Başka bir anlatımla, ERGENEKON davası tamamen çökmüş ve yargının karanlık çöplüğüne atılmıştır.
Bu kumpas dava nedeniyle binlerce insan, haksız yere tutuklanarak zindanlara atıldılar, uzun süre yargılanarak mağdur edildiler, içlerinden bazıları yargılama evresinde hayatlarını kaybetti, bu davanın şüphelisi ve sanıkları olarak doğrudan zarar görüp mağdur olan bu kişiler yanında, bunların aile yakınları ve dostları da, acı çekip zarar gördüler. Bu insanların çektikleri acıların hiçbir bedeli asla olamaz. Hiçbir bedel, bu acıları ortadan kaldıramaz. Bu gerçek, madalyonun sadece bir yüzüdür.
Zira; çöken, sadece ERGENEKON Davası değildir, bu davanın çöküşü, aynı zamanda Türk Yargısını, Türk İnsanının hak ve adalet duygularını, adalete ve yargıya olan güveni de çökerterek, yerle bir etmiştir. Bu çöküşün doğurduğu toplumsal ve kitlesel zarar, davanın mağdurlarının şahsen gördükleri zararlardan çok daha fazla ve korkunçtur.
Bu çöküş, yani; Türk Yargısının, Türk insanının hak ve adalet duygusunun, adalete ve yargıya olan güvenin çöküşü ve yok olması, doğrudan devletimizin varlığına, gücüne ve itibarına, insanların özgürlüklerine yönelik, onarılması çok zor ve uzun bir zamanı gerektirecek, yıllara mal olacak büyük bir tehlike oluşturmuştur.
Zira, adalet; mülkün, yani devletin temelidir. Çöken ve yok olan adalet ve adalet duygusu, devletimizin temellerini yerinden oynatmış ve sarsmıştır. Bu sarsıntı nedeniyle, sadece davanın mağdurları değil, yetmiş milyon tüm Türk insanı zarar görmüştür.
ERGENEKON Davasının çöküşü ile çöküşü tescillenen Türk Yargısı ile Türk yargısına olan güveni, vakit geçirmeksizin, yeniden tesis etmeye başlayacak yerde, yargıya olan güveni daha da sarsan ve sıfır noktasından eksilere taşıyacak olan yargıya yönelik baskılar ve müdahaleler, maalesef bugün de, daha büyük bir hızla ve başka mağdurlar yaratacak şekilde tüm hızıyla devam etmektedir.
Öyle ki, Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve İnsan Hakları Mahkemelerinin verdikleri kararlar, siyasal iktidar tarafından tanınmamakta, yok sayılmakta ve zaten güven yitiren ve itibarı sıfırlanan yargı, giderek itibarsızlaştırılmakta ve adalete olan güven tamamen yok edilmekte, hukukçularımız, Barolar, Sivil Toplum Kuruluşları, Üniversiteler ve aydınlarımız, suskun kalıp hiçbir tepki vermeyerek, olup bitenlere sadece seyirci kalmaktadırlar.
Biz, Türk Yargısının içine düşürüldüğü bu üzücü durumunu, hayretle ve ibretle izliyoruz. Bizim aydın bir kişi ve hukukçu olarak elimizden gelen, bu sorunu yazarak ve çizerek, kamuoyunun bilgisine ve ilgisine sunmakla sınırlı ne yazık ki.
Yüce ATATÜRK'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devletinin temelleri, ne kadar sağlam ve kuvvetliymiş ki; devletin temeli olan adaletin çökmesine rağmen hala ayakta durabiliyoruz.
Güner Yiğitbaşı
04/12/2018Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Yorum Gönder