Bir değer kaybettik…
O, bir kültür adamıydı…
O, bir devrimciydi…
O, kimsesizlerin kimsesiydi…
O, barışın, sevginin, kardeşliğin simgesiydi…
O, zulme başkaldıran bir öncüydü…
O, Türk’ün Kürt’ü, Kürt’ün Türküydü…
O, Özgürlük ve insan haklarının yorulmaz savaşçısıydı…
Ülkede herkesin bağrına bastığı, sevdiği, yol gösterici olarak kabul ettiği, barış ve kardeşlik adamı, adam gibi adam Yaşar Kemal’ini kaybetti…
Türkiye’nin başı sağ olsun…
Okur-yazar, aydın ve demokrat olup, Yaşar Kemal ve eserleriyle bir anısı olmayan biri yoktur…
Kendisiyle hiç yüz yüze gelmemiş, konuşmamış benimde, Yaşar Kemal ile ilgili her zaman övündüğüm ve her ortamda konuştuğum bir anım vardır…
Bana daima rehber olan ve bende okuma alışkanlığı yaratan bu anıdan bahsetmek istiyorum…
Bucağımıza bağlı 23 köyün 22 köyünde yaşayan bizler Alevi olarak Kürtçe olmayan Zaza dilini konuşuyorduk. Ana dilim Zaza’ca olduğu için İlkokula 8 yaşında başladığımda, tek kelime Türkçe bilmiyordum...
İlkokulu Türkçe öğrenerek ve çalışkan bir öğrenci olarak bitirmeme karşı, Erzurum’da Ortaokula başladığımda şive sorunum vardı…
Sözlü sınavlara kalkıyor, arkadaşlarımın şiveme gülmeleriyle moralim bozuluyordu…
Bu durum bende, sözlü sınava kalkmak için parmak kaldırmama korkusunu oluşturdu…
Ağabeyimin sınıf arkadaşı olan ve Erzurum’da Ortaokula başlayan Özdemir Güzelbağ da okula başladığı zaman benim gibi şivesi bozukmuş, fakat Lise dönemlerinde çok düzgün Türkçe konuşuyordu. Türkçeyi böyle güzel konuşmasını çok okumaya borçlu olduğu söyleniyordu. Bu örneği kendime uygulamaya karar verdim…
Bu amaçla, babamın bana harçlık olarak bıraktığı paradan her ay roman türü kitaplar almaya başladım. Bu uygulama hem şivemi düzeltiyor, hem okuma alışkanlığımı arttırıyor, hem de sözlü sınava kalkma korkumu yeniyordu…
Büyük usta Yaşar Kemal’in İnce Memed’ini ortaokul 3.sınıfta okuduğumu anımsıyorum. O gün başlayan okuma ve araştırma alışkanlığım bütün yaşamım boyunca devam etti…
Meslek yaşamında arkadaşlarıma ben Türkçeyi 8 yaşında öğrendim dediğimde kimseyi inandıramadım. Çünkü çok okuma yüzünden şive sorunum kalmamıştı…
Yaşadığımız bölge itibarıyla (MUŞ/Varto), büyük usta Yaşar Kemal’in İnce Memed’inde anlatılanların çoğu bizde de yaşanıyordu. Eseri okurken bir yandan da yaşadıklarımızı ve buna neden başkaldırmadığımızı düşünüyordum…
Ortaokul 3. Sınıfta (1956) okuduğum İnce Memed, bende okuma alışkanlığı oluşturmanın yanında, tüm yaşamımda haksızlıklara başkaldırmayı da öğretmişti…
Halende öyleyim. Bu nedenle İnce Memed’i o yaşta okumayı ve bundan kendime pay çıkarmayı yaşamım boyunca övünç konusu yaptım…
O çınarı fiziksel olarak kaybettik…
Ancak eserleriyle, mertliğiyle, barışçılığıyla, kardeşliğiyle, insan sevgisiyle tarih babanın altın sayfalarında çoktan yerini aldığı için daima yaşayacaktır…
Başın sağ olsun Türkiye…
Nurlar içinde yat büyük Usta…
Düşüncelerin daima bize yol gösterici olacaktır…
04.03.2015
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
Yorum Gönder