İddianame ve iddianameye konu bu suçlama, hukuk dışı ve tamamen siyasi bir metin ve suçlamadır.
Bu iddianamenin hukuken hiçbir değeri yoktur, hukuk içermeyen bir kağıt parçasından ibarettir.
Bu iddianame, Türk Hukuk Tarihine kara bir leke olarak geçecektir.
Bu iddianame, aleyhe hiçbir hukuki sonuç doğurmayacak ve haksız ve hukuksuz açılmış bulunan bu siyasi ve hukuk dışı dava, er ya da geç, beraat ile sonuçlanacak ve siyasi baskılara karşı direnemeyerek bu iddianameyi kaleme alanlar, vicdanlarında mahkum olacaklardır.
103 emekli amiralin yayınladığı bildiriye yönelik olarak, eski genelkurmay başkanının başında bakan olarak bulunduğu Milli Savunma Bakanlığı, acele bir açıklama yaparak, ”bağımsız Türk Yargısının gereğini yapacağına inanıyoruz” deme gafletinde bulunmuş, suçsuz emekli amiraller yargıya hedef gösterilerek yargısız infazda bulunulmuş olup, bu iddianame de Milli Savunma Bakanlığının ve siyasal iktidarın hedef göstermesi ve siyasi talimatıyla düzenlenmiş hukuk dışı bir metindir.
103 emekli amiralin; uzmanlık alanlarına giren Montrö Sözleşmesinin tartışmaya açılmasına ilişkin görüş ve endişelerini açıkladıkları bildirisinde, asla darbe iması ve darbe çağrısı yoktur.
Bugün ülkemizde; TSK ve sivil emniyet güçleri, milli istihbarat ve Türk Milli Savunma Bakanlığı, iş başındaki iktidarın mutlak kontrolü ve gözetimi altında olup, iş başındaki iktidara yönelik en küçük bir darbe riski bulunmamaktadır.
İş başındaki iktidarın, darbe ve anayasal düzene yönelik bir suç işleneceği korkusuna ve vehmine kapılmalarını haklı kılacak hiçbir neden yoktur.
İddianameye göre, 103 emekli amiral; TCK. nın 316. maddesinde düzenlenerek yaptırıma bağlanan, anayasal düzene yönelik suçlardan birini işlemek için anlaşma, suçunu işledikleri iddiasıyla suçlanmaktadırlar.
TCK. nın 316/1 maddesinde belirtilen anayasal düzene karşı suçlardan birinin işlenmesi için anlaşmak suçunun işlenenmiş sayılabilmesi için yasada öngörülen suçun unsurları, 103 emekli amiralin eyleminde mevcut değildir.
Zira, 103 emekli amiralin işledikleri iddia edilen suçun asli unsurlarından ilki ve en önemlisi; suç işlemek için yapılan anlaşmadaki gizlilik unsurudur. Madde metninde açıkça bu anlaşmanın gizli yapılacağı zikredilmemiş ise de; bu, gizlilik unsurunun aranmadığı için değil, suç işlemek için anlaşma suçunun doğası gereği, gizliliğin açıkça zikredilmesine gerek duyulmamasındandır.
Devletin meşru ve çok güçlü sivil ve asker, devasa tüm silahlı güçlerine rağmen, anayasal düzene yönelik cebir ve şiddete dayalı bir suçu işlemek için anlaşanlar, amaçlarına ulaşabilmek için, bu anlaşmayı gizlice yapmak ve gizlilik unsurunu esas almak zorundadırlar.
Peki suç işlemek için anlaşma suçunu işlemekle suçlanan 103 emekli amiral ne yapmışlar?
Türk Halkına yayınladıkları aleni bir bildiri ile Montrö Sözleşmesi üzerinde yapılan tartışmaların, ülkemizin güvenliğine yönelik endişelerini bildiren görüşlerini açıklamışlar ve kendilerini deşifre etmişlerdir.
Suç işlemek için anlaşma suçu; bir tehlike suçudur. Suç işlemek için gizlice anlaşma yapmakla suç oluşur ve bu nedenle, işlenmesinde anlaşmaya varılan, amaç suçun icasına başlanması gerekmemektedir. Ancak, hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde, böyle bir gizli suç anlaşmasının yapılmış olduğunun, maddi olgularla ve kanıtlarla belirlenerek ortaya çıkarılması zorunludur. Örneğin, anlaşmaya varanlardan birinin pişman olarak veya gizliliğe uyulmayarak bu anlaşmanın birilerine sızması ve o birilerinin ihbarları üzerine, devletin istihbarat ve emniyet unsurlarının yapacakları inceleme ve operasyonlar sonucunda, bu anlaşmanın delil ve maddi olgularıyla belirlenmesi zorunludur. 103 emekli amiral suçlamasında, amiraller gizlilik unsuruna uymamışlar ve yayınladıkları aleni bildiri ile kendilerini ele vermişlerdir, böyle komik bir şey olabilir mi?
Diyelim ki; böyle bir komiklik oldu. 103 emekli amiral, yasada öngörülen anayasal düzene karşı herhangibir suçu elverişli vasıtalarla işlemek üzere gerçekten anlaştılar. Bu takdirde, TCK. nın 316. maddesinin 2. fıkrasında yer alan; ”Amaçlanan suç işlenmeden veya anlaşma dolayısıyla soruşturmaya başlanmadan önce bu ittifaktan çekilenlere ceza verilmez. ”hükmü devreye girmeyecek mi? Öyle ya, alenen bildiri yayınlayarak, gizli suç anlaşmalarını deşifre ettiklerine göre, anlaşmadan vazgeçmiş olmuyorlar mı, 316. maddenin 2. fıkrasına rağmen, bu 103 emekli amirale nasıl ceza vereceksiniz o zaman?
103 emekli amiralin, ceza yasamızda öngörülen anayasal düzen aleyhine herhangi bir suçu, elverişli vasıtalarla işlemek için aralarında anlaştıklarına dair, hiçbir kanıt ve maddi olgu mevcut değildir. Bizzat kendilerinin alenen yayınladıkları bildiriden hareketle, varsayımlara, korku, endişe ve vehimlere dayanarak, bu bildiriyi yayınlayanlar bununla yetinmeyecekler, aralarında anlaşmışlar ve bu bildirinin arkasından, anayasal düzene yönelik bir suçu da işleyecekler gibi, ceza hukukunda asla yeri olmayan bir yorum ve akıl yürütmesiyle, 103 emekli amiral haksız ve hukuksuz bir şekilde, Amerikalı Senatör Mc Carthy Karti zihniyetiyle, suçlanmaktadır.
103 emekli amiralin suçlandıkları TCK. nın 316/1 maddesinde düzenlenen; “suç işlemek için anlaşma” suçunun oluşabilmesi için, yasa tarafından aranan ikinci ve önemli bir unsur da, işlenmesi için üzerinde anlaşmaya varılan, anayasal düzene yönelik amaçlanan suçu icraya başlayarak sonuçlandırabilmek için, insan ve silah gücü olarak; amaçladıkları, cebir ve şiddete dayalı suçu işlemeye elverişli donanıma, vasıtalara sahip olmaları zorunludur.
Alarm ve sair araçlarla korunan Merkez Bankasının devasa zırhlı ve çelik kasalarını, birkaç kasa soyguncusu, tüm engelleri aşarak, iptidai araç ve gereçleriyle açarak soyamayacakları gibi, alenen düşüncelerini açıklayan bildiri yayınlayan, ordu ile irtibatları tamamen kesik, her biri 70'li, 80'li ve hatta 90'lı yaşlara dayanan tirit olmuş, evlerinde; orduya girerlerken devlet tarafından verilen eskimiş, modası geçmiş ve etkinliği yok olmuş, ateş edip etmeyeceği dahi şüpheli zati tabancaları dışında silah ve cephane gücü bulunmayan 103 emekli amiralin, devletin devasa silahlı güçlerini ekarte ederek cebir ve şiddete dayalı hükümeti devirme, anayasal düzeni yok etme gibi anayasal düzene karşı suçları işlemelerinin asla mümkün olmadığı, çok açık olup, bu nedenle 103 emekli amirale yönelik TCK. nın 316/1 maddesine uyan suç için yasada. amaçlanan suç yönünden aranan elverişli vasıta unsuru da asla gerçekleşmemiştir. Aksini savunmak abesle iştigal ve akıl tutulmasıdır.
Bu iddianame; hukuki değil, laiklik karşıtı eylem ve davranışların odağı haline geldiği Anayasa Mahkemesinin kesin kararıyla tescillenmiş siyasal iktidarın talimatıyla düzenlenen, emekli amiralleri itibarsızlaştırma, onların şahsın da; Atatürk devrim ve ilkelerine bağlı, demokrat ve laik muhalefete gözdağı vererek sindirme amacına yönelik, hukuk dışı ve siyasi bir metindir.
İşin en acı ve üzücü yanı da; bu gerçekleri, iddianameyi düzenleyen savcıların da çok iyi bilmelerine rağmen, siyasal iktidara teslim olmalarıdır.
Güner Yiğitbaşı
09/12/2021
Hukukçu
Yorum Gönder