Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla! - Güner Yiğitbaşı
Atatürk'ün büyüklüğünü şimdi hatıladınız mı?
Atatürk ne demişti? Yurtta Sulh Cihanda Sulh.
Atatürk'ten hoşlanmadığı için, onun nasihatlarına da pek aldırmayan, kendisini Atatürk ile yarıştıran ve Atatürk'ü unutturmaya çalışan, yönetimdeki AKP iktidarının başı Tayyip Bey; aklı sıra, Türkiye Cumhuriyetini yeniden inşa etmeye çalışıyor, 92 yıllık Cumhuriyetin geleneklerine ve sembollerine dahi tahammül edemiyor, Atatürk'ün hatırası olan Çankaya köşkünü küçümsüyor, kendisini adeta dev aynasında görüyor, mümkün olsa, Dünya devi olan ABD'nin Başkanlık seçimlerinde, ABD Başkanlığına dahi adaylığını koyabilecek bir kibir içinde, kendi ülkesinin ve insanlarının geleceği ile kumar oynuyor.
Şimdi, paralel yapı diye yerden yere vurduğu cemaat ile ortaklık kurarak, Ergenekon, Balyoz ve benzeri kumpas davalarıyla Türk Silahlı Kuvvetlerinin, özellikle de Türk Donanmasının gücünü, caydırıcılığını ve itibarını yerle bir eden Tayyip Bey liderliğindeki AKP iktidarı, ülkemizi bölmeye çalışan bölücü terör örgütü PKK ile çözüm süreci adı altında müzakere masasına oturarak, bu müzakere döneminde barıştan ziyade savaşı düşünen PKK'nın silahlanmasına, ülkeyi, uyuyan bomba düzenekleri ile donatmasına yol açan çözülme sürecinin mimarı olmuş ve PKK'nın yeniden silahlı mücadeleye başlaması üzerine, ülke şehit kanlarıyla sulanmaya başlamış, ülkede asayiş ve devlet otoritesi, insanların can güvenlikleri yok olmuştur.
Tayyip Bey'in, ABD ve batılı emperyalistlerin gazına gelerek ve büyük Atatürk'ün; Yurtta Sulh Cihanda Sulh ilkesini ayaklar altına alarak Suriye bataklığına girmesi yüzünden, ülkenin Güneydoğu Bölgesinde yaşayan insanların can güvenlikleri ve ülkemizin sınır güvenliği kalmamış, sınırlarımız yol geçen hanına dönmüştür. Suriyedeki iç savaştan kaçan Suriyeli göçmenlerin istilasına uğrayan ükemiz, büyük bir ekonomik yükün altına sokulmuş, ülkede yok olan huzur ve asayiş, bu göç dalgasıyla iyice taban yapmıştır.
Tayyip Bey'in, gaza gelerek, basiretsiz bir şekilde, komşusu Suriyenin içişlerine müdahale anlamına gelen Suriye bataklığına girmesinden ve bir hafta içinde Şam da cuma namazı kılma hayallerini kurmaya başlamasından bir süre sonra, Tayyip Bey'i bu batağa iten emperyalist devletler, Suriye ile anlaşarak, Esat'ı devirme kararlarını askıya almışlar ve Tayyip Bey'i iyot gibi açığa çıkarmışlardır.
Bu arada, AKP iktidarına yönelik yolsuzluk ve rüşvet iddiaları ayyuka çıkmış, iktidarı kaybettiği taktirde hesap vereceğinin korkusu içinde yaşamaya başlayan siyasal iktidar, ne yapacağını şaşırmış, kontrolü elinden kaçırmış, ülke sorunlarını bir kenara bırakarak, kurtuluşu, kendisini yeniden tek başına iktidar olmakta görmeye başlamıştır.
Tayyip Bey ve yönetimindeki AKP iktidarı, demokrasinin katılımcılık ve çoğulculuk ilkesine ve demokrasinin olmazsa olmazlarından olan baskı gruplarının söylemlerine gözünü kapatarak, tek kişinin aldığı kararlarla ülkeyi yönetmeye kalkışması sonunda, teşbihte hata olmaz, ülkemiz Osmanlının son dönemlerindeki hasta adam konumuna getirilmiştir.
Yanlış Suriye politikası geri tepmiş, ülkemiz tek başına Suriye bataklığında kala kalmış, Rusya,İran ve Çin Suriyenin yanında yer alarak Esat'a destek olmaya başlamışlardır.
Rusya; IŞİD ile mücadele adı altında savaş uçaklarını havalandırarak, Suriyedeki iç savaşa Esat yanında müdahil olmuş,hasta adam olarak gördüğü ve ekonomik yönden kendisine bağımlı olan ülkemizin hava sahasını ihlal ederek, ülkemize göz dağı verme cesaretini ve terbiyesizliğini gösterebilmiştir.
Rusya; Hazar'dan IŞİD mevzilerini vurarak, en başta ülkemiz olmak üzere, Esat'a karşı savaşanlarla güçbirliği yapan diğer ülkelere karşı gövde gösterisinde bulunmuş, özellikle Tayyip Bey'e karşı, kızım sana söylüyorum gelinim sen anla demiştir.
Bu nedenle, 1.Kasım seçimlerini; ülkemizi, Osmanlının hasta adamı yapan bu yönetimden kurtulmamız için, Allahın bize sunduğu bir ayrıcalık ve can simidi olarak değerlendiriyoruz.
08/10/2015
Güner YİĞİTBAŞI
İzmir Barosu Üyesi Avukat
Yorum Gönder