Bu 5 Aralık gününün; Türk kadınları için çok daha farklı bir önemi ve değeri vardır.
Zira, 5 Aralık 1934 tarihinde, Atatürk devrimlerinin en önemlilerinden biri gerçekleşti ve Türk Kadınları, milletvekili seçme ve seçilme hakkına sahip oldular.
ATATÜRK'ün başında bulunduğu gencecik Türkiye Cumhuriyeti; bizim kadınlarımıza, seçme ve seçilme haklarını, 86 sene önce, çok sayıdaki medeni Avrupa ülkelerinden önce tanımış oldu.
Ancak, 86 yıl sonra, bugün bakıyoruz, ne yazık ki; kadınlarımız hala çoğu haklardan yoksunlar.
Kadın; hala, erkeğe nazaran ikinci sınıf insan muamelesi görmekte, erkeklerin gölgesinde ve onların müsaade ettiği oranda, insan olmanın doğal sonucu olan çoğu haklardan kısıtlı olarak yararlanabilmektedir.
Anayasamızın 10. maddesine göre; herkes, cinsiyetlerine bakılmaksızın, yasalar önünde eşit ve aynı haklara sahip iken, kadınlarımız; uygulamada, maalesef, kadın erkek eşitliğinin ve kadın haklarının çok gerisinde bulunmaktadır.
ATATÜRK, kadınlara 86 yıl önce seçme ve seçilme hakkını tanımışsa da; kadınlarımızın, seçme haklarını kullanabilmelerinde pek sorun bulunmamasına rağmen; seçilme haklarını hala, erkek politikacıların lütfedip kendilerine tahsis ettikleri bir kota dahilinde kısıtlı olarak kullanabilmektedirler.
Kadınlarımız; ülkemizde, 2020 yılında dahi, pratikte erkeklerle eşit, eşit haklara sahip bir birey ve yurttaş olarak görülmemekte, aşağılanıp horlanmakta, en doğal hakları olan, yaşam ve vücut bütünlüklerinin korunması haklarını dahi kullanamamakta, ortalama her gün bir kadınımız öldürülmekte olup, bu sayı yıl bazında yüzleri aşmaktadır.
Ülkemiz kadınları için, onu da tam olarak kullanamadıkları milletvekili seçilme hakları, hala bir övünç ve teselli kaynağı olmakta ve bir lütuf olarak görülmektedir.
Aslında, erkekler gibi Allah’ın bir kulu olan ve Dünyaya gelirlerken cinsiyetlerini belirleme şansları bulunmayan, erkeğin bir antitezi olarak masum bir şekilde ve erkeklerle eşit koşullarda ve eşit haklarla Dünyaya gelen kadınlar; bizim ülkemizde, dini inanışlarımızdan, laiklik anlayışımızın olmamasından kaynaklı olarak, haklar yönünden daha çok kısıtlı muamelesi görmelerine rağmen; maalesef, Dünya'nın her yerinde, günümüze kadar, erkeklere nazaran haklar yönünden hep geride bırakılmışlardır.
Aslında, sorgulanması gereken budur.
Kadınlar niçin, erkekler tarafından hor görülmekte ve bazı hakları ellerinden alınmakta ve erkeklerin taciz ve şiddetine maruz kalmaktadırlar?
Bu sorunun hiçbir, mantıklı ve haklı nedeni yoktur.
Bugün, 5 Aralık gününün Dünya Kadın Hakları Günü olarak kutlanması; aslında, insanlık adına çok acı ve üzüntü vericidir.
Kadınlar; keşke, ezelden beri, erkeklerle eşit haklara sahip bireyler olarak görülüp kabul görseydi, kadınlara taksit taksit haklar verilmeseydi, kadın hakları hiç gündeme gelip tartışılmasaydı ve kadınlarımız için, kadın hakları günü gibi bir gün icat edilmeseydi.
Kadın ve erkek; insan olmalarından kaynaklı haklarını, eşit olarak medenice kullanarak yaşayabilseydiler.
Bu nedenle, biz diyoruz ki; Dünyada ve ülkemizde, kadın ve erkek ayrımı ve eşitsizliğine tamamen son verilsin, erkekler ve kadınlar, eşit olarak aynı haklara sahip olsunlar ve kadın hakları arayışlarına bir son verilsin ve her 5. Aralık günü kutlanan Dünya Kadın Hakları Günü, tarihin tozlu sayfasına gömülsün.
Dünya Kadın Hakları Günü, tüm Dünya ve ülkemiz kadınlarına kutlu ve mutlu olsun.
Tüm kadınlarımıza; bu özel günleri vesilesiyle, en iyi dileklerimle, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Güner Yiğitbaşı
05/12/2020
Hukukçu
Yorum Gönder