“Artık dünyada bizim ülkenin esamesi okunmuyor.
Türkçesi: Kimse bizi adam yerine koymuyor.
Malum iki günlüğüne Tunus’a gitti.
Yarım günde paket servis.
İtibara limonata iç.
*
CB’nı karşılamaya dışişleri bakanı gitmiş.
Onuruna yemek verilmiş, kimse gitmemiş.
Madalya ve berat verilmemiş.
Bunun korumaları hava alanında,
Korumaya almışlar.
Ziyaret sırasında hava limanında beklemişler.
Bizimki Rabia yapmış.
Hafız es Sıbsi (El-Baci Kaid es-Sibsi ) bunu azarlamış.
“Tunus’ta devlet arması ve bayrağı dışında,
Başka işaret yapılmaz’’
Bu da bozulup yarım günde dönmüş.
Bu muamele Türkiye’ye karşı yapılmıştır.
*
İnsan kendi itibarını kendi yaratır.
Dünya artık her şeyi biliyor.
Tunus dediğin yer 11 milyon.
İstanbul’un yarısı kadar.
Üstelik Müslüman ülke.
Ama on numara ders vermişler.
*
Bizim medya istediği kadar kıçını yırtsın.
Tunus'ta çok önemli görüşmeler yapıldı.
Başlığa bak çay demle.
Peki, Tunus gazeteleri ne yazmış?
Tunus’un en büyük gazetesi ilk gün manşet atmış:
“TUNUS’TA BİR DİKTATÖR”
Bunu yazan Tunus gazetesi.
Uçakla, sarayla, Mercedes ile itibar olmuyor.
*
Basın yazmıyor.
Bir zahmet paylaşın”.
Bu duruma göre, daha 1956 da bağımsızlığına kavuşan, İstanbul’un nüfusundan bile az nüfusu olan Tunus’a (11 milyon), Atatürk ve devrimleri ile bütün Arap ve Müslüman ülkelerine rehber olmuş 100 yıllık TC nin Cumhurbaşkanı, demokratik küçücük bir Tunus basını tarafından “diktatör” diye küçümseniyor.
R.T.Erdoğan’ın son Tunus ziyareti nedeni ile cep telefonuma bu ziyaretle ilgili olarak böylesine bir mesaj geldi. Doğru olup olmadığını bilmiyorum. Tunus ki, Arap ülkelerinin en çağdaş, en laik bir devletidir. Eski devlet başkanı Habib Burgiba Atatürk ve devrimlerine hayran bir Arap lideri idi. Tunus’u da aynı ruhla yönetti. Ama şimdilerde, Atatürk’ün kurduğu Laik TC inden, diktatörlüğe ve İslami devlete doğru evirilmeye başladı.
“Tunus halkı, diğer Arap ülkelerinden ziyade Türk halkına, bağımsız Tunus’un kurucu lideri Habib Burgiba da diğer Arap liderlerden ziyade Atatürk’e daha çok benziyordu”. Atatürk, Burgiba için ilham kaynağıydı. (1)
Arap devletlerinin içinde Tunus, 2010 da Arap Baharını başlatmış, 23 yıldır ülkeyi yöneten General Zeynelabidin bin Ali’nin başkanlığı bırakıp 14 Ocak 2011 de ülkeden kaçmasıyla diktatörlüğü bitirmişti. Böylece bu “Arap Baharı” ile Öteki Arap ülkelerin diktatör yöneticilerine karşı uyanış işaretini vermişti. Tunus, öteki Arap ülkelerine göre laikliği benimsemiş, dinle devlet işlerini birbirinden ayırmıştır. Bu haliyle ve yukarıdaki mesajdan anladığımıza göre, “dinci” görülen RTE ye soğuk davranmış olabilir. Bu durum da, Atatürk’ün kurduğu Laik TC den tüm kurumları ile “dinci devlet kurma” söylemi ile İslami bir devlete doğru yönlendirilmeye çalışan Türkiye için iyi olmasa gerek. Şu andaki görünüşe göre, Tunus bile Türkiye’den daha demokratik görülmekte.
Şimdiki kaostan kurtuluş için, çağdaşlaşma için tek çare var, çağdaş ve evrensel bir demokrasi kurmak.
Bırakın Türkiye’yi, aynı dinsel devlet kurma çabası içinde olan Batı’nın herhangi bir ülkesi de olsa (Portekiz gibi, İtalya gibi vb), tıpkı RTE nin tek adamlık yönetimini uygulamaya kalksa, inanın aynı AB ülkeleri o çizgiden çıkan ülkeyi de dışlar. İşte Türkiye de bu sürecin dışlamışlığı içindedir, çeşitli engellerle karşı karşıyadır. Tek çare var, dinci devlet olma çabasından, tek adam yönetiminden acilen vaz geçip çağdaş özgür bir demokrasiyi oluşturmalıdır. Şimdiki kaostan kurtuluş için, çağdaşlaşma için tek çare var, çağdaş ve evrensel bir demokrasi kurmaktır
Aksi halde Türkiye ekonomik ve sosyal bunalımlardan kurtulamayacaktır.
Batılı aydınlar şöyle diyorlar: “Arap Baharı sırasında Türkiye, Arap dünyasının geri kalanına bir rol modeli olarak gösteriliyordu. Size göre bu doğru muydu, doğruysa Türkiye hâlâ Arap dünyası için rol modeli olabilir mi?” RTE öncülüğünde dincilik yarışı başlatan, Atatürk’ün çizdiği laiklik hedefinden sapmaya başlayan Türkiye Tunus gibi ileri Arap ülkesine gerçekten rol model olmaya devam edebilir mi?(2)
Hatırlarsanız, AK Parti Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 2012 yılında "İnşallah biz en kısa zamanda Şam'a gidecek, Selahaddin-i Eyyubi'nin kabri başında Fatiha okuyacak, Emevi Camii'nde namazımızı da kılacağız" demişti. Böyle diyerek ve de bir fetih duygu ve özlemiyle Türkiye’yi Suriye bataklığına sokmuştu. Ama bu sözden tam sekiz yıl sonra, Türkiye’ye gelmekte olan Putin, Suriye’ye de uğramış, RTE ye yollama yaparcasına Suriye Devlet Başkanı Esat’la birlikte Emevi camisini ziyaret etmişti. Emevi Camisinde namaz kılmak isteyen zihniyet ve yönetim, sekiz yıldır Türkiye’ye çok büyük bedeller ödetmiş ve ödetmektedir. Sekiz dokuz yıl önceki gibi, eğer RTE Esat ile dostluğu ve işbirliğini devam ettirse idi, yani Türkiye Suriye bataklığına girmese, karışmasa idi, Esat dört dörtlük toprağına sahip olacaktı, bu ekonomik, siyasal belalar başımıza gelmeyecekti. Devlet adamı ülkesini din ve mezhebe dayalı yönetmeye kalkarsa, o ülke asla çağdaş olamaz.
Hem AB ye girmeye çalışıyorsun, hem de Batı’nın çağdaş normlarından uzaklaşıyorsun. Söylermisiniz, Batı’nın hangi ülkesinde bizdeki gibi “Tek adam” yönetimi var, Batı’nın hangi ülkesinde bizdeki dinsel devlet olma çabası var. Batı kültürünün mayası laiklikle yoğrulmuştur; Batı kültüründen laikliği kaldırdınız mı çağdaş devlet olma özelliği yok olur. İşte Türkiye de, laiklik karşıtı dinci devlet yapılanması çabasının kaosunu yaşamaktadır.
Sonuç olarak demek ki, oraya buraya çok lüks saray yapmakla, başkasının ürettiği lüks araçlara binmekle itibarlı olunmuyormuş. Adaletli ve çağdaş yönetimle, tek adam değil çağdaş laik yönetimle, kendine yetecek tarımsal üretimle, sağlam ekonomi ile her alanda ilerlemiş, yetişmiş bilimle donatılmış özgür vatandaşla itibarlı olunur.
Cevat Kulaksız
Cevat Kulaksız
Sonnotlar
(1) ABD’nin önde gelen üniversitelerinden Columbia Üniversitesi Küresel Merkezler ve Küresel Kalkınma Bölümü Başkan Yardımcısı Prof. Safwan Masri, (2)http://www.hurriyet.com.tr/kelebek/hurriyet-cumartesi/ataturk-burgiba-icin-ilham-kaynagiydi-40782343 2
Yorum Gönder