Batıkent Emek ve Demokrasi Güçleri 6 Şubat depremi için basın bildirisi açıkladı

Batıkent Emek ve Demokrasi Güçlerince, 11 illerimizi kapsayan 6 Şubat 2023 depremi nedeni ile depremzedelerle dayanışma içinde olmak, depremde olan ihmal ve ilgisizlikleri protesto etmek amacı ile Batıkent Batımerkez Murat Karayalçın Meydanında 4 Şubat 2024 günü açıklaması yapıldı. Ellerinde ihmalleri protesto eden pankart ve dövizler olan yöre halkı, deprem sırasında ve sonrasında olan olumsuzlukları sözlü olarak protesto ettiler. Yapılan basın açıklamasında şu açıklamalarda bulunuldu:

“6 Şubat depreminin yıldönümüne 2 gün kaldı. 1 yıldır depremin etkileri katmerlenerek devam ediyor. Batıkent emek ve demokrasi güçleri olarak kaybettiğimiz canları anmak ve rant düzeninden hesap sormak için bugün bir aradayız. 1 yıldır halka yaşatılanları ne unuturuz ne de affederiz. Bizleri yıkıntıların altında bırakanlardan hesap soracağız. 1 yıl önce memleketin yarısını etkileyen deprem felaketi binlerce canımızı bizden koparttı. Acımız da öfkemiz de çok büyük. Büyük çünkü deprem kaçınılmazsa alınacak önlemler de kaçınılmaz olmalıydı. En önemli ilk 72 saatte devlet deprem bölgesinde değildi. Savaşa yatırım yapan iktidarın yaşama yaptığı yatırım bir kez daha gözler önüne serildi. AFAD deprem bölgesine ilk 72 saatte ulaşmadığı gibi bazı bölgelere haftalar sonra gitti, hatta bazı noktalara hiç uğramadı. Kurtarılabilecek pek çok hayat geç kalınmasından kaynaklı kurtarılamadı. Ailelerinden, evlerindendin kentlerinde olanların acil ihtiyaçları günlerce karşılanmadı. Kızılay’ın çadır dağıtması gerekirken çadırları sattığı ortaya çıktı. Bir yıldır ne çürük binaları yapan müteahhitlerden ne de imar affı çıkaranlardan gerçek bir hesap sorulmadı. Hayatta kalanlar 20 milyona yakın enkazı oluşan molozlar asbest içerisinde yaşamaya Mahkûm edildi.

AKP MHP iktidarı, enkazları molozları satmak ve bunun ihalelerini yapmakla meşguldü. Açık açık bu halka karşı yapılan bir insanlık suçudur. Sadece 6 Şubat depremleri için 115 milyar lira toplandı ama nerede ve ne için kullanıldı bilmiyoruz. Kayıp çocuklar tarikat yurtlarında bulundu ama hala ok sayıda kayıp yetişkin insan ve çocuğun akıbeti bilinmiyor.

Depremin üzerinden bir yıl geçti ancak deprem bölgesinde yeni bir yaşam kurulmuş değil. Barınma, beslenme, sağlık, ısınma ve eğitim gibi en temel insani haklara ulaşmak çok sınırlı. Bir yıldır deprem bölgesinin ihtiyaçları karşılanmıyor.

Bugüne kadar bilimsel uyarılara ve meslek örgütlerinin tüm çağrılarına rağmen, hükümet ve devlet yöneticileri deprem tehlikesine karşı yeterli tedbirleri almadılar aksine rantı büyüttüler. Göz göre göre halkı bir felakete sürüklediler, sonuç halk için bir yıkım oldu. “Asrın felaketi” denilerek depremin üzeri kapatılmağa çalışıldı. Ancak biz gerçek sorunları biliyoruz, felaketi katlayan şey Erdoğan iktidarının deprem vergileri dahil bütün bu kaynaklarını sermayenin kazançları için harcamalardır.

Erdoğan iktidarının halkı yok sayan politikalarının yapısı ve hasarı ölümlerin nedenidir, yaşadığımız acıların nedeni sözü edilen gibi bir kader planı değil, doymak bilmeyen kar ve rantıdır. Son yaşadığımız deprem gerçeği de gösterdi ki depremle birlikte halkın üzerine çöken son bir kapitalist yağma düzenidir. Bilimi dışlayan bir imar planı yeni felaketler olacaktır. Kentlerin yeniden inşasında iktidar değil o kentin meslek ve halk örgütleridir. Bu işlerde bilim insanları söz sahibi olmalıdır.

Kapıdaki İstanbul depremine bilimin yol göstericiliğinde planlanmalı rant için değil, halkın insanca yaşaması için konutlar inşa edilmelidir. İnsanların en temel hakkı olan barınma nitelikli ve parasız olmalıdır. Kentlerde hem niteliksiz yapılarda oturup hem de bu kiralarla bu yoksullukla mücadele ediyoruz.

Batıkent Emek ve Demokrasi Güçleri 6 Şubat depremi için basın bildirisi açıkladı
Depremin birinci yılında biz halkımıza başsağlığı diliyor, işçi ve emekçileri emek ve meslek örgütlerini demokrasi ve halk işlerin i mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz. Yaralarımızı birlikte saracağız. Deprem katliamının hesabını birlikte soracağız, ülkemizi bu karanlıktan birlikte kurtaracağız”.

Batıkent Emek ve Demokrasi Güçleri.

 Depremzede Doktor Şefik Zan’ın söyledikleri

Hatay’da depremin bütün dehşetini yaşayan depremzede Dr. Şefik Zan göz yaşları içinde heyecanla şunları anlatıyordu:

“14 milyon insanın etkilendiği ve kadim kültürüyle dostça kardeşçe farklı dillerin farklı kültürlerin farklı inançların bir arada yaşayabildiği yaşadığı Antakya ilçesinden geliyorum, Antakya’daki yıkılan depremden geliyorum. Bugün yaşanan acı 14 milyon Hatay’da etkilemişse tehlike kapımızdadır, Türkiye 85 milyon insan her zaman bu tehlikeyi yaşayabilir, başta İstanbul depremi. 

Batıkent Emek ve Demokrasi Güçleri 6 Şubat depremi için basın bildirisi açıkladı

Ben deprem anında dört bloku olan bir sitede oturuyordum. Farklı Yaşam Rende Sitesi aslında yansıdı, depremin ilk şiddetinde bu site altı yıllık yapılmış şehrin en güvenilir sitesi idi. Şehrin bütün kurumlarından yapı stoğundan her prosedürü tamamlamış devletin kurumlarına güven duyarak oradan konut sahibi olmuştum. Deprem yıktığı andan itibaren ben yıkıntının altında kaldım, ilk yarım saatte eşim ve kızım, hangi güçle tahmin edeceğim, ölümü de göze alarak beni onun altında çıkardılar ve zor güç olarak kendimi ilk yarım saat içerisinde yangın merdiveninden dışarı attım. Baktığımız zaman iki blokumuz 60 ailenin oturduğu yaklaşık 240 yurttaşın oturduğu iki blok yerle bir olmuş ve oradan beş gün süreyle beş gün sabahına kadar AFAD yok, Kızılay yok, elektrik yok, asker yok, polis yok, güvenlik yok, sözüm ona, muhalefet olan belediye de yok. İktidarıyla muhalefetiyle bu yaşanılan karşısında yıkıntının altında kalmıştır. O beş günlük süreç içerisinde binlerce insan on binlerce insan soğuktan, susuzluktan, havasızlıktan “imdat” diye diye can verdi.

Ama Antakya’nın Hatay’ına düşman hukukuyla davranmıştır. Oraya gelen yardımları engellemiştir, hatta haber verirken bile “Maraş’ta deprem oldu Hatay’da hissedildi” denilmiştir. Halbuki binlerce on binlerce insanlar ölmüştü yıkılmıştı. Amma haberler böyleydi. Yetmedi, oraya ifade edemeyeceğim hatta çok vahşi koşullarda yaklaşılmıştır. Oraya yardım için gelen sapık ideoloji unsurların beşinci günden sonra sapıkça o insanlık düşmanının propagandasını yapmak üzere buraya gelmiştir. 

Fedakâr maden işçilerin kurtardığı insanların önüne sadece o yalaka basına sayfa vermek için görüntü vermek için orada bulunmuştur. Orada söylemek istenen amaç çünkü biz bunu kardeşçe yaşarız. Açıktan mezhepçi ayırımcı bu ülkeyi bölen bir anlayışı koymuştur. Yetmedi daha dün siyasi iktidarın başı “bana oy vermezseniz siz böyle yaşarsınız” diye tehdide başvurmuştur. Ama Hatay halkı hiçbir gerici, hiçbir zorba, hiçbir faşist baskıya boyun eğmeyecektir ve daima başını dik tutacaktır, siz güzel insanların desteğiyle beraber.

Batıkent Emek ve Demokrasi Güçleri 6 Şubat depremi için basın bildirisi açıkladı

Ben şunu belirteyim, ben bir yurttaşım, 48 yıl kamu hizmeti gördüm, 48 yıl dolaylı direk vergi ödedim, 25 yıl deprem vergisi ödedim; toplanan deprem vergileri nerede? Uluslararası ve ulusal bağışlar yardımlar nerede? Evet, ben inkâr etmiyorum depremden sonra her şeyim yok oldu. Bir ay sonra gittiğim zaman hiçbir güvenlik olmadığı için evlerimin de evimin de tarumar olduğunu gördüm. Öyle bir politikaydı ki bir ay süreyle o rant uğruna demir vs. çıkartacağız diye bir an önce insanların değeri yitirmeksizin vahşi bir şekilde yıkım yapıldığını vahşi bir şekilde enkaz kaldırıldığı üç komprador para kazanacak diye insanları bilerek mezara gömdüler, yetmedi tüm bunların üzerinden devletin ve siyasi iktidarın en az bu enkazı yaşadığım için biliyorum. Politikası şuydu, enkaz altında kalanlar ölecek, enkaz üstünde kalanlar görüşecek çünkü insanlar evlerindeki eşyasını almak için güvenlik gerekçesiyle sokmalarken hırsızlar tarumar edip bir şehri talan ettiler. Gündüz gözüyle talan ettiler, çünkü güvenlik bile alınmamıştı, çünkü önlemler bilerek edilmemişti. Beş gün süreyle ilkçağ yaşattılar bize ve Hatay ki, Antakya ki, hava yoluyla, demir yoluyla, kara yoluyla, deniz yoluyla, ulaşılabilen bir kentti.

Dış ülkelerden gelen yardım unsurları o yardımı çıkartmak için Türkiye’dekilerin çalışılmadıklarını görünce, “bu bir vahşettir, siz burada enkaz kaldırmıyorsunuz siz burada cinayet işliyorsunuz, biz ileride uluslararası kurumlarda bu şekilde çalışırsak insanlık suçu işlemiş gibi yargılanırız” deyip terk ettiler çalışmayı, yapamadılar.

Benim yaşadığım sorun o kadar sorun değil, dostlarım vardı çevrem vardı, beni kucakladılar, yurttaşlarımızın vicdanlı insani değerler taşıyan insanlar bana sahip çıktılar. Ama bugün on binlerce hemşerimizin tüm deprem bölgesinde olduğu gibi en fazla hasar, bir ay önce gitmiştim, bir su vurduğu zaman, çadırlar içerisinde yazın sıcaktan kavruldular kışın soğuktan donuyorlar. Açlık var, güvensizlik var aradan bir yıl geçmiş siyasi iktidar sadece ve sadece yalan söylemeye, aldatmaya her olayı da fırsata çevirmeye ranta götürdü. Kardeşlerle beraber, bir uzak zeytinlik vardı orda yatmak istediğiniz zaman, “burası zeytinlik yapamazsın ev kuramazsın” diyor devlet. Ama kendisi içmecede köylülerin evini talan ederek yıkarak oraya rant elde etmek üzere el koymakta. Benim bulunduğum eve rezerv ilan etmiştir bir şey yapamıyorum. Bana ev değerli, bakın kendi üzerimde örnek veriyorum, siyasi iktidarın bu 80 tane 90 tane her gün can suyu patlamış yandaş medyalardaki bütün söyleyenler gerçeklere aykırı alçakça birer yayın beyin yıkama propagandasıdır, bunu bütün yurttaşların bilmesini istiyorum.

Batıkent Emek ve Demokrasi Güçleri 6 Şubat depremi için basın bildirisi açıkladı

Evet biz bunları aşarız, ancak bütün halkın halkların birleşik kudreti her zulmü yener, barbarlığı da yener bu zorbalığı da yerinden indirir ve inanıyorum ki halkın güneşli gücü ile hep beraber yol alacağız. Hiçbir şey zalimlere kalmadı kalmayacaktır. Şunu da belirtmek isterim ki hala bu ülkede 14 milyon insana kimler sorumlu idi, ben dava da açtım, 135 tane komşum vefat etti o sitede resmi olarak, gayri resmi bunun çok çok üzerinde, çünkü sağ gören komşular 30-40 kişiyi görebildi. Her şeyde yalan söylüyorlar, Allah söyletti derler ya, İstanbul’da söyledi belediye başkanı adayı, onun da çok üzerindedir, onun da çok üzerindedir, şimdi onu da tevil etmeye çalışıyorlar ve şunu belirtmekte fayda var, bunu paylaşmak zorundayım, benim yaşadıklarım o kadar sorun değil ama bugün hala on binlerce vatandaşımızın yaşadıkları yürekleri dağlıyor dağlamakta. İnsanlar acılarını yaşayamadılar, hala evlatlarını cenazelerini kayıplarını arıyorlar. 21. Yüzyılda bir devlet “50 küsür bin” küsür diye konulmaz, bu giden candır can; sorumlu bir devlet -şu kadar insan vefat etti, şu kadarı eksildi, şu kadarı gömüldü, şu kadarı çıkarıldı, şu kadarı da kayıptır- diye bir yıl içerisinde bunu açıklamıyorsa defolsun gitsin o iktidar, artık. Bu kadar zulüm bu kadar zalimlik yapılamaz, bu vahşetin müsebbipleri olarak dava açtım, aradan bir yıl geçti hala 173 tane canın katili yok. Çünkü siyasi iktidar yandaşlarından birisiydi, 145 müstafi ölüm olan yerde kimin hakkında dava açtı, parlamentoda 10 kez 11 kez imar affı çıkarttık bize 270 bin mezar hazırlamak için el kaldıran zatı muhterem parlamenterlere, başta İmar İskân Çevre Bakanlığına, başka yapı kontrol firmasına, başka sorumlu belediye ekiplerine ve zurnanın en son deliği müteahhide tümüne dava açtım. Aradan 12 ay geçti ve utanmadan arlanmadan 14 milyon insanı büyük bir yakınlarını toprağa gömen 14 milyon şehirlerin yıkıntısını seyreden kişi utanmadan şimdi 16 milyon yaşadığı İstanbul’u yönetmeye talip olmaya çalışıyor, halkımız artık ayağa kalkmalı, her türlü arasındaki basit çelişkileri bir yere koymalı, inancı, dini ne olursa olsun Türkiye’de halkların bir arada kalkıp bu diktatörlüğe karşı dikilmesi gerektiğine inanıyorum, işçi sınıfının önderliğinde, halkın önderliğinde barbarlığı da, zulmü de, zalimi de indirecektir”.

Cevat Kulaksız kulcevat599@gmail.com

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget