Şöhret Zehirlenmesi Ve Yılmaz Özdil

Şöhret Zehirlenmesi Ve Yılmaz Özdil Yılmaz ÖZDİL; ülkemizin tanınmış ve çok okunan, ismi en çok bilinen, şöhretli bir gazeteci ve yazarımızdır.

Şöhret Zehirlenmesi Ve Yılmaz Özdil
Yılmaz ÖZDİL; ülkemizin tanınmış ve çok okunan,  ismi en çok bilinen,  şöhretli bir gazeteci ve yazarımızdır. 

İzmir'in yerel bir gazetesinde muhabir olarak gazeteciliğe başlamış, bu yerel gazetenin patronu tarafından İstanbul’da kurulan Sabah Gazetesinde köşe yazıları  yazarken kamuoyunun dikkatini çekmiş ve tırnaklarıyla kazıyarak şöhret olup bugünlere gelmiş, şu anda da Sözcü Gazetesinde köşe yazarı olarak günlük yazılarına devam etmekte ve gazeteciliğinin yanı sıra,  Mustafa Kemal ATATÜRK ile ilgili olarak yazdığı çok satan kitaplarıyla,  haklı olarak, manen şöhretin zirvesine ulaştığı gibi, madden de oldukça kazanç elde etmiş bir yazar ve gazetecidir. 

Yılmaz ÖZDİL; yaptığı tahsile ve sahip olduğu ilim ve irfana rağmen, çok iyi bir araştırmacı, internet ve basılı eser ve gazeteleri ve şahsi arşivini çok iyi kullanarak, sahip olduğu özgün bilgilerinin çok daha fazlasına sahip gözüken, bunları günlük yazılarında kullanarak,  çok güzel kurgulayarak harmanlayan ve yazının final bölümüne bir iki paragraftan ibaret kendi özgün fikirlerini de ilave ederek,  muhteşem yazılar ortaya koyan çok zeki bir gazetecidir. 

Allah için, elde ettiği şöhreti gerçekten hakketmiştir. Ben de kendisini sürekli okuyan bir kişiyim. 

Yılmaz ÖZDİL; Türkiye koşullarına ve yazdığı yazılara bakıldığında, muhalefet kanadında yer alan,  muhalif olarak değerlendirilen bir gazeteci ve yazardır. 

Muhalif bir yazar olmasına rağmen, ülkemizdeki muhalefetin büyük bir kesimini temsil eden ana muhalefet partisi CHP'nin ve onun lideri KILIÇDAROĞLU'nun da muhalifidir, KILIÇDAROĞLU'nu sevmez izlediğimiz kadarıyla. 

CHP ve lideri KILIÇDAROĞLU'nun;  bugünkü sağa kayan, daha doğrusu merkez sağa kayan, altı oktan sapan çizgisi hoşuna gitmemekte, kendilerine ATATÜRK'ün askerleriyiz diyen fanatik bir ulusalcı olarak, bugünkü CHP ve KILIÇDAROĞLU'na  karşı düşünceler taşımakta ve şuur altına yerleşen bu karşıtlığını, zaman zaman yazılarına ve tweetlerine yansıtarak açıkça sergilemektedir. 

Doğrudur, ben de gözlemliyorum, CHP ve lideri KILIÇDAROĞLU; bugünkü haliyle, evet klasik altı ok ilkelerinden sapmalar göstermekte, merkez sağa doğru bir yöneliş içindedir, Millet İttifakı ve Altılı Masa oluşumu da bir nevi merkez sağ ile işbirliğidir. 

Ama niçin böyledir?

Ülkenin seçmen yapısı bellidir. Seçmenler;  ülkemizin sosyo ekonomik, kültürel ve dinsel yapısının mahsulü olup, dini politikaya çok güzel alet eden sağ tandaslı iktidarların hegemonyasında kalmış, özellikle son yirmi yıldır din ağırlıklı siyasal dinci politikalar sergileyen, görsel ve yazılı basını kendi yararına tekelleştiren, muhalif medyanın sesini kısan, yargıyı muhalefete silah olarak kullanan, örtülüsü ve  örtüsüzü devletin mali tüm imkanlarını hiç hesap vermeden pervasızca kendi siyasal yararları için harcayan, bu nedenle girdiği her seçimde, CHP'nin üç dört adım ilerisinde seçim yarışına başlayan,  AKP karşısında,  adil ve eşit koşullarda yapılmayan seçimlerde uğradığı yenilgilerinden dolayı, haklı olarak  strateji değişikliğine giden ve merkez sağa yaslanma gereği duyan KILIÇDAROĞLU yönetimindeki CHP'ye kızmakta,  kimsenin hakkı yoktur. 

Ülkenin; sosyal, kültürel, ekonomik ve dinsel gerçeklerine bakarak politikalarında değişiklik yapmayan, merkez sağa yanaşmayan CHP'nin aldığı oy oranı bugüne kadar %20 leri aşamadı maalesef. 

Şimdi sağa yanaştı da arttı mı? Sağ kanatla kurduğu ittifaklara rağmen, anketlere bakıyoruz, yukarıda açıkladığımız nedenlerle, içinde bulunduğumuz siyasal ve ekonomik buhrana ve bu buhranın yaratıcısı olmasına rağmen,  AKP'nin;  elinde tuttuğu medya ve devlet imkanlarıyla, yargı ve din silahını da kullanarak, hala CHP'nin üzerinde bir oy oranına sahip olduğunu görüyoruz. 

KILIÇDAROĞLU; adeta,  bir tahterevalli üzerinde siyaset yapan siyasetçi konumuna düşmek zorunda kalmıştır. CHP ve altı ok ilkelerinden taviz vermese,  sağ seçmenin oylarını alamamakta, merkez sağa yanaştığında ise, kendisini CHP ve altı ok çizgisinden ayrılmakla suçlayan ve kendisini CHP'li olarak kabul eden seçmenlerinin gadrine uğramakta, sağa yanaşarak  kazandığı seçmenlere karşılık, altıokçu CHP'li seçmenlerin oylarını kaybederek,  yerinde saymakta ve bir adım ileri gidememektedir. Yani, kırk katır mı,  kırk satır mı dercesine,   iki ucu da boklu bir çıkmaz içinde CHP ve KILIÇDAROĞLU. Ne yapsa,  kimselere yaranamıyor maalesef.   

Şimdi birileri diyecek ki;  ECEVİT,  yıllar önce CHP'in oylarını %40 lara çıkarmadı mı?

Evet çıkardı ama, o zamanın koşullarında iktidarda bulunan sağ partiler; tüm medyayı kendi yanlarına çekmekte, muhalif medyanın sesini kısmakta, yargıyı silah olarak kullanmakta, otoriterleşmekte, partilerini devlet partisi haline getirmekte, yandaşlarını devlet kadrolarına doldurmakta, algı yaratmakta, devletin mali imkanlarının tümünü partilerinin yararına kullanmakta,  AKP ve ERDOĞAN kadar mahir ve başarılı değillerdi, partili bir Cumhurbaşkanı da yoktu. Cumhurbaşkanına hakaret suçu diye bir suç da yoktu ülkede. 

İşte, ülkenin bu gerçeklerini görmek istemeyen o zeki ve muhalif dediğimiz ünlü gazetecimiz Yılmaz ÖZDİL, şimdi de KILIÇDAROĞLU'nun eşini diline dolamış ve geçtiğimiz Cumartesi günü CHP'nin ve lideri KILIÇDAROĞLU'nun ikinci yüzyıl vizyon belgesinin açıklandığı toplantıda, hastalığı nedeniyle uyuklayan Bayan KILIÇDAROĞLU'nun fotoğrafıyla adeta alay eden ve KILIÇDAROĞLU ve CHP'yi itibarsızlaştıran bir tweet paylaşma aymazlığını göstermiştir. 

Yılmaz ÖZDİL'in bu paylaşımının hiçbir haklı nedeni olamaz. Şuur altındaki CHP ve KILIÇDAROĞLU karşıtlığının dışa yansımasıdır bu paylaşım. 

Yılmaz ÖZDİL; bugün Sözcü Gazetesindeki köşesinde, bu yakışıksız paylaşımı nedeniyle günah çıkarma ve mazeret üretme,  kendisinin bu davranışına haklılık kazandırma gayreti içine girmiş ve daha da batmıştır. 

ÖZDİL kendisini savunurken diyor ki; ”. . . . o fotoğrafı ben yayınlamadım, bizzat Chp'nin iletişim ekibi yayınladı. . . ben o fotoğrafı bizzat Chp televizyonundan aldım.  Akademik sunum herkesin uykusunu getirdiği için, ben de izlerken uyukladığım için, hepimizin ortak duygularını yansıtan o görüntüyü paylaştım, ”heyecan verici bir toplantı oldu dedim”

Savunmaya bakar mısınız?

Sayın ÖZDİL; tamam bu görüntüyü Chp televizyonundan almış olabilirsin, yayın akışı ve hızı içinde o görüntü, istenmese de televizyonda da yayınlanmış olabilir.  Televizyonda, izleyenlerin çoğunun dikkat dahi edemedikleri bir şekilde hızlıca ve  anlık olarak yayınlanmış olması; senin de,  ganimet bulmuş gibi bu görüntüye sarılarak,  bu görüntüyü çok okunan ve takip edilen bir yazar ve gazeteci kimliğinle, sosyal medyada ses getireceğini bilerek ve isteyerek aylaşmana, halkın gözüne zumlamana  ve altına da, ironi yaparak ”heyecan verici bir toplantı oldu” yorumunu ilave etmene,  asla haklılık kazandıramaz. 

Görüntü altına ilave ettiğin,  ”heyecan verici bir toplantı oldu” şeklindeki ironik yorum dahi, senin CHP ve lideri KILIÇDAROĞLU'nu küçük düşürme ve aşağılama kastını açıkça ortaya sermektedir. 

Diyorum ki; acaba Sayın ÖZDİL, AKP ve tek adama dayalı Saray iktidarı, seçimi kaybetmesin ve  iktidarını sürdürsün de, ben de hem iktidara ve hem de CHP muhalefetine muhalefet yapan yazılarıma devam edeyim diye mi düşündü,  bu paylaşımıyla?

Güner Yiğitbaşı

06/12/2022

Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget