Ülkemizde, mevcut bazı kavramlar ile müesseselerin, insanların kendi çıkarları için nasıl çarpıtılmakta olduğunu, ibretle ve hayretle izlemekteyiz.
En başta Tayyip Bey olmak üzere, başkanlık sistemini savunanlar, parlamenter sistemin ülkemizde işlemediğini, çift başlılık ve yetki çatışması yaratan bu sistemle, ülkemize ve milletimize hizmet etmenin mümkün olmadığını beyan ediyorlar.
Ahmet Bey de, parlamenter sistemin değişmesi gerektiğini, zira Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmekte olduğunu, halk tarafından seçilmiş cumhurbaşkanının göreve başlamasıyla, parlamenter sistemden uzaklaşıldığını, hesap verenle yetki sahibinin aynı kişi olmasının sağlanmasının gerektiğini beyan etmektedir.
Doğrudur, ülkemizde yürürlükte bulunan ve 12 Eylül darbecileri tarafından yapılarak yürürlüğe sokulan ve içerdiği hükümlerle, siyasi partileri lider sultasına sokarak, parti içi demokrasiyi yerle bir eden bugünkü Siyasi Partiler ve Seçim Yasalarıyla, gerçekten, tüm kurallarıyla işleyen batı tipi bir parlamenter sistemi ülkemizde uygulayamazsınız.
Gerçekten; milletvekili adaylarını bizzat parti liderinin seçtiği, milletvekili seçilerek parlamentoya gelmelerini, parti liderine borçlu olduklarının inancını taşıyan milletvekillerinin, parlamenter olarak oy kullanırlarken, liderlerinin kendilerinden istediği her şeyi, kayıtsız şartsız yerine getirilmesi gereken bir emir olarak değerlendirdikleri ve liderine mutlak surette biat ettikleri, ülke ve millet menfaatlerinin ikinci plana atıldığı ülkemizde, gerçekten, yasaları, ülke ve millet yararına, enine boyuna tartışıp, kılı kırk yararak yapan, iktidar partisine mensup olsalar dahi, yeri geldiğinde hükümeti ve hükümet üyelerini Anayasada yer alan usul ve yetkilerini kullanarak denetleyebilen, iktidarın ve iktidarın başındaki parti liderinin her istediği yasaya olumlu bakmaya kendilerini mecbur hissetmeyen, ülke ve millet yararına, demokrasinin kurallarına ve insan hak ve özgürlüklerine uygun bulunmayan yasalara olumlu oy kullanmayarak, yeri geldiğinde iktidara direnebilen milletvekillerinden oluşmayan meclislerle yasama yetkisi kullanılan ülkemizde, batı tipi gerçek bir parlamenter sistem, tüm kurallarıyla işleyemez.
Bu itibarla,maalesef ülkemizde gerçek bir parlamenter sistem işlememektedir.
Ancak, bize göre, şu anda ülkemizde parlamenter sistem işlemiyor, bu nedenle parlamenter sistemi terk edelim, başkanlık sistemine geçelim diyenler, yanılmaktadırlar. Aslında, ülkemizde; Tayyip Bey Başbakan iken de, Cumhurbaşkanı seçildikten sonra, şu an da, lider sultası ve parti içi demokrasinin işlememesi nedeniyle hayata geçirilemeyen parlamenter sistemin yerine, fiilen uygulanmakta olan rejim, Tayyip Bey'in liderliğindeki Türk tipi bir başkanlık rejimidir.
Parlamenter sistem, ülke yönetiminde çift başlılık yaratmıştır ve yetki çatışmasına neden olmaktadır, eleştirisini yapmaya en başta Tayyip Bey olmak üzere kimsenin hakkı ve yüzü yoktur.
Tayyip Bey ortalığa çıkacak, ben halkın doğrudan oylarıyla Cumhurbaşkanı seçildim, Anayasa falan tanımam, Anayasada olmayan yetkileri kullanırım, parti genel başkanı gibi davranırım, Başbakan gibi icraat yaparım ve yetki kullanırım diyecek ve bilerek ve isteyerek ve Anayasayı çiğneyerek yetki çatışması çıkaracak ve ondan sonra da suçu, günahı olmayan parlamenter sistemin üzerine atarak, parlamenter sistemi kötüleyecek. Pes doğrusu. Bunun, gözünün üstünde niye kaşın var diyerek suçsuz ve günahsız bir kişiyi öldürmeye kalkışmaktan ne farkı var?
Başkanlık sistemine geçmek için dayatan Tayyip Bey, başbakanlığı döneminde, ülkeyi parlamenter sistemin kuralları içinde yönetmemiştir ki, parlamenter sistemden dert yanmaya ve onu kötülemeye hakkı olabilsin.
Tayyip Bey;kendisine, katı ve mutlak bir disiplin içinde itaat eden, ismine torba yasa, çuval yasa ne derseniz deyiniz, çıkarmak istediği her yasayı, talep ettiği her şeyi, mutlak surette itaat edilmesi gereken bir emir olarak telakki eden meclis çoğunluğunu kullanarak, kısa sürede ve kolayca çıkarıp yürürlüğe sokabilmiş, meclisin, hükümeti denetleme yetkisini yine kendi meclis çoğunluğunun oylarıyla etkisiz kılabilmiş, özellikle GÜL'ün son yedi senelik Cumhurbaşkanlığı döneminde, Başbakan olarak, istediği her kararnameyi hiçbir engele takılmaksızın köşkten geçirebilmiş ve GÜL'ün Anayasal yetki hudutlarını da aşmaması nedeniyle, ülkeyi tek başına bir başkan gibi yönetmiştir.
Değişen şu olmuştur, Tayyip Bey Cumhurbaşkanı seçilmek istemiş ve halkın doğrudan reylerini alarak Cumhurbaşkanı seçilince, altında yetkili ve sorumlu bir Başbakan'ın varlığı onun egosuna ve kibrine uygun düşmemiştir.Teşbihte hata olmaz, ülkemizi bir çöplüğe benzetmek istediğimiz falan yok ama, Tayyip Bey,başkanlık sistemini,çöplüğün tek horozu olmak ve tüm yetkileri kendisinde toplamak için istemektedir.
Tayyip Bey, bu isteğinde o kadar kararlıdır ki, Anayasamıza göre, tarafsız ve eski partisiyle ilişkisini kesmiş olması gerekmesine rağmen, AKP Genel Başkanı gibi konuşmaya ve davranmaya devam etmekte, AKP' nin seçim bildirgesini bizzat okuyarak, ona ilaveler yaparak katkı sunmakta, meydanlarda konuşarak halktan AKP'ye oy talep etmekte, Anayasayı ihlal etmekte bir sakınca görmemektedir.
Burada, önemle bir hususa değinmek istiyoruz. Anayasa, Anayasada öngörülen usullerle değiştirilmedikçe,Anayasanın tüm hükümleri, en başta Tayyip Bey ve onu Cumhurbaşkanı seçilsin diye oy kullanan kişiler olmak üzere,istisnasız herkesi bağlar.Bu nedenle, Tayyip Bey'e Cumhurbaşkanı olma yolunu açan seçmenlerin bu iradeleri, Anayasada yer alan Cumhurbaşkanının mevcut görev ve yetki alanını asla genişletemez. Hiç kimse, kaynağını Anayasadan almayan bir yetkiyi kullanamaz, hiç kimsenin, halkın doğrudan oylarıyla Cumhurbaşkanı seçilen Tayyip Bey'in yetkileri artmıştır, ülkeyi fiilen başkan gibi yönetebilir demeye hadleri ve hakları yoktur.
Başbakan Ahmet Bey, en baştan hata yapmış ve başına gelecekleri bilerek, emanetçi Başbakan olmaya rıza göstermiştir. Bu nedenle de, sorumluluk kendisine ait olduğu halde, ülkeyi sorumsuz bir Cumhurbaşkanının yönetmesine karşı çıkamamaktadır.
Ahmet Bey'in; seçim beyannamesinde, başkanlık sistemine yer vermesine neden olarak gösterdiği,”Seçilmiş cumhurbaşkanının göreve başlamasıyla parlamenter sistemden uzaklaşıldığı, hesap verenle yetki sahibinin aynı kişi olmasının gerektiği ” görüşü, Tayyip Bey tarafından, cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra ülkemizde Anayasaya aykırı olarak fiilen bir başkanlık sisteminin uygulamaya konularak, aksayarak da işliyor olsa, mevcut parlamenter sistemin fiilen uygulamadan kaldırıldığının açık bir itirafı olduğu gibi, bu durumda sorumlu ve hesap vermesi gerekenin, emanetçi Başbakan olarak, kendisinin değil, bundan böyle sorumluluğun,hiçbir sorumluluğu ve hesap verme durumu bulunmayan ve ülkeyi fiilen başkan gibi tek başına yönetmeye kalkışan Tayyip Bey'e geçmesi için, başkanlık sistemine onay vermekten başka bir seçeneğinin kalmamış olduğunun da açık bir kabul ve itirafıdır.
AKP seçim beyannamesinin başkanlık sitemine geçişe onay veren bu bölümünde yer alan ve bizzat Ahmet Bey tarafından kaleme alındığı belirtilen beyanlarda; Anayasaya aykırı olarak, kendisine tanınmayan yetkileri kullanarak, ülke yönetiminde yapay bir çift başlılık görüntüsü ve yetki çatışması yaratan Tayyip Bey'e yönelik gizli bir karşı çıkma ve tokmağını elinde bulundurduğun davulu da omuzlarına al, sitemi yer almaktadır.
Sonuç olarak;bizim şu anda yapmamız gereken en akıllı ve olumlu seçim; başkanlık sistemine geçmek yerine, Siyasi Partiler ve Seçim Yasalarını, Anayasayı değiştirerek, lider sultasına son verip, parti içi demokrasiyi sağlayarak, parlamenter sistemin aksayan yönlerini düzeltip, bugüne kadar işletemediğimiz batı tipi gerçek parlamenter sistemi, bütün kural ve kurumlarıyla, işler hale getirmek olmalıdır.
30/03/2015
Güner YİĞİTBAŞI
İzmir Barosu Üyesi Avukat
Yorum Gönder