76 yaşındayım. Tek parti döneminde doğdum…
Çok partili parlamenter sisteme geçtiğimizde 6 yaşındaydım…
Demokrat Parti iktidara gelince 10 yaşındaydım…
Demokrat Parti iktidardan gidince 20 yaşındaydım…
Durup dururken geçmişimi neden sizinle paylaştığıma kızmayın…
Açıklayacağım…
Askeri darbe olarak tarihe geçmesine karşın, 27 Mayıs 1960 tarihinde gerçekleştirilen askerlerin yönetime el koymaları, emir ve komuta zinciri içinde yapılmadığı ve devrimci Asteğmen-Albay arasındaki rütbelerce yapılan ve kısa sürede çıkardığı anayasa ve yasalarla getirdiği özgürlük ve demokrasi nedeniyle adeta bir devrime dönüştüğü aydınlar tarafından kabul edilmektedir…
O yılın Eylül ayında Ankara Hukuk Fakültesi sınavlarını kazanarak Üniversite öğrencisi oldum…
O tarihten beri ülke gündemini izleyen, birçok sağ iktidarlar gören biri olarak, birçok aksaklık, eksiklik, antidemokratik uygulamalar karşın, 13 yıllık AKP iktidarındaki uygulama ve söylemlerin hiç birine tanık olmadım…
7 Haziran seçimlerinden sonra bir hükümet kurulmaması ve 1 Kasımda seçimlerin yenilenmesi kararının ardından, AKP yetkili ve sorumlularının seçim propagandası için ileri sürdükleri savlar şaşırtıcı niteliktedir…
Birlikte bakalım…
-Başbakan Ahmet Davutoğlu Şanlıurfa mitinginde “İşiniz var, maaşınız var, aşınız var... Ne kaldı, eş kaldı eş... Eş lazım dediğinizde önce anne babanıza gideceksiniz. İnşallah onlar size hayırlı bir eş bulacak. Bulamazsa bize başvuracaksınız.” Diyerek sosyal medyada alay konusu olmakta sakınca görmemektedir…
-Başbakan’ın danışmanı Taha Özhan, Van’da yaptığı bir konuşmada "AK Parti iktidardan indirilirse buralarda terör çeteleri dolaşacak, beyaz Toroslar dolaşacak.” Diyerek yöre halkının oylarını alabilmek için tehditler savurmaktadır…
-Tarafsız davranması gereken TBMM Başkanı İsmet Yılmaz Sivas'taki temasları sırasında yaptığı konuşmada, “Türkiye tek parti iktidarında ülkeyi büyüttü. Eğer koalisyonlara bu ülkeyi muhtaç ederseniz, evlatlarınıza iş bulmak zor olur. Engellimize bakabilmek çok zor olur. Yoksulumuza kömür dağıtabilmek çok zor olur” diyerek AKP’nin 13 iktidarı döneminde yandaşları hangi koşulda işe aldıklarının ve kömürleri kimlere dağıttığının (oy alma karşılığı olduğunu biliyoruz) itirafında bulunmaktadır…
-Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eski danışmanı ve metin yazarı AKP Milletvekili Aydın Ünal, “1 Kasım seçimlerinden sonra Saray'ı ve AKP'yi eleştiren Cumhuriyet, Hürriyet, Sözcü ve Zaman gibi gazetelerden de hesap soracaklarını" söyleyerek, Anayasanın güvencesinde olması gereken özgür basını açıkça tehdit ederek hükümeti eleştiri yollarını korkuyla kapatmaya çalışmaktadır…
Bu söylemlerden çıkarılacak sonuç şudur…
AKP 13 yıllık iktidarı döneminde yaptığı işleri referans (kaynak) göstererek yurttaşları ikna etmeyeceğini bildiği için korku yaratarak seçimi kazanmanı yollarını aramaktadır…
Hani, hukuk devletiydik…
Hani, seçimler yargını güvencesi altında tarafsız ve adil bir şekilde gerçekleştirilecekti…
Hani, yurttaşların yaşamları AKP’nin güvencesi altındaydı…
Yapmayın Beyler…
Hukuk devletine…
Demokrasiye…
Özgürlüğe…
Eşitliğe…
Yazık oluyor…
Gün gelenek, herkes, ama herkes hukuka gereksinim duyacaktır…
O gereksinim gününde yok etmeye çalıştığınız hukuku bulamadığınızda, saçınızı başınızı yolacaksınız…
Ama çok geç olacak…
Söylemesi benden…
29.10.2015
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
Yorum Gönder