Bizim resmi tarihlerimizin yazmadığı, başka yabancı tarihçilerden birinin yazdığı ve hiç duymadığım, Fatih Sultan Mehmed’in [1] oğlu Mustafa’nın bir vezirin karsını kaçırması öldürülmesi ile ilgili ilginç olayı sizinle paylaşmak istedim.
Elimde Alfonse de Lamartine (1790-1869) adlı tarihçinin yazdığı 1087 sayfa Osmanlı Tarihi [2] adlı kitabına bir göz attığımda, sizin de pek duymadığınızı sandığım ilginç kadın kaçırma olayına rastladım. Daha başka duymadığımız ilginç olaylar da vardı.
Bazı padişahların, vezirlerin başkalarının karılarına göz diktiğini, boşattırıp aldıklarını duymuştum da, en gurur duyduğumuz Fatih Sultan Mehmed’in oğlu Mustafa’nın bir vezirin karısına göz dikip kaçırdığını duyunca şaşırdım.
“Fatih” diye andığımız ll. Mehmed’in ll. Bayezid, Cem Sultan, Gevherhan Sultan, Şehzade Mustafa, Korkut isimli çocukları vardı.
Başkasının karısını kaçırmak gibi utanç verici bir olaydan sonra, babası Fatih tarafından cezalandırılıp katledilen Şehzade Mustafa, şimdilerde, gurbette hazin çileli bir yaşamdan sonra Hıristiyan ülkesinde ölen kardeşi Cem Sultan’ın yanında Bursa’da yan yana yatmaktalar.
Şimdiki yönetimin Cumhuriyeti dışlayıp Osmanlıya hayranlığını görünce, biz de çeşitli kardeş ve evlat katliamlarını yapan Osmanlı Padişahlarının sayfasından bir yaprağı çıkarıp size sunmak istedik.
Bizim tarihçiler, hep zaferlerden, övünülecek şeylerden bahsedip naklederken, bazı acı ve utanılacak olayları ya es geçerler, ya da çarpıtarak anlatırlar. Tarihçi Yılmaz Öztuna [3] da bu anlatacağımız olayı farklı anlatmış; şimdi ayrıntılara gireceğiz, ama hangisinin doğru olduğunu bilmiyoruz. Ama tarihçilerin yazdıklarını nakletmek zorundayız.
Şimdi gelelim, Avrupa’lı bir tarihçinin yazdığına, Fatih’in oğlu Şehzade Mustafa’nın evli başkasının hem de bir Osmanlı vezirinin karısını kaçırma olayına.
“Akkoyunlulara karşı yapılan seferlerde kendisini iyice gösteren kahraman Şehzade Mustafa, Anadolu’da valilik yaptığı dönemlerde bağımsızlığa alıştığından, şimdi babası ve sadrazamın bakışları altında ve barış içinde İstanbul’da yaşamaktan sıkılmıştı. Başardığı pek çok savaşın sağladığı kişilikle hem halk, hem de yeniçeriler arasında bir hayli şöhret sahibi olduğundan davranışları, sözleri hatta aşkları bile daha dikkatle izleniyordu. Tahtın gerçek varisi Bayezid’e karşı bu oğlunu tercih eden Fatih Sultan Mehmed, yakınlık duyduğu şehzadesinde giderek artan görkemli bir rekabet sezmekteydi. Kendisi için hoş gördüğü pek çok aşırılıkları asla oğlunda görmek istemiyordu. Mustafa’nın her kusuru gözünde bir suç olarak büyüyordu.
O zamanlar Doğu’da seferde bulunan bir vezirin son derece güzel bir karısı vardı. Şehzade Mustafa bu kadını görmüş, ona âşık olmuştu. Parayla kandırılan uşaklar ve haremağaları iki aşığın haberleşmesini sağlamıştı.
Bir gün yanında nedimeleriyle birlikte hamama giden genç kadın, Mustafa’nın adamları tarafından kaçırıldı. Vezirin karısıyla sarayına kapanan Şehzade Mustafa’nın yarattığı rezalet bir anda bütün İstanbul’da duyuldu.
(Burada durup bir parantez açalım ve olayı irdeleyelim. Düşünün Koskoca Osmanlı Devleti’nin bir veziri vatanı, padişah için Başkent İstanbul’dan binlerce km uzaklıkta Doğu’nun bilmem ne cephesinde düşmanla çarpışmakta, savaşmakta. Karısını Başkent İstanbul’da devletine emanet bırakıp cepheye giden bir Osmanlı vezirinin karısını, hizmet ettiği padişahın (Fatih Sultan Mehmed’in) oğlu ayartıyor ve kaçırıyor. Şimdi bu ahlaksızlığı kafanıza ve görüşünüze göre yorumlayın).
Neyse biz de söyleyeceğimizi söyleyelim ve olaya devam edelim. Hiç bir din ve mezhepte olmayan bir görüşle kardeşlerini, çocuklarını katleden padişahların çocukları da böylesine ahlaksızlığa yönelirse, vicdanlar yaralanır, o yönetimde adalet de, devlet de sarsılmaya başlar. Nitekim Fatih’ten, Kanuni’den sonra, Osmanlı Sarayında bin bir çeşit kanlı, ahlak dışı olaylar çalkalanırken devlet de yavaş yavaş duraklamaya ve gerileme sürecine girdiğini tarihi kaynaklardan biliyoruz.
Neyse biz Şehzade Mustafa’nın vezir karısını ayartıp kaçırmasına dönelim. Bu ahlaksızca olayla Başkent İstanbul çalkalanmaya, dalga dalga halka yayılmaya başlayınca, uzak cephelerde düşmanla çarpışan vezir be olayı haber alır almaz kalkıp İstanbul’a geldi. Baktı ki karısı padişahın oğluyla kaçmış evini terk etmiş, İstanbul halkı da vezire kâh acıyan kâh başka bir kötü gözle bakmaya başlar.
Şimdilerde bile karısı biri tarafından kaçırılan bir adamın psikolojisini düşünün, “namus belası”ndan döktüğümüz can bizim” şarksındaki gibi işlenen namus cinayetlerini düşünün.
Karısı, Fatih’in oğlu Mustafa tarafından kaçırılan vezir, padişahın huzuruna varır, sitemkâr bir tavırla Fatih’in ayaklarına kapanarak, “bunca hizmetine karşılık böyle bir davranış beklemediğini, yakınlarının ve halkın yüzüne bakamadığını” belirtti.
Bu olayın yarattığı çirkin durumu ortadan kaldırmaya karar veren Fatih Sultan Mehmed, bir gece çavuşlarını oğlunun dairesine gönderdi. Genç kadın şehzadenin kollarından zorla alınarak kocasına (vezire) yollanırken Şehzade Mustafa da boğduruldu.
Bu evlat katilliği öncekiler ve sonrakilerdeki gibi uzun süre devam etti, padişahların bazıları güya devletin bekası için kâh kardeşlerini, kâh çocuklarını katlettiler. Acaba bu katlim hangi dinde ve hangi kitapta hoş görülür.
Cevat Kulaksız
ckulaksizster@gmail.com
SONNOTLAR
[1] II. Mehmed (Fatih Sultan Mehmed), Osmanlı İmparatorluğu'nun yedinci padişahı. İlk olarak 1444-46 yılları arasında kısa bir dönem, daha sonra 1451'den 1481 yılında ölümüne kadar 32 yıl boyunca hüküm sürdü. Doğum: 30 Mart 1432, Edirne
Ölüm: 3 Mayıs 1481, Hünkâr Çayırı Defin tarihi ve yeri: Fatih Camii
Ebeveynleri: II. Murad, Hüma Hatun Eşi: Çiçek Hatun (e. 1458), Hatice Hatun (e. 1453–1456), Diğerleri. Çocukları: II. Bayezid, Cem Sultan, Gevherhan Sultan, Şehzade Mustafa, Korkut
[2] Osmanlı Tarihi Alphonse de Lamartine Kapı Yayınları sf 295
[3] Yılmaz Öztuna’nın Başlangıcından Kadar Türkiye Tarihi adlı kitabında (Cilt 4, sf 58 İstanbul 1964 Şehzade Mustafa’nın ölümü şöyle anlatılmaktadır. “Böbreklerinden rahatsız bulunan Şehzade Mustafa, Akkoyunlu seferindeki yorucu harekâttan dolayı hasta düştü. Dönüşte Niğde çevresinde Bozpazarcığı’nda 19 Ağustos 19 Ağustos 1474 te öldü”)
Yorum Gönder