline geçtiğini yazmıştım. İşte tüm bu olanlar ve başbakanın halka diktatör yaklaşımı bizleri isyan ettirdi. İşler umduğu gibi gitmeyince başbakan için tek kurtuluş Esad’ı düşürmeye kalmıştı. Yani iktidar için Esad’ı yenmek zevahiri kurtarmak olacak.
Bugün başbakan yardımcısı Bülent Arınç Suriye’ye ait bir Mİ 17 helikopterinin Hatay Güveçli bölgesinde hava sahası ihlalinde bulunduğunu belirterek, "Tüm uyarılara rağmen ihlalin devam etmesi nedeniyle söz konusu helikopter Malatya’dan havalanan hava kuvvetlerimize ait jetlerimizle füze ile vurularak düşürülmüştür." dedi.
Ben olayın böyle olduğuna inanmıyorum. Esad bizle savaşmak istemiyor neden burnumuzun dibine kadar güpegündüz helikopterini göndersin ki?
Bunda bir iş var. Savaş çığırtkanlığını biz yaptığımıza göre mutlaka bir şeyler düşünmüşüzdür diyorum...
Helikopter Türk hava sahasını, yaklaşık 14.200 feet irtifada seyrederken, 2 km. derinlikte ihlal etmiş, bölgede hava devriye görevinde (Havada Hazır) bulunan iki adet F-16 uçağından birisi tarafından, saat 14.27’de Türk hava sahasında iken vurulmuş ve hududun takriben 1 km. Suriye tarafına düşmüş.” PÖH!
Bana hiç inandırıcı gelmedi açıkçası. Esad’ın helikopteri olduğu ne malum? Atılmayan iftira kalmadı adama. Belki ÖSO sunun olamaz mı?
Pilotların atladıkları görülüyor yani büyük bir oyun için, bir helikopter feda edilemez mi?
Pilotlar neredeler? Vahşi sakallılar öldürdüklerini söyleyebilirler. Bakalım Esad ne diyecek?
ABD’nin kanlı tarihine baktığımızda çıkarı için ne kadar kan döktüğünü biliyoruz, bu da bir senaryo olamaz mı? Yani Suriye bize saldırdı, yasalara göre vurma, savaş çıkarma hakkımız oluyor Helikopterin vurulduktan sonra 1 KM Suriye içine düşmesi nasıl olur bunun cevabı belki teknik olarak doğru olabilir ama bana yine de bir senaryo geliyor. Pislik atacağız ya!
Esad’ın aklı varsa “ki bunca yıl dayandığına göre elbette var,” karşı taarruza hiç geçmesin. Tıpkı arada bir ülkesinin üzerinde uçan sağı solu bombalayan İsrail uçaklarına karşılık vermediği gibi.
Erdoğan tarafından Türkiye gerçekten içinden çıkılmaz bir tehlike içine itiliyor
Kendi ülkemizde Doğu ve Güneydoğuya yasaklı bölge gibi gidemiyoruz. Bakınız, Hatay’ın Yayladağı ilçesindeki Kel Dağı’nda kurulan radar üssüne giden CHP milletvekilleri, ‘Yasak’ olduğu gerekçesiyle içeri alınmadı. Bu ne demektir düşünebiliyor musunuz?
CIA nın PKK ya Kandil de yaptığı gibi Suriye’nin rejim karşıtı teröristlerine de İncirlikte eğitim verdiğini de biliyoruz. Velhasıl Amerika çekilmiş gibi görünse de, başbakanın savaş çıkartmak için adeta çıldırdığını bildiğinden taşeron olarak bizi kullanmadığı, ortaya atmadığı ne malum?
Yarını bekleyecek ve göreceğiz. Allah sonumuzu hayır eylesin bu sorunlu Tayyip’ten ve iktidarından bizi biran önce kurtarsın. Başka ne diyeyim. Zorla kaşınıyoruz işte!

TC.Tünay Süer
17.Eylül.2013

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget