Akp İktidarı Ve Siyasi Ahlak - Güner Yiğitbaşı

Akp İktidarı Ve Siyasi Ahlak - Güner Yiğitbaşı
Hepiniz çok iyi biliyorsunuz, AKP, iktidara ilk geldiğinde, kısaca “Üç Y “ olarak  ifade ettiği; Yolsuzluklar, Yasaklar ve Yoksulluk ile mücadele ederek, ülkemizdeki yolsuzlukları, yasakları ve yoksulluğu yok edeceği sözünü vermişti.

On üç yıldır iktidardalar, şöyle tüm kamuoyu önünde olup bitenlere bir bakıyoruz, yolsuzlukları yok edemedikleri gibi, çok şükür(!)yolsuzlukları daha da artırdıklarını ve yolsuzluklar  konusunda zirve yaptıklarını görüyoruz.

Yoksulluk derseniz; o da zirve yapma yolunda, yoksulluk, zirve yapmak için, yolsuzluklarla yarış halinde.

Yasaklara gelince; yasakları da kaldıramadıkları gibi, ilave ettikleri yeni yasaklarla, bu konuda da çok yol aldılar, yasaklar konusunda da tavan yapmalarına az bir zamanları kaldı. Hele bir de başkanlık sistemini getirmeyi başarırlarsa, yasaklar konusunda dünya lideri olmamamız için hiçbir engel kalmayacak.

Ülkemizde iktidarda bulunanların siyasi vicdan ve ahlakları taban yaptığı için, yolsuzluk, yoksulluk ve yasakların tavan yapmasını doğal karşılamak gerekiyor.

Ancak, AKP iktidarının hakkını da yememek lazım!Yine üç Y olarak ifade edebileceğimiz; Yürütme, Yasama ve Yargıyı, ellerine sağlık(!)bitirip hallettiler, Yasama ve Yargıyı Yürütmeye bağlayarak, kuvvetler ayrılığı ilkesini ortadan kaldırıp, üç Y'yi tek elde topladılar ve ülkeyi yöneten AKP iktidarının önlerinde engel olarak duran Yasama ve Yargı sorununu, gerçekten çözüme bağladılar.

AKP iktidarı; temsilde adalet ve bu nedenle de %10 seçim barajının kaldırılmasını istiyorsunuz ama, yönetimde istikrarı bozacağı için, bu seçim barajını muhafaza etmek, ülkemizin daha hayrınadır diye diye, seçmenlerimizi senelerce kandırdı.

Şimdi bakıyoruz, %10 seçim barajının desteğini de arkasına alarak, ezici bir çoğunlukla iktidar olan AKP, tek başına iktidarda olduğuna göre, sözüm ona, yönetimde istikrarın olması gerekmiyor mu?

Ancak, bugün için bakıyoruz, yönetimde istikrardan ve uyumlu bir çalışmadan eser yok.

Tayyip Bey, Başbakanlığı bırakarak Cumhurbaşkanı seçildiği halde, kendisinin ifadesiyle, parlamenter sistemi askıya ve bekleme odasına almış, illegal bir şekilde, fiilen başkanlık sistemini oluşturmuş ve ülkenin hem Başbakanı ve hem de Cumhurbaşkanı olarak tek başına ülkeyi yönetmeye kalkışıyor. Bilerek yönetmeye kalkışıyor diyoruz, çünkü ülkeyi bu şekilde yönetemediği gibi, emaneten atadığı Başbakan da, onun vesayeti altında olduğu için, Başbakan olarak hür iradesiyle bir karar alıp uygulayamıyor.

Devlet yönetiminde, tam bir istikrarsızlık, çift başlılık ve kaos hakim durumda.

Tayyip Bey, yasalara göre bağımsız olan Merkez Bankası Başkanına doğrudan baskı yaparak, faizleri indirmesi için talimat veriyor. Faizleri indirmeyen Merkez Bankası Başkanını, vatan haini ilan ediyor.Ahmet Bey'in Başbakanlığındaki ilgili Bakanlar ise, faiz indirimine karşı çıkarak, Merkez Bankası Başkanından yana tavır alıyorlar.

Başbakan Ahmet Bey, vesayet altında olduğunu bir an unutarak, yolsuzlukları engeller umuduyla, şeffaflık yasa tasarısı hazırlayıp Meclise sunuyor, bunu gören Tayyip Bey, derhal  Ahmet Bey'e talimat veriyor, bırak yolsuzlukla mücadeleyi ve şeffaflığı, bu yasa çıkarsa belediye başkanlığına aday olacak adam bulamayız diyor ve bu şeffaflık yasa tasarısını geri çektiriyor.

Kürt sorununun çözümü için barış sürecini başlatan Tayyip Bey, birden bire fikir değiştiriyor ve Kürt sorunu diye bir sorun yok diyebiliyor.

Hükumet, çözüm süreciyle ilgili olarak,  Dolmabahçe Sarayında, kendi Bakanı ve ilgili HDP Milletvekillerinin iştirakiyle İmralıyla üzerinde anlaştıkları 10 maddelik bir mutabakat metnini kamuoyuna açıklıyor, fiili başkan Tayyip Bey ise, bu mutabakat metni kabul edilemez diyor.

Hükumet, çözüm sürecinin yürütülmesinde, İmralı İzleme Komitesi oluşturulması konusunda karar alıyor, Tayyip Bey yine müdahale ederek, benim İzleme Komitesinden haberim yok, bana bu konuda bilgi sunulmadı diyor.

Bunun üzerine, Başbakan Yardımcısı Bülent ARINÇ araya girmek zorunda kalıyor ve basına konuşarak, Cumhurbaşkanı Tayyip Bey'in İzleme Komitesinden haberi var diyerek, onu dolaylı olarak yalancılıkla itham ediyor, İzleme Komitesi oluşturma konusunda Hükümet olarak kararlı olduklarını açıklayarak, Tayyip Bey'i de, Hükumet işlerine karışmaması için kibarca uyarıyor ve bir tabuyu yıkıyor.

Bülent ARINÇ'ın, Tayyip Bey'e yönelik bu alışılmadık çıkışına ve beyanlarına rağmen, ülkenin Başbakanı olan Ahmet Bey, sessiz kalıyor, ne Tayyip Bey'den, ne de Bülent ARINÇ'dan yana bir açıklamada bulunamıyor, olanları şaşkınlıkla izlemekle yetiniyor.

Bülent ARINÇ'ın, Tayyip Bey'i yalanlayan ve kibar bir üslupla uyaran konuşmasından sonra, durumdan vazife çıkaran ve Sayın ARINÇ'ın, Tayyip Bey'e yönelik haklı çıkışına içerleyen Ankara Belediye Başkanı GÖKÇEK, bir twit atarak ARINÇ'ı paralelci olmakla suçlayarak, istifa etmeye davet ediyor, buna sinirlenen ARINÇ da, burnundan soluyarak ve etrafına ateş saçarak, açıyor ağzını, yumuyor gözlerini ve televizyonlardan GÖKÇEK'e verip veriştiriyor, onu haysiyetsizlikle ve yolsuzlukla suçluyor, Ankara'yı parsel parsel paralelcilere satmakla ve seçimler sırasında onların kucağına oturmakla itham ediyor, asıl suçlamalarını yüz madde halinde seçimlerden sonra, 8 Haziranda yapacağını, şu anda da, açmamaları kaydıyla kapalı zarf içinde bu suçlamaları basın mensuplarına verebileceğini ilan ediyor.

AKP'nin; birisi Başbakan Yardımcısı, diğeri Ankara Belediye Başkanı olan iki üst düzey mensubu arasında herkesin gözleri önünde ceryan eden bu vahim tartışmalara rağmen, emanetçi Başbakan Ahmet Bey, anında müdahale edip bir beyanda bulunamıyor, ne yapacağını şaşırıyor, Tayyip Bey ile gece yarısı görüşmeleri yapmak zorunda kalıyor ve bu görüşmelerde Tayyip Bey'in talimatını aldıktan sonra, olaya el koyarak kamuoyuna bir açıklama yapabiliyor ve disiplin hükümlerinin işleyeceğini, her iki tarafın da hatalı olduğunu, her iki tarafla görüşeceğini söylüyor.

17/25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet iddialarının muhatabı olan eski AKP'li Bakanların Yüce Divana sevklerinin, AKP oylarıyla reddedilmesinin henüz tazeleğini koruduğu bir sırada, ülkenin Başbakan Yardımcılığı koltuğunda oturmakta olan Sayın ARINÇ; Ankara Belediye Başkanının, yüzlerce akçeli imar ve arsa yolsuzluklarını bildiği halde, sırf kendi partisinden olması ve partisi AKP'nin seçimlerde başarısız olmaması için, partisi AKP'nin menfaatlerini, ülkenin menfaatlerinin, dürüstlüğün ve yolsuzluklarla mücadelenin üzerinde tutarak, bu yolsuzlukları gizliyor ve kendi kuyruğuna basılması üzerine, sinir ve buhran içindeyken, bu yolsuzlukları ağzından kaçırıyor.

Bu rezaletlerin hepsi, bir tesadüf  müdür?

Bu mudur, yönetimde istikrar ve güveninirlik, bu mudur yolsuzluklarla mücadele?

Bu olup bitenler; seçmen vatandaşlarımızın, artık gözlerini açmaları ve ülkemizi AKP iktidarından kurtarmaları için, Allah'ın bizlere sunduğu bir lütuf olmalıdır.

Dört yıl sürecek olan yeni bir karanlık tünele girmeden önceki ve mevcut yolsuzlukları ve yönetimdeki istikrarsızlığı ve çift başlılığı sonlandırmak için son çıkış yolu olan 7 Haziran seçimlerini, seçmenlerimiz çok iyi değerlendirmek zorundadırlar.

25/03/2015
Güner YİĞİTBAŞI
İzmir Barosu Üyesi Avukat

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget