Akp’nin Suriye’de Kesin Yenilgisi - Mehmet Ali Güller

Akp’nin Suriye’de Kesin Yenilgisi - Mehmet Ali Güller
ABD Başkanı Barack Obama’nın “tercihim diplomasi” diyerek “savaşsız çözümün” kapısını zorunlu olarak araladığı saatlerde, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Haber Türk’te “savaşsız çözüme” karşı olduklarını ilan ediyordu. Bu ilan aynı zamanda AKP’nin 2,5 yıllık Suriye’ye düşmanlık politikasının da kesin yenilgisidir.
Bu kesin yenilgi durumu, program boyunca Davutoğlu’nu dayanaksız ve kolayca yalanlanabilecek tezler ortaya atmaya götürdü. Örneğin ABD Başkanı’nın “Suriye’ye müdahale için” Kongre’ye başvurmasını tüm dünya “Obama topu Kongre’ye attı” diyerek yorumlarken, Davutoğlu özetle şu tezi savundu: “Ancak kendisine çok güvenen biri, yetkisi olduğu halde Kongre’ye gidebilirdi.”
İnsan bu sözleri okuyunca, neden dış politikamızın sıfır çektiğini kuşkusuz daha iyi anlıyor.
DAVATOĞLU, DAVUTOĞLU’NU YALANLADI
Davutoğlu son tahlilde “savaşsız çözüm” durumuna da mecbur kalacaklarının işaretlerini verdi. Örneğin Suriye için “savaş çığırtkanı” olmadıklarını iddia etti. Hükümetinin “bir karıncanın bile incinmesini istemeyecek” bir yapıda olduğunu anlattı. Davutoğlu, “uçağımız düşürüldüğünde Suriye’yle savaşalım diye çok provokatif yayınlar yapıldığını ama kendilerinin Suriye’ye savaş açılmasına en başından beri karşı olduklarını” iddia etti. Öyle ki tüm bunları anlatırken hızını alamadı ve “zamanında, ABD Irak’a saldırmadan mesele çözülsün diye çok uğraştıklarını” ileri sürdü!
Kuşkusuz “yalan” kelimesini bile hayretler içinde bırakan bu sözler, yukarıda altını çizdiğimiz “kesin yenilgi” hâlinin yansımalarıydı. Bu hâl, sunucunun “Esad’ın gidişi için bir takvim verebilir misiniz” sorusuna yanıtta da kendini gösterdi. Davutoğlu özetle, “geçmişte de Esad’ın gidişi için bir takvim açıklamadığını, 15 gün süre konusunun çarpıtıldığını, bugün de herhangi bir takvim açıklamayacağını” belirtti!
Davutoğlu’nun bu kadar çabuk çürütülecek bir iddiaya mecbur kalması, önemlidir ve hükümetinin ömrüyle ilgilidir!
KOMŞULARIMIZ SAVAŞA KARŞI
Öte yandan Davutoğlu “savaşsız çözüme” karşı çıkarken, ABD Senatosu da oylamayı ertelediğini ilan ediyordu. Karşı oyların şimdiden 200’ü aştığını belirten gözlemcilere göre ise Temsilciler Meclisi’nde hiç oylamaya başvurulmayabilirdi.
Yani Obama Suriye’ye karşı savaşı göze alamadığı için topu Kongre’ye atıyor, fakat Kongre de bu intihar kararının altına girmek istemeyerek, topu iade ediyordu. İmdada Moskova yetişiyor ve Şam ile Washington arasında arabuluculuğa soyunuyordu!
Peki, ABD’de bunlar yaşanırken ve Davutoğlu “savaşsız çözüme” karşı çıkarken, Türkiye’nin komşuları ne yapıyordu?
İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif ile Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari, ikili görüşmelerinin ardından yaptıkları ortak basın toplantısında, ülkelerinin ABD’nin Suriye’ye müdahalesine karşı olduğunu ilan ediyordu. Cevad Zarif, öncesinde Irak Başbakanı Nuri El Maliki’yle görüşmesinde de aynı taahhüttü alıyordu. Öyle ki bu temaslar, Washington’da “Irak’ı kaybetmenin kesinleşmesi” olarak, Erbil’de ise “Irak için önce İran, sonra ABD” şeklinde yorumlanıyordu.
Mısır’da, Tahrir meydanına toplanan yüzbinler, Nasır posterleriyle ABD’nin Kahire Büyükelçiliğine yürüdü ve Suriye’ye müdahaleye karşı çıktı. Göstericiler hükümetten, ABD Büyükelçiliğini kapatmasını talep etti. Bu arada Mısır Dışişleri Bakanı Nebil Fehmi,  Suriye’ye müdahaleye karşı olduklarını yeniden ilan etti.
Bakın bu gelişmeler, hem Mısır’daki 30 Haziran devriminin anlamını, hem de Erdoğan’ın Mursi’nin arkasından neden ağıt yaktığını ortaya koyuyor. 30 Haziran’dan önce Mursi’nin Mısır’ı Suriye’yle diplomatik ilişkileri keserken ve Suriye’ye cihat ilan ederken, ikinci devrim sonrasının Mısır’ı hem Suriye’yle diplomatik ilişkileri yeniden başlatıyor hem de Suriye’ye dış müdahaleye karşı çıkıyordu!
Diğer yandan Azerbaycan’ın Suriye’ye müdahaleye karşı çıkması, hatta KKTC’nin “ada Suriye’ye saldırıya ev sahipliği yapmayacak” çıkışı yapması, AKP’yi bölgede iyice tecrit ediyordu!
ÇÖZÜM CENEVRE-2’DE
Tüm bunlar ne anlama mı geliyor?
Başbakan Erdoğan iddia ettiği gibi Şam’daki Emevi Camisi’nde namaz kılamayacak. Hatta bir süre sonra Ankara’da da namaz kılamayacak. Erdoğan namazını İstanbul Üsküdar’daki evine yakın camilerde kılabilecek!
Diğer yandan Cenevre-2 Konferansı toplanacak ve dünya Rusya-Çin-İran üçlüsünün çözümüne razı olacak!

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget