Ramazan ayı boyunca, oruçlarını tutarlar, lüks otellerde ve sarayda iftar yemekleri düzenlerler, hazır insanlar toplanmışken, oruç moruç tanımazlar, kutsal iftar masalarında siyasi nutuklar atarlar. Parti propagandasını yaparlar.
Parasız vip hac ve umre ziyaretleri yaparlar.
Kısacası, İslam’ın eylemsel farzlarını, beş para ödemeden yerine getirirler.
Bilmezler ki; veya bilirler de işlerine gelmez, İslam’ın eylemsel kural ve farzlarının yanında, ahlaki farz ve kuralları da vardır. Yalan söylememek, insanlara hakaret etmemek, hırsızlık ve yolsuzluk yapmamak, kul hakkı yememek, devletin mali imkanlarını israf etmemek gibi.
Bunları öne çıkarmak, İslam’ın bu kurallarını uygulamak, uygulanmasını istemek işlerine gelmez. Özellikle ihale yolsuzluklarını bilerek engellemezler, ihalelerin çoğunu yarışma açmadan, davet usulüyle, yandaş firmalara verirler, bu yolsuzluklara bizzat ortak olurlar.
Bir de, aileyi çok severler, aileyi korumak için anayasada değişiklik dahi yapmak isterler. Amaçları, aileyi korumak falan değildir. Amaçları, inançlarına göre bazı şeyleri halkımıza dayatmak ve insanların sosyal ve ailevi yaşamlarına müdahale etmektir.
LGBT'ye karşıdırlar. Aileye zarar veren sapık tercih ve alışkanlıklardır bunlar, onlara göre. Herkesin özel yaşamı, marjinal bir kesimin cinsel tercihleri bizi ilgilendirmez, sevap da gizlidir, ayıp da gizlidir, kimseye zarar vermedikleri sürece istediklerini yapsınlar, demezler.
Aile de aile, sanki resmen ve alenen erkek erkeğe veya bayan bayan'a evlenen ve aile kuran varmış gibi, Anayasayı medeni yasa sanarak, aileyi koruma adı altında, evlilik birliğinin sadece erkekle bayan arasında kurulabileceği kuralını, anayasaya sokmak isterler.
Sözüm ona bu şekilde aileyi koruma altına alacaklarmış.
Bilmezler veya bilseler de bilmek istemezler, gerçekten aileyi korumanın en etkin yolunun; cinsel tercihlerden ziyade, ekonomik olduğunu. ailelerin ve yuvaların; ekonomik yetersizlikler nedeniyle çıkan münakaşa ve kavgalardan dolayı dağılıp gittiğini, boşanma davalarının çoğu sebebinin, ekonomik yetersizliklerden, yoksulluklardan kaynaklandığını, hatta kadın cinayetlerinin, kocaların eşleri kadınlara yönelik yaralama ve öldürmelerin çoğunun da temelinde ekonomik nedenlerin yattığını.
Bu gerçeklere rağmen, sözüm ona Türk ailelerinin hamisi kesilen, ailelere sahip çıkarak koruma altına alma iddiasında olan iş başındaki siyasal iktidar, yaptığı bütçelerde ve ortaya koyup uyguladığı ekonomi politikalarında, hep sermaye ve zenginden yana tavır alır, çalışanların ücretlerinin yoksulluk ve açlık sınırının altında belirlenmesine göz yumar, kar garantili ihaleler ve vasıtalı vergilerle fakirden alarak zenginin cebine koyar.
Bu mudur? Aileyi korumak, ailelere sahip çıkmak.
Bu mudur? Müslüman olmak ve İslam'a sahip çıkmak.
Güner Yiğitbaşı
02/01/2023
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Yorum Gönder