Aynı söylemleri tekrarladı durdu. Söylemlerinde, yeni ve değişik hiçbir şey yoktu. Özetle, ERDOĞAN'ı değil her zaman olduğu gibi Millet İttifakını, CHP'yi ve KILIÇDAROĞLU'nu eleştirdi ve suçladı.
Programa katılan ve İNCE'ye soru soran gazeteciler; yine, İNCE'den inadından vaz geçerek bu önemli seçimde oyları bölmemesini, münasip bir dille rica ettiler.
Adam şartlanmış, öfkesinin, hırsının ve kininin kölesi ve esiri olmuş bir kere, ülkenin gerçeklerini göremiyor, Nuh diyor Peygamber diyemiyor bir türlü.
Sonunda; aslında gerçekleşmesine kendisinin de inanmadığı, pişmiş aşa su katacak ahlaksız bir teklifte bulunarak, KILIÇDAROĞLU; BABACAN ve DAVUTOĞLU'nu Millet İttifakından çıkarsın, ben koşulsuz olarak, hiçbir karşılık beklemeden KILIÇDAROĞLU'na destek vereceğim dedi.
Şu ahlaksız teklife bakar mısınız?
Yumurta deliğe gelmiş, seçime on gün kalmış, İNCE'nin keyfi olsun diye, KILIÇDAROĞLU Millet İttifakını dağıtacak, masayı devirecek ve İNCE'nin bulunmaz Hint kumaşı desteğini arkasına alacak, öyle mi?
İNCE'nin; bu ahlaksız ve bu aşamadan sonra gerçekleşmesi imkansız kötü niyetli teklifine, bebekler ve kargalar dahi gülerler.
Affınıza sığınarak, İNCE'nin teklifini bir benzetme ile çarpıcı olarak açmak gerekirse, İNCE demek istiyor ki; evet, nikah günü alınmış, davetiyeler gönderilmiş, düğün salonu tutulmuş ama, sen bırak o müstakbel eşin olacak kadını, devir nikah masasını, yanına beni al, benimle evlen.
Bu teklife, ahlaklı ve iyi niyetli bir teklif diyebilir miyiz?
Güner Yiğitbaşı
04/05/2023
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Yorum Gönder