3 Şubat 2024 günü Altı Nokta Körler Derneği salonunda genç yaşta yaşamını yitiren devrimci bayan halk ozanlarımızdan Sümeyra Çakır, onu seven türkü çalıp söyleyen İlmek Kadın Dayanışması tarafından çeşitli halk türkülerinden oluşan etkinlikle anıldı. Bu anma etkinliğine katılan grubun kadınları, 6 Şubat 2023’te 11 ilimizde oluşan 50 binden fazla yitirdiğimiz vatandaşlarımız için deprem felaketinin verdiği üzüntü nedeni ile siyah giysiler giymişlerdi. Matem ruhu içinde rahibeye benzer simsiyah giysiler ve söyledikleri deyişler ağıt türküler ile izleyenlerde hüzünlü anlar yaşattılar.
Sümeyra Çakır kimdir.
Anma gününü düzenleyen ekipçe Devrimci Ozan Sümeyra Çakır hakkında basına İlmek Kadın Dayanışmasınca şu bilgiler açıklanıyordu:
“44 yıllık yaşamının 10 yılı sürgünde memleket hasretiyle geçen, Ruhi Su’nun öğrencisi, sahne arkadaşı, ezilenlerin, emeğin güçlü sesi Sümeyra Çakır, 1946’da Edirne’de doğar, babasının işi dolayısıyla İstanbul’da büyür. Küçük yaşlardan itibaren müziğe ilgisi büyüktür. Daha 11 yaşında kararını vermiştir, konservatuvara gidecektir. Ancak ailesinin bu konudaki isteksizliği nedeniyle liseyi bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi’nde mimarlık eğitimi alacaktır. Sümeyra Çakır, bu durumu yıllar sonra “bir kız çocuğunun müzik eğitimi görmesi, tabi onlar için pek ciddiye alınacak bir şey değildi” diye ifade edecektir.
İçindeki Müzik ateşi her geçen gün daha da büyüyen Sümeyra Çakır, müzik eğitimine nasıl başladığını ve Ruhi Su ile nasıl tanıştığını şöyle anlatacaktır: “İlkokuldan beri gerçekleştirilmemiş müzik tahsili yapma rüyamı, ancak üniversitede öğrenci olduğum sırada konservatuvarın akşam bölümüne girerek, biraz geç kalmış da olsa yakalamaya çalışıyordum. Tam o sırada Ruhi Su’yu duydum, “Bebek türküsü” nü söylüyordu. Soluksuz kaldım. Bu hayranı olduğum Schumann (Şuman), Schubert (Şubert), Brahms (Brams) değildi. Onları söyleyen seslere hiç benzemiyordu. Fakat onlar kadar güzel, hatta onlardan daha çok insan ve toprak kokusuyla yüklüydü. O günlerden sonra ben hep türkü söylemeye başladım”.
Sümeyra Çakır, o günlerden sonra Ruhi Su’yu arar, onunla tanışır. Dostlar Tiyatrosu’nun yaptığı çağrıyla 1975’te temelleri atılan Dostlar Korosu’nun kurucuları arasında yer alır. 1979’da Türkiye Maden-İş Sendikası’nın korosunu yönetir. O yıllar 12 Eylül Faşist darbesine giden karanlığın taşlarının döşendiği yıllardır. Türkiye Maden-İş Sendikası korosunun “Enternasyonel Marşı”nı söylediği gerekçesiyle hakkında dava açılır. Berlin Senato’sunun davetiyle Türkiye Haftası’na katılmak için gittiği Almanya’da faşist cuntanın hakkında arama kararı çıkardığını öğrenir, bir daha doğduğu topraklara dönemeyecektir.
O hem bir halk ozanı hem de devrimci sosyalist bir sanatçıdır. Eserleriyle toplumun ezilen, sömürülen tüm kesimlerinin sesi olur. Doğup büyüdüğü topraklardan çok uzakta olsa da sorunlarına uzak değildir. Söylediği türkülerden yaptığı derlemelerde bir bakarsanız, kadınların yüzyıllardır yaşadığı sorunları dile getirir. Bir bakarsınız Kürtçe’nin yasaklı olduğu yıllarda Kürtçe stranlar, klamlar seslendirerek ezilen bir halkın soluğu olur.”
O sadece güçlü bir ses değildir. Üretken bir halk ozanı, Türküleriyle meydan okuyan bir devrimcidir. Fakat erken yitirdiklerimizdendir. Anısına saygıyla…” İlmek Kadın Dayanışması.
Bu açıklamadan sonra önce birbirinden hüzünlü güzel Türkleri ile Gülten Kaya salonda beğeni kazandı. Daha sonra simsiyah giysileri ile İlmek Kadın Dayanışması korosu deprem kayıplarının anısına matem havası içinde çok beğeni kazanan türküler söylediler, ağıtlar, deyişler söylediler. Hele Aysel Çiçek’in sazı ve sözü ile kendi bestelediği türküleri geceye ayrı bir renk kattı. İlmek Kadın Dayanışması grubu korosu türküleri söylemeye başlayınca, üzerinde 11 ilimizdeki deprem felaketinde kaybedilenler için şu yazının yazılı olduğu dövizi açınca, salon alkıştan çınlıyordu:
“Depremin 1. yılında unutmadık! Unutmayacağız! Affetmeyeceğiz. “
Cevat Kulaksız kulcevat599@gmail.com
Yorum Gönder