Camili Siyaset, camiden siyasi medet umanlar

1950 den bu yana CHP ye cami üzerinden çok çeşitli iftiralara yapılagelmiştir. Türk halkının en zayıf yeri dini konulardır, öyle ki din ve cami üzerine

Cami ile CHP ye saldırıyorlar


“Hükümetini ayakta tutmak için dini kullanmaya gerek duyanlar zayıf yöneticilerdir”. Gazi Mustafa Kemal

“Din, sıradan insanları sessiz tutmak için mükemmel bir alet”.  Napolyon

“Dünyada iki çeşit insan var: Aklı olan ve dini olmayanlar, dini olan ve aklı olmayanlar”.  Abu’l-AlaAl-Ma’arri

“Tedavi edilemez derecede dindar, birçok insanın ruhi durumu”. – Thomas Edison

Camili Siyaset, camiden siyasi medet umanlar
“Camilere Buğday koydunuz”
1950 den bu yana CHP ye cami üzerinden çok çeşitli iftiralara yapılagelmiştir. Türk halkının en zayıf yeri dini konulardır, öyle ki din ve cami üzerine laf edilip her türlü yalan söylense Türk halkı sorgulamadan hemen inanır. İşte bu yöndeki iftiralar yüzünden CHP bir türlü iktidara gelemiyor. Ne ki şimdileyin, demokrasiye tırpan atıp, “Başkan” olan Recep Tayyip Erdoğan bile cami üzerinden günümüzde bile din ve cami üzerinden iftira ve yalan ile halkı kandırmaya devam ediyor.
  Ali Nejat Ölçen (1970-1980 arasında CHP Milletvekili)  1973 yılında CHP İstanbul milletvekili adayı olarak, yanında partili Perihan Şaylan ile birlikte Beykoz yamaçlarındaki köyleri propaganda amacıyla dolaşmaktalar. O ara Akbaba köyüne uğrarlar, köyün kahvehanesinde konuşma yapmak için kahvehaneye girerler. Kahvehanede Ali Nejat Ölçen konuşmaya başladığı sırada, hemen karşısında yan yana oturan sakallı üç adam oturmakta. O “üç çember sakallıdan ortadaki adam şöyle der:
“-Nefesini tüketme size oy yok”. Ali Nejat Ölçen(1) :
“-Neden oy yok”, diye sorar.
“-Camilere buğday koydunuz”.
Bu sözü duyan köylüler ve partililer, Ali Nejat Ölçen’e “acaba ne diyecek” diyen bakış ve merakla bakmaktalar.
Ali Nejat Ölçen, bu lafı söyleyen üç çember sakallıdan ortadakine sorar:
“-Sen Müslüman mısın?”  Adam hemen Kelimei şahadet getirmeye başlayınca, Ali Nejat Ölçen, köy kahvesindekilerin meraklı bakışları arasında şunu söyler:
“-Gerek yok. Kutsal kitapta bir ayet var, “Bedevi Müslüman oldum derse inanma, İslam henüz kalbine girmemiştir”; İslam senin de kalbine girmemiş, dudakların arasına sıkışıp kalmış”.
Ali Nejat Ölçen, bu alıntıları aldığım Ecevit Çemberinde Politika” adlı kitabında şöyle demekte:
“-Çember sakallılara o zaman “Ticani”ler deniyordu. Azılı gericiydiler. Ankara’da Kızılay’da bile genç kızların etekleri kısaysa, değnekle vurmaya yelteniyorlardı. Şimdi ilk kez genç bir “Ticani”ye karşı karşıya gelmiştim. Direnir gibi oldu”. Ali Nejat Ölçen adama ve kahvedekilere hitaben devam eder:
“Otur yerine, beni dinle” der. “İslam’da bir suçun cezası bir kez verilir, iki kez verilmez. Farz edelim ki Cumhurbaşkanı İnönü, camilere buğday koyarak suç işlemiş oldu, 1950 seçimlerinde oylarınızı esirgediniz. 1940 yılında o suçun cezasını şimdi 1973 yılında ikinci kez, CHP ye kesmek İslam’la bağdaşır mı? Bitmedi, Cami yalnız namaz kılınan tapınak değildir, İslam’ın parlamentosudur aynı zamanda orada yörenin sorunları tartışılır, varılan karar iki rekât namazla onaylanır. Bitmedi, Cihat’a çıkan ordunun iaşenin, muhafaza edildiği yerdir Cami. Bedir Savaşı’na katılan müminleri besleyecek hurmayı Mescit’te muhafaza etmiştir Hz. Muhammed. İnönü de aynı yolu izledi”.
Bu konuşmadan sonra kahvedeki partililer de, köylüler de rahatlarlar, ama o “Ticani” tavırlı adamlar iyice tedirgin olurlar. Kitabında Ali Nejat Ölçen olayı şöyle sürdürmekte:
“-Konuşmam bitmeden çember sakallı o üç kişi iki büklüm ayaklarının ucuna basarak sıvışıp gittiler. Arka sıralardan uzun boylu, suratı güneşte kavrulmuş gibi kırışık biri yanıma geldi, elini omzuma vurdu, köyün muhtarı olmalıydı:
“-Bizi kurtardın bu adamlardan, anlat şimdi efendi”  diyerek Ali Nejat Ölçen’i pürdikkat dinlemeye başlarlar. Oradan biri de, “İslam’ı da senden öğrendim Ali abi” diye mırıldanıyordu.(2)
Yukarı örnekte olduğu gibi, başta Adnan Menderes ve aşırı uçtaki partililer olmak üzere hemen tüm DP liler oy uğruna seçimlerden önce köy, kasaba, şehirlerde bu cami iftirasını söyleyip dururlar, ta Recep Tayip Erdoğan’a kadar. RTE da bu cami iftirasını ve siyasetini abartı ve yalanları da ekleyerek öylesine zirveye çıkarır.

Hitler Almanyası Trakya’ya dayanmıştı
Buraya bir mim koyup İkinci Dünya Savaşı, büyüklerimizin “Alaman Harbi” dedikleri yıllarına (1940-1945-46)  gidelim. Beş yıl süren bu dünya savaşı, insanlık tarihinin en büyük en çok insan kaybının olduğu savaştır. İkinci Dünya savaşında Hitler Almanya’sı Avrupa’yı baştanbaşa işgal eder, Yunanistan dahil nice ülkeleri tepeler bizim Trakya’ya kadar dayanır. Hitler Türkiye’ye de vursa mı vurmasam mı kararsızlığı içinde, Türkiye’ye, “ille bizim tarafta bizimle savaşa gir” diye Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye baskı yapmaya başlar.
Trakya’da Türk ordusu sürekli manevralara başlar, İstanbul dahil pek çok şehirlerde geceleri karartmalar yapılır.
“İsmet Paşa Trakya’da Çakmak hattını kurmasına rağmen İstanbul’un bombalanacağını tahmin ediyor bu nedenle de savunmayı Ankara’nın dışında yapmayı düşünüyordu.
İstanbul’daki saraylarda ve müzelerde bulunan tarihi eşyaları, zarar görmemeleri için Alman uçaklarının menzil dışında kalan bölgelerdeki camilere koymayı düşündü.

İsmet Paşa düşmanın camileri bombalamayacağını biliyordu.
O nedenle bütün saray eşyalarını, padişahların tahtlarını, mücevherleri, kutsal emanetleri, Hazreti Muhammed’in sancağını, kılıcını, Hırkai Saadeti, Hazreti Osman’ın kanlı Kuran’ı Kerimi’ni, Atatürk’ün Samsun’da çıktığı tahta iskeleyi, müzelerde ne varsa tümünü tam 48 vagona yerleştirip Niğde’ye gönderdi.
Bu değerli eşyaları korumak için Topkapı Sarayı İkinci Müdürü Lütfü Turanbek başkanlığında 30 görevli, aileleri ve çocuklarıyla birlikte Niğde’ye gitti.
Eşyalar ve görevliler, tehlike tamamen geçene kadar Niğde’de kaldılar”.(3)
Eğer İsmet İnönü de, Birinci Dünya Savaşı’ndaki gibi Enver Paşa’nın yaptığını yapıp Türkiye’yi savaşa soksa idi, artık kaç şehide mal olacağını, sonucun ne olacağını kimse kestiremezdi.
Batı’dan Hitler, Kuzey Doğu Rusya Türkiye’yi savaşa girme konusunda baskı almaya başlar. Askerlik dört yıla çıkarılır, zaten kalkınma aşamasındaki her alanda geri kalmış ülke iki milyon asker beslemek zorunda kalır. İşte bu kadar askerini beslemek için TC devleti halktan aldığı onca buğdayı koyacak yer bulamaz, yani olağanüstü tedbire başvurur. Ülkede az kullanılan camilere buğday, yiyecek mühimmat stoklar.

“Osmanlı da Camileri Otel Yapmıştı!

İsmet İnönü’nün, Kurtuluş Savaşı ve II. Dünya Savaşı sırasındaki “camilerin amaç dışı kullanılması” uygulaması, tarihimizde sadece İsmet İnönü’ye ait bir ilk uygulama değildir. Daha önce 19. ve 20 yüzyılda Osmanlı döneminde de benzer uygulamalar görülmüştür.

Tarihimizde camiler ilk defa, 1877/78 Osmanlı-Rus Harbi (93 Savaşı) sırasında amaç dışı kullanılmıştır. Bu savaşta Rumeli’den İstanbul’a büyük bir muhacir akını olmuştur. Rus ordusu ile Bulgar çetelerinin önünden kaçan yüz binlerce muhacir, kış mevsiminde İstanbul’a yığılınca bunların barındırılması için İstanbul’daki büyük camiler ibadete kapatılmıştır. Ayasofya, Sultan Ahmet, Süleymaniye, Beyazıt gibi camiler muhacirlerin barınmasına ayrılmış, bu camiler ve müştemilatı bir anlamda, muhacirlerin kaldığı “oteller”, “yatakhaneler” olarak kullanılmıştır”.

İçerde, radyo dâhil hiçbir iletişim aracının olmadığı ülkede, dünyada ne olup bittiğini, dedikodudan başka haberini alamayan köylü-halka karşı, Atatürk ve laiklik düşmanları başta “camileri kapattılar” dedikodusunu yayarak İsmet Paşa ve CHP aleyhine insafsızca ve gizliden gizliye karalama kötülemeye başlarlar. TC nin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan özellikle seçimlerden önce zaman zaman “Tek parti, İsmet İnönü camileri kapattı. Camileri, “depo”, “ahır”, “lokal”, “hatta” tuvalet yaptı” . AKP, Genel Başkanı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, son referandum konuşmalarında, “Biz bunların tarihini, cemaziyelevve-llerini iyi biliriz. Bunların Anadolu topraklarında camileri nasıl ahır haline getirdiklerini iyi biliriz…” demiştir.
Tüm bu iftiralar yetmiyor muş gibi “Başbakan Erdoğan bununla da kalmıyor Kurtuluş Savaşı kahramanı, Cumhuriyetin kurucusu, İkinci cumhurbaşkanı İsmet Paşa’yı Hitler’e benzetiyor. Ve açılan davada mahkeme Erdoğan’ı “İnönü’nün böyle bir kişiye benzetilmesi, hatırasına saygısızlık teşkil ettiği gibi milleti oluşturan bireylerin de kişilik haklarını ihlal edip incitmiştir” gerekçesiyle mahkûm ediyor”.(4)
Camili Siyaset, camiden siyasi medet umanlar
Buna bağlı olarak 1940 lı yıllar kıtlık yıllarıydı, üretimi sağlayan işgücü askerde olduğu için yeterli üretim de yapılamadığından ülkede kıtlık başlamıştı. Yakın zamana kadar halkın arasında “40 ın kıtlığı” diye bir deyim türemişti. Ekmek karneye bağlanmıştı, yani her ekmek alanın ismiyle kayıt altına alınıyordu. CHP ve İsmet İnönü iktidarı bir yandan savaş hazırlığı yapıyor, bir yandan Osmanlı borcunu ödüyor, bir yandan kıtlıkla boğuşuyordu. İşte sınırların ve Avrupa’nın ateşler içinde olduğu günlerde her ihtimale karşı yönetim her şeyden kısıyor, buğday ve mühimmatı az kullanılan camilere stok yapmak zorunda kalıyordu. Bunu fırsat bilen devrim düşmanları, siyasi muarızlar insafsızca CHP ve İnönü’yü karalıyor kötülüyordu. Yukarıdaki acı gerçekleri göremeyen, takip edemeyen, sorgulamayan eğitimsiz halk da bu kötü propagandaya kanıyordu. CHP ondan sonra (1950 den)  bu ahlaksızca yıkıcı propaganda yüzünden günümüze kadar iktidara gelemedi. Hele günümüzün Başkanı mı
Camili Siyaset, camiden siyasi medet umanlar
Cumhurbaşkanı mı RTE de Cami siyasetini öylesine zirveye çıkardı ki,
“camileri bombalayacaklardı”dan tutun da “camide içki içtiler’e kadar, reklamlı Cuma camisine gitmeye, cami önünde siyasi demeç vermeye kadar devam etmekte. (Dedikleri cami müezzini içki olayının yalan olduğunu söylediği halde ısrarla iftiraya varan aynı yalanı defalarca söylüyorlar).  Hatta oraya buraya lüks camiler yapmaya başladılar, yetmedi öteki bazı Müslüman ülkelere de cami yapmaya başladılar.

Cami, kilise, mabet ile kalkınan tek bir devlet yok


Camili Siyaset, camiden siyasi medet umanlar
Osmanlı da, RTE gibi sadece cami yapardı. Rönesans’ın ve aydınlanma devrinin başladığı Avrupa’da, matbaa icat edilmiş, bilim, sanat ve buluşlarda hızlı bir ivme atılımları varken, Osmanlı kocaman camiler yapıyorlardı. Osmanlı keşke cami yerine, Batı’daki gibi Rönesans, bilim, sanat ve buluşlarda aynı paralelde çaba gösterse idi, şimdi Avrupa gibi daha çağdaş olabilirdik. Bu bir yana, Rönesans’la birlikte matbaa 1450 yılında bulunurken, “cami cami” diye bilime teknolojiye, yeniliklere kapalı olan kafalar, matbaanın yurda gelişini 270 yıl geciktirmişler, ancak Lale Devri’nde 1727 de gelebilmiştir, o da Macar dönmesi İbrahim Müteferrika’nın gayreti ile.   
Şu anda ülkemizde cami sayısı okul sayısını geçmiştir. Konu camilerden açıldığına göre, oraya buraya lüks cami yaptırmakla, cami ile din ile mezhep ile ülke kalkınamaz, ileri gitmez, çağdaşlaşamaz, bu yöntemle dünyada kalkınmış tek bir devlet yok; RTE bize bu çağ dışı süreci yaşatıyor.
Çağdaşlığın, teknolojinin, demokrasinin zirvesinde yaşayan Avrupa devletleri, RTE nın yaptığı gibi oraya buraya kilise-mabet yaparak mı, din, mezheple mi çağdaşlaştılar? Onlar bilim ve teknolojiye, laik ve özgür düşünceye, demokrasiye önem vererek çağdaşlaştılar. Osmanlı gibi şimdiler de bilim ve teknolojiye önem vermediğimiz için çağın gerisindeyiz. Bir Diyanetin bütçesine bakın, bir de Bilim ve Teknoloji ile ilgili bakanlıkların bütçesine bakın. Dünyada cami, kilise, mabet ile kalkınmış tek bir devlet yok.
Camili Siyaset, camiden siyasi medet umanlar
Toplum ve devletler bir hamlede ileri gidemez; bir hamlede de batmaz, her ikisi için de uzun bir süreç gerekli. Osmanlı 300-400 yıl bilime ilgisiz kalarak battı gitti. Şimdiler de TC de Atatürk’ün bilime dayalı laik rotasından saptığı için RTE sayesinde “din, iman, mezhep, cami” girdabında kıvranıp duruyor, geriye gidiyor.
 Birbiriyle dincilik yarışında bulunan 56-57 Müslüman devletlerine bir bakar mısınız, hangisi çağdaş, hangisi Avrupa denginde bir ekonomiye sahip, hangisinde demokrasi var. İçlerinde Atatürk’ün kurduğu TC de sadece demokrasi vardı, kör topal da olsa. Onun da “başkanlık” sevdası ile demokrasi sürecini bitirdiler. Hiç birinin de ne ekonomileri, ne adaletleri, ne yönetimleri düzgün. En zenginleri Suudi Arabistan, onlar da muhalifleri kıtır kıtır kesiyorlar (Gazeteci Cemal Kaçıkçı olayı)

Diyanet'e bağlı camilerin sayısı toplam okul sayısını da aştı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) 2016 yılına ilişkin yayımladığı “Örgün Eğitim İstatistikleri”nde toplam okul sayısı 61 bin 201 olarak açıklanmıştı.

2006’da 78 bin 608 olan cami sayısı 2017 yılında 90 bine yükseldi. Aradan geçen 11 yılda Türkiye genelinde yaklaşık 13 bin artan cami sayısı ülkedeki nüfus artış hızı oranının da üzerine çıktı.

Cevat Kulaksız

Cevat Kulaksız 
SONNOTLAR   
 (1) Ali Nejat Ölçen: 1922-1928 Çocukluk dönemi 1928-1946 öğrencilik dönemi. 1949 da Yüksek Mühendis Okulu son Sınıf öğrencisi iken, Profesör Klen Logel’in Tek Katlı Çerçeveler kitabını Almanca’dan Türkçe’ye çevirdi, el yazması olarak yayınlandı. 46-60 yılları arasında mühendis olarak çalıştı. Yapı Atıcı anısal öykü kitabını yayınladı. 1957 de bu dönemle ilgili, 1957-1960 arasında Yapı Teknik ilk bilimsel dergisini yayınladı. 1960-1972 yılları arasında Devlet Planlama Teşkilatı uzmanlığı yaptı ve o dönemle ilgili Devlet Yokuşu kitabını yayınladı. 1968 Profesör Dr. Osman Okyar, Doç.Dr.Tokgöz ile birlikte Hacettepe Üniversitesinde ekonomi bölümünün kuruluşunda bulundu. 1973 e kadar Ekonometre dersinin öğretim görevliliğini yaptı. 1970-1980 arasında CHP Milletvekili oldu. Ecevit Çemberinde Politika  kitabı bu dönemle ilgili. Halk Sektörü, Köy Kentler, Özyönetim parti programlarına girişi ve unutuluş. 1994 sonrasında iki ayda bir Türkiye Sorunları kitabını yayınlıyor. Süreli yayınlanıyor, kimisi dergi diye niteliyor, dağıtımını kendisi sağlıyor. İsteyenlere her ay ücretsiz gönderiyor. 119. Sayısı çıkmış. 25. Yılında Atatürkoloji Enstitüsü’nün kuruluşunu öneriyor.

(2)Ecevit Çemberinde Politika Ali Nejat Ölçen 1995 sf 48)

(3)Çirkin iftira ve gerçek... Hürriyet 31 Ocak 2011Tufan Türenç

(4)Çirkin iftira ve gerçek... Hürriyet 31 Ocak 2011Tufan Türenç

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget