Fotoğrafa iyi bakın

Fotoğrafa iyi bakın Bu fotoğraf 1941 yılında İkinci Dünya Savaşının kıtlık, yoksulluk yıllarında çekilmiş, bir ilkokulun önünde çocuklar dizilmişler

Fotoğrafa iyi bakın
Bu fotoğraf 1941 yılında İkinci Dünya Savaşının kıtlık, yoksulluk yıllarında çekilmiş, bir ilkokulun önünde çocuklar dizilmişler çoğunun ayağı yalın, üstleri başları perişan.
Hitler Almanya’sı baştan başa Avrupa’yı işkal etmekte. Almanlar Yunanistan’a kadar gelmişler, Türkiye’ye de vursak mı vurmasak mı tereddüdü içinde kâh Cumhurbaşkanı İnönü’ye, “gel bizimle Rusya’ya karşı savaşa gir, size silah verelim” diye baskı yapmaktalar. İnanır mısınız İstanbul’da, “Alman uçakları bombalar” diye geceleri karatma yapılıyormuş.   “Milli Şef” İnönü cesurca direnir Türkiye’yi bu insanlık tarihinin en çok insan kaybının olduğu (65 milyon insan öldü) savaşa İnönü’nün dirayetli çabası ile girmedi.
Öte yandan Savaşın sonlarına doğru bilinçsiz bir vatandaş İnönü’ye cahilce şöyle sitem edermiş, “Paşam bizi savaşa sokmadınız, erkekliğimizi öldürdünüz” gibi densiz bir laf edince, Cumhurbaşkanı İnönü o kişiye şöyle ibretlik sözü der, “evet savaşa sokmadım ama ben sizi aç susuz bıraktım ama anasız babasız bırakmadım”. Evet gerçekten de başta Almanya, Rusya olmak üzere her devletten milyonlarca insan yaşamını yitirmiş, her evden bazen birkaç tane ölü çıkmış, dünyaya yıkım getirmiş.
O zamanları ülkede kıtlık var, ekmek karne ile veriliyor. Askerlik dört yıla çıkmış, devletimiz iki milyondan fazla asker besliyor. Halktan daha fazla vergi alınıyor, savaşa girersek sıkıntıya düşmeyelim diye buğday stoklanıyor. Devletimiz buğdayı koyacak silo bulamadığı için bazı tren yolu kıyısındaki az kullanılan camilere buğday stoklanıyor. Şimdi günümüzün tutucu politikacılarından bazıları bilinçsizce veya CHP ye iftira etmek için İsmet İnönü ve CHP’yi kötülemek amacıyla, “camileri kapattınız, ekmeği karne ile verdiniz” gibi en vicdansız lafı ediyorlar. Öyle ki bu iftira sözü bizzat AKP’nin Genel Başkanı R. T. Erdoğan tarafından yıllarca defalarca insafsızca söyleniyor CHP için. CHP ye atılan bu iftira öylesine cahil halkın bilincine yerleşmiş ki, CHP günümüze kadar doğru düzgün iktidar olamamıştır. Oysa sınırlarımıza dayanan insanlık tarihinin en kanlı dünya savaşı olmakta, hangi devlet adamı olursa olsun böylesine tedbir almak zorundadır. Ülkemiz Osmanlının yıkılış enkazından zorlukla doğmuş, hemen hemen her evden birer çifter şehitler olmuş ve Anadolu yoksulluk içinde. Bu koşullarda İkinci Dünya Savaşı’na girmek daha büyük yıkımlara neden olabilirdi. İşte bunun bilincinde olan Cumhurbaşkanı “Milli Şef” İsmet Paşa, ki Birinci Dünya Savaşı’nda nice cephelerde yokluklar yoksulluklar içinde savaşmış, savaşın ne olduğunu bilen kişi, Enver Paşa(1) şımarıklığına kapılmıyor, ulusumuzu bu savaşa sokmuyordu.
O yıllarda halkımız yoksul, halkın çoğunluğu okuma yazma bilmiyor, ayrıca öylesine kıtlık varmış ki, insanlar ot yemek, hayvan leşi yemek zorunda kalmışlar. 1950 li yıllarda küçüklüğümde yaşlı kadınlardan dinlemiştim, aklımda kaldığı kadarı ile kadın şöyle anlatıyordu: “kocalarımız çocuklarımız askere alındı, ekin ekilemedi, gıtlık vardı, gırandan ölmüş bazı hayvan leşlerini çocuklara göstermeden gizlice kesip çocuklara yidirdim, çocuklarım aç kalmasın diye”. 1940 lı yıllarda hayal meyal anımsıyorum, köy halkı askerden gelen mektupları okutacak kimse bulamazlardı, biri ata binip komşu köylerden mektup okutmak için köy köy okuma yazma bilen insan ararlardı, bunları küçüklüğümde çok duymuşumdur. Atatürk’ün hamlesi, çabası ile Harf Devrimi okuma yazma seferberliği, millet mektepleri, köy enstitüleri girişimi ile kültür devrimi yapılarak bir iç cephe savaşı veriliyordu.

Bu kültür devrimi yaşanırken, bir yandan da o kıtlıklar içinde İkinci Dünya Savaşı yıllarında köylüler, kağnılarına yükledikleri buğdaylarını askerimiz için kullanılmak üzere en yakın tren istasyonlarına (bizim yörede Yağşıhan’a) götürüyorlardı.  
Fotoğraftaki çocukların kıyafetine bakarsanız ayakları yalın, üstleri başları lime lime. Köylerde doğru düzgün ne okul var ne öğretmen. O yıllar köy enstitülerinin de açılmaya başladığı yıllar.  
Türkiye’nin bu savaşa girmediği ama yoğun tedbirler aldığı o yıllarda, tarlada çalışan üreten en genç nüfus askere alındığı için tarlalar doğru düzgün ekilip biçilemediğinden üretim düşmüştü. Yine de stoklanmış buğday depolarından, Hitler Almanya’sının işgaline uğrayan Yunanistan’a bile Türkiye zorda olan Yunan halkına buğday yardımında bulunmuştur.
Sonuç olarak gerek Birinci Dünya Savaşı gerekse İkinci Dünya Savaşı yıllarında halkımız dayanılmaz çileler çekmiş, acılar yaşamıştır. Günümüzdeki enflasyon ve ekonomik sıkıntılara gelinceye kadar Osmanlıdan beri tarihsel sürecimize bakarsak, yöneticilerimiz, ülkeyi iyi yönetemediklerinden halkımıza çile çektirmişlerdir. Yönetim hatalarından kaynaklı sıkıntılara değinmişken Cumhuriyet tarihinde görülmemiş pahalılık ve enflasyona bir göz atarak yazımızı noktalayalım. Şunu iyice bilelim ki, tek adam yönetimi çok yanlıştır, çünkü tek adam bir kişi, hepimiz teker teker her şeyi iyi bilemeyiz, buna ne gücümüz ne kudretimiz de yetmez. Öyleyse gelecek sandıkta şimdiki tek adam yönetiminden kurtulmalı gerçek bir demokrasiye ulaşmalıyız. Batılı ülkeler şimdiki zenginlik ve refaha zenginliğe gerçek bir demokrasi ile ulaşmıştır.
Bu bağlamda son cümle; 20 yıllık AKP-RTE iktidarı, yüz yıllık Cumhuriyetin nice yatırım ve eserlerini özelleştirme adı altında satıp paralarını lüks saraylara, millet bahçelerine saçıp savurmasa da tarıma ve sanayiye yatırsa idi, inanın bu enflasyon ve Cumhuriyet tarihinin en büyük pahalılık günlerini yaşamazdık, üretim artar, halkımız işsiz kalmazdı. Gelecek yıllarda gerçek demokrasiye kavuşmak dileğimle.

Cevat Kulaksız

Cevat Kulaksız kulcevat599@gmail.com

(1)Enver Paşa, Almanya’nın teşviki ve verdiği altınlarla Osmanlıyı yokluk yıkılış yıllarında Birinci Dünya Savaşı’na sokmuştu.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget