Dr. Hikmet Kıvılcımlı, Osmanlı Tarihi Maddesi adlı eserinde Türkler’in İslam öncesinde savaşçılarına Alp ünvanını verdiğini, İslam sonrası bu ünvanın önce Alperen devamında da Gazi’ye dönüştüğünü söyler.
Gazaya katılmaktan yani hak yolunda vatan için hiçbir çıkar gözetmeksizin savaşmaktan gelen gazilik inancı Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşmasında önemli hatta başlıca rolü oynamıştır.
Kılıçla at üstünde seferden sefere katılan Alpler’in yanı sıra gönülleri fetheden kılıçsız savaşçılar yani Alperenler de en az gaziler kadar bu sürece katkı sunmuştur.
Bu gönül savaşçıları genellikle Hacıbektaş Dergahı’ndan nasip almış ve gittikleri her yerde hakkı ve adaleti tebliğ ederek Anadolu’daki dönüşümün sağlanmasında başarılı olmuşlardır.
Bir yanda Moğol istilası, bir yanda haçlı seferleri bir yanda da beylikler arası çekişmelerin olduğu bir dönemde gaziler bütünleştirici tutumlarıyla Anadolu birliğinin sağlanmasının mimarı olmuşlardır.
Gazada yaralanıp gazi olanların yanı sıra birde ‘’Önder Gaziler’’ vardır. Bunların ilk akla gelenleri Battal Gazi, Seyit Gazi, Ertuğrul Gazi ve Osman Gazi’dir.
Osmanlı Devleti kurulup saltanat devri başlayınca gazi ünvanı terk edilir. Osmanlı’da gazi ünvanını kullanan son kişi Orhan Gazi’dir.
Cumhuriyet tarihinde ise 19 Eylül Gaziler Günü olarak kutlanır.
Sakarya Meydan Savaşı’nın kazanılmasından sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi 19 Eylül 1921’de Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’ya mareşal rütbesi ve gazi ünvanı verir.
Çünkü Mustafa Kemal, aynen tarihte olduğu gibi bir yanda düşman işgali, bir yanda işbirlikçi saray, bir yanda da iç isyanlara rağmen ‘’Anadolu Birliği’’ni sağlamış ve canını ortaya koyarak yurdun bağımsızlığını sağlamıştır. Ve soyadı kanunu çıktığı güne kadar imzasını Gazi Mustafa Kemal olarak atar.
Son söz; birileri istiyor diye tarih değişmez.
Yılmaz Özdemir
Yorum Gönder