Yüz yıllık Cumhuriyetimizin ve demokrasimizin devam edip etmeyeceği, maalesef bu seçimin sonuçlarına göre belirlenecektir.
Ülkemizde 21 yıldır tek başına iktidar olduğu halde, bugün gelinen noktada cumhuriyetimizin, demokrasimizin ve hazinemizin içini boşaltan, özgürlükleri yok eden, kendi dini inanç ve mezhebinin kurallarını, topluma ve halkımıza dayatan, tek adama dayalı, otoriter siyasal İslami bir rejimi ülkemizde tesis etmekte büyük yol alan, 14 Mayıs seçimlerinde de iktidarını muhafaza ederek, amaçladığı siyasal İslam’ı kesin ve sürekli bir rejim olarak ülkemizde hakim kılmayı amaçlayan ERDOĞAN ve AKP iktidarı, 14 Mayıs seçimlerinde sandık yoluyla bu amacını gerçekleştiremeyeceğini anladığı için, kendisini iş başına getiren demokrasinin olmazsa olmazı seçimleri geçersiz kılma, itibarsızlaştırma ve iktidarı, demokratik bir şekilde seçimleri kazanacak olan Millet İttifakına devretmemek amacıyla, muhalefeti işgalci olarak yaftalama, tarihini kendilerinin belirlediği 14 Mayıs seçimlerini darbe olarak niteleyerek, seçimleri bugünden gayrimeşru olarak ilan etme gafleti içinde debelenmektedir.
İktidarın İçişleri Bakanı tarafından 14 Mayıs seçimlerinin darbe ve darbe girişimi olarak yaftalanması, 14 Mayıs ve sonrası günler için ülkemizde bir beka sorunu yaratması muhtemel, patlaması 14 Mayıs gününe ayarlanmış bir saatli bomba olarak milletimizin önüne atılmıştır.
Bu çok tehlikeli bir provokasyondur.
Sorumlu mevkideki, ülkenin İçişleri Bakan tarafından atılan 14 Mayıs gününe ayarlı patlamaya hazır bu saatli bomba, durumdan vazife çıkaracak olan iktidar yanlısı kesimleri, 14 Mayıs seçim günü ve gecesinde, seçim sonuçlarını kabullenmeyen ve hiç istenmeyen müessif eylemlere sevk etme tehlikesi karşısında, seçimlerin meşruiyetinden ve güvenliğinden sorumlu olan, özel yasasına ve anayasaya göre; Seçimlerin başlamasından bitimine kadar, seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğüyle ilgili bütün işlemleri yapmak veya yaptırmakla görevli ve yetkili Yüksek Seçim Kurulu; asla susmamalı, yasal ve anayasal görevini yerine getirmek, seçmene güven vermek, güvenle sandığa giderek oylarını kullanmalarını sağlamak amacıyla derhal devreye girmeli ve 14 Mayıs seçimlerinin, bir darbe girişimi olmayıp, milli iradenin tecelli etmesine ve yeni iktidarın belirlenmesine yönelik, demokrasinin gereği ve olmazsa olmazı, meşru, anayasal ve demokratik yegane yöntem olduğunu, 14 Mayıs seçimlerinin darbe olarak nitelendirilmesinin, kendi kurullarını da darbeye yardım ve yataklıkla suçlamak anlamına geldiğini, bunu kabullenmelerinin asla mümkün olmadığını, sözlü ve yazılı olarak açıklamak zorundadır.
Aksi halde, 14 Mayıs günü ve gecesinde ve sonrasında olası tüm illegal eylemlerden, iktidarın yanında Yüksek Seçim Kurulu da birinci dereceden sorumlu olacaktır.
Güner Yiğitbaşı
06/05/2023
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Yorum Gönder