Demokrasi Ve Diktatörlük - Güner Yiğitbaşı

Demokrasi Ve Diktatörlük - Güner Yiğitbaşı
Demokrasi ve  diktatörlük, birbirinin karşıtı iki ayrı siyasi rejim ve yönetim biçimidir.
Demokrasinin karşıtı olan diktatörlüklerin, dayandıkları ideolojik temellere göre, sağ, sol ve dini olanları vardır.
İngiltere’de, geleneksel ve sembolik hanedana dayalı bir kraliçe mevcutsa da, İngiltere, tam anlamıyla demokrasi ile yönetilen bir ülkedir. Yönetimde yetkisiz ve etkisiz sembolik bir kraliçe mevcutsa da, İngiltere demokrasinin beşiği olarak bilinir.
Bu nedenle, demokrasilerde seçim ve sandık gereklidir ancak, demokrasinin tek ve yeterli koşulu değildir. Seçim ve sandık var, öyleyse orada demokrasi de vardır denilemez.
Demokrasi ile yönetilen çoğu ülkede; kadınlar, seçme ve seçilme hakkını  Türkiye’den sonra elde etmişlerdir, bu ülkelerde kadınların seçme ve seçilme hakları mevcut değilken, seçme ve seçilme hakkı sınırlı iken de demokrasi vardı.
Diktatörlükle yönetilen ülkelerde de seçimler vardır, diktatörler de seçimle iş başına gelirler.
Demek ki, seçim ve sandık var, ülkeyi yönetenler seçimle iş başına geliyorlar, öyleyse o ülkede demokrasi vardır tezi, asla doğru değildir.
Demokrasi karşıtı olan diktatörlükle yönetilen, anayasası buna göre yazılan  ülkeler de, bu ülkeleri yöneten diktatörler de saygındırlar.
Bu nedenle, anayasasına göre diktatörlükle yönetilen ülkeleri yöneten diktatörlere diktatör demek, asla hakaret değildir, bilakis onlar için övünç vesilesidir.
Bir de, anayasasına göre, aslında diktatörlükle yönetilmeyen, anayasasında insan hak ve özgürlüklerine ve hukukun üstünlüğüne dayalı, yargısı bağımsız, demokratik bir hukuk devleti olduğu yazılı olmasına rağmen, anayasanın bu amir  hükümlerine uyulmayan, demokrasinin fiilen rafa kaldırıldığı ülkeler vardır ki; bu ülkelere, seçim ve sandık var, öyleyse o ülke demokrasiyle yönetiliyor denilemez.
Bu tür ülkelerde, yani aslında demokratik olmasına rağmen fiilen demokrasinin askıya alındığı ülkelerde, anayasayı ve  demokrasiyi rafa kaldıran yöneticilere diktatör diyemezsiniz, derseniz alınırlar kendilerine hakaret ediliyor zannederler, aslında hakaret değil, sadece bir durum tespitidir bu.
Diktatör demek gerçekten bir hakaret değildir, bir durum tespitidir, dikte eden, dayatan, muktedir kişi anlamındadır. Bir kişi gerçekten diktatör değilse, el alem ne derse desin, asla üzerine alınmamalıdır.
Bir ülkede, fiilen yargı bağımsız değilse, tüm devlet yetkileri tek kişide toplanmışsa, parlamento işlevsiz kalmışsa, devleti yönetenler; yönetimleri ve harcadıkları devletin paraları nedeniyle denetlenemiyorsa, en başta düşünce ve düşünceyi açıklama özgürlükleri olmak üzere, insan hak ve özgürlükleri sınırlandırılmışsa, insanlar ve gazeteciler, düşündüklerini açıklamaktan ve yazmaktan korkuyorlarsa, korkmayanlar da, açıkladıkları ve yazdıkları düşüncelerinden dolayı hakarete ve tehdite maruz kalıyorlarsa, basın özgür değilse, basının çoğunluğu yandaş edilmişse, yandaş olmayan basın da korkudan oto sansür uygulamak zorunda kalıyorsa, devletin ve milletin birliğini temsil eden yönetimin en üst tepe noktasındaki kişi, vatandaşların en temel anayasal hakkı olan silahsız, şiddet içermeyen barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşü haklarını hatırlattığı gerekçesiyle, soy adıyla alay ederek, “Birileri çıkmış, portakal mıdır, mandalina mıdır, narenciye midir, sokağa çağırıyor,.. Haddini bil. Haddini bilmezsen bu millet patlatır senin enseni” diyerek, dördüncü kuvvet olarak demokratik görevini yapan bir gazeteci ve televizyoncuya alenen  hakaret ve tehditler yağdırabiliyorsa, adına ne derseniz deyiniz, bu ülkenin demokratik olduğunu söyleyebilir misiniz?

19/12/2018
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget