Süper güç ABD’nin Başkanı Obama, Suriye’ye müdahale için Kongre’den onay isteyeceğini açıklıyor.
Müdahalenin “ucunun açık” olmayacağını ve “Amerikan askerinin karaya ayak basmayacağını” vurguluyor.
“Ortadoğu’da
kökeni yüzyıllar öncesine dayanan mezhepsel çatışmalar var. Kısa vadede
ya da askeri yollarla sonuç alınamaz. Başkasının savaşının ortasına
asker göndermeyeceğiz” diyor.
Tam Burhan Kuzu’luk bir durumda yani. Hani Kuzu, “Benim
Başbakanım Obama'dan 3 kat daha yetkilidir. Obama zavallı, Başbakan çok
güçlü. Hakikaten zavallı, adam elinden gelse ağlayacak, gözü doluyor.
Acıyorum bazen Obama'ya” demişti ya!..
Başbakan Erdoğan gerçekten Obama’dan 3 kat daha yetkiliymiş ki, Meclis’e sormaya bile gerek görmüyor...
ABD’nin stratejisine, “24 saatte uğra, çekil... Bu olmaz... Müdahale 1-2 günlük değil, rejimi bırakma noktasına getirmeli” sözleriyle itiraz ediyor. Yani Esad’ın kellesini istiyor...
“Başkasının savaşına” Mehmetçiği göndermek için can atıyor...
Kısacası ABD’nin dış politikasına dahi “ayar” çekiyor.
İngiltere Parlamentosu, “savaşa hayır” kararı (Acaba ABD, İngiliz askerlerinin başına da çuval geçirir mi?) aldı.
Fransa Cumhurbaşkanı, “politik çözümden” söz etmeye başladı.
İktidarın kol kola yürüdüğü PKK-PYD Suriye’ye müdahaleye karşı çıktı.
En
önemlisi, Cumhurbaşkanı Gül de bu cephede yer aldı. İhtiyaç olması
halinde Meclis’ten yeni bir tezkere çıkartılması gerekeceğini belirttip,
şöyle konuştu:
“Komşu ülkelerin liderleri
basiretsizlik yüzünden kendi kendini tüketiyor. Siyasî bir strateji
ortaya koymadan herhangi bir askerî müdahalenin de netice alacağına
inanmam. Önce siyasi çerçevenin ve siyasi stratejinin ortaya konması gerekir ki, ancak öyle alınsın.
Bu işlerin çözümü siyaset ve diplomasi ile olacak. Siyaseti ve
diplomasiyi daha çok zorlamak ve bunun kapısını aralamak için uğraşmak
gerekir.”
Şimdi Başkan Obama çıkıp, Başbakan Erdoğan’a şunları söylese ne yaparız?
-Gezi
eylemlerinin ardından bile 'dış güçler bana darbe yaptırıyor' diyen
birisinin Esad’ı süpürmemiz için bizden yardım istemesi çelişki değil
mi?
-Tamam Esad’ı halledeceğiz, ama yerine henüz adam bulamadık, o yüzden deliğe süpüremiyoruz...
-Biz hava harekâtı yaparız. Çok istiyorsan senin askerin karadan girip, başkalarının savaşına katılsın...
-Önce kendi Cumhurbaşkanınıza ayar çekin...
Malûm bizimkilerin aynen teröristbaşı gibi, “Ortadoğu’da konfederasyon” hayali var. Sözüm ona “Türkiye’yi büyütecekler”!..Bu uğurda PKK hamisi Barzani’yle kanka, Irak merkezi yönetimiyle düşman oldular.
Acaba diyorum ABD’den, “Suriye’yi de size bağlayacağız” sözü mü aldılar veya bunu mu bekliyorlar.
O zaman Başbakan Erdoğan’ın, ABD’ye “Suriye Devlet Başkanlığını üstlenmeye” de hazır olduğunu bildirmesinin zamanıdır!..
-Kanlı Demokrasi-
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu birkaç gündür Sabah Gazetesi’ne dış politika "paradigmalarını" anlatıyor. Dün Mısır’la ilgili şu açıklamayı yaptı:
“Ahlâki
olarak doğru yerdeyiz. Bizim Orta Doğu’da çıkarımız nedir? İstikrardır.
Orta Doğu’da iki yol var; Ya güvenlik uğruna özgürlükler feda edilecek
ve daha büyük toplumsal patlama yaşanacak. Ya da şimdi ilkeli politika
izlenerek, uzun dönemde demokrasi temelli istikrar kurulacak.”
Mısır’da kan gövdeyi götürürken, Dışişleri Bakanımız şunu demeye getiriyor:
“Ne kadar kan akacaksa bugün aksın da bir an önce demokrasi inşaa edilsin!..”
Bu, sözde-hayali demokrasi uğruna ölümlere cevaz vermek değilse, nedir?
Ahlâki ve ilkeli politika bu mudur?
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
1 Eylül 2013
Yorum Gönder