Ülkemiz, bu çemberin tam odağında.
Suriye karışık, Irak ha keza.
Libya da iç çatışma.
Emperyalist ABD'nin devlet terörü estirerek İran'ın sevilen generali Süleymani'yi suikast sonucu öldürmesi.
İran'ın; ABD'ye yönelik kırmızı intikam bayrağını göndere çekmesi.
Süleymani henüz defnedilmeden, İran'ın füze saldırısıyla ABD'nin Irak üslerindeki askerlerini hedef alarak, yaklaşık seksen ABD askerini öldürmesi.
ABD'nin devlet terörüne devam etmesi halinde; İran'ın, İsrail'i vururum tehditleri ve İsrail'in vurulması halinde, gözü kara İsrail'in yapması muhtemel karşı çılgınlıklar.
İran'dan havalanan Ukrayna uyruklu bir yolcu uçağının, henüz meçhul bir nedenle düşerek yaklaşık 180 kişinin ölümü.
Doğu Ak Denizdeki yeraltı zenginliklerinin paylaşımı nedeniyle bu bölgedeki belirsizlikler.
İran'ın bir Irak olmadığı, gelenekleri olan güçlü bir devlet oluşu, ABD'ye kolay teslim olmayacağı ve her türlü çılgınlığı yapabileceği gerçeği.
Ülkemizin başındaki yönetimin; Suriye sorunundan bu yana, ülke yararına olmayan iktidarını sürdürme amaçlı akıl dışı ve yanlış dış politikaları, dayatmaları, Libya'ya asker gönderme kararı, tüm haklı eleştirilere, olumsuzluklara ve parasızlığa rağmen, isteseniz de istemeseniz de Kanal İstanbul yapılacaktır inadı. Tüm bunlardan çıkan sonuca göre, ülkemizin başındaki yönetimin zayıf ve güven verici olmayışı.
ABD başkanı Trump'un; aslında var olan çılgınlığının, yaklaşan seçimler nedeniyle iyice tavan yapması.
Tüm bu olumsuzluklara baktığımızda, bunlar acaba bir üçüncü Dünya savaşının ayak sesleri midir? Diye sormak geliyor insanın aklına.
Allah, çılgınlardan ve çılgınlıklardan korusun, ülkemizi ve Dünyamızı.
Güner Yiğitbaşı
08/01/2020Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Yorum Gönder