R. Tayyip Erdoğan Halife mi?
Bir ülkede dincilik yarışı başladığı zaman o ülke artık iflah olmaz, gericiliğin, cehaletin, hurafenin içinde savrulur gider, çağın gerisinde kalır, dünyada hazin ve gülünç duruma düşer. İktidara gelirken “ileri demokrasi” vaatlerini veren, iktidara geldikten sonra “dinci kinci nesi yetiştireceğiz” diyen Recep Tayyip Erdoğan için, değil “ileri demokrasi” getirmek, kesinlikle demokrasiye inanmayan, “demokrasi bizim için bir tramvaydır” diyen bir tavır içinde olan kişiliği vardı.Gerçekten de devlet eliyle 18 yıldır ülkemizde, iktidar beledilerinden dinci vakıf ve cemaatlere aktarılan milyonlarca liralarla tüm kurumlarıyla dincilik yarışı sürdürülmektedir.
Kurulduğunda 3 Mart 1924 tarihinde “Şer'iye ve Evkaf Vekâleti’nin” yerine kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı, İslâm dininin inançları, ibadet ve ahlâk esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmekle görevlendirilen ve Başbakanlığa bağlı bir genel müdürlük durumunda olan bu kurumun bir de bu günkü durumuna bakın, nice kaç tane bakanlığın bütçesinden kat be kat bütçesi olan devasa bir kurum. Bu kurum un bilim ve teknolojiye, ülke kalkınmasına asla bir katkısı olmadığı gibi, üstelik hurafe ve gericiliği kollayan, laikliği kemiren yapısı ile çağdaşlaşma yolunda mücadelede ülkeye asla bir katkısı yoktur.
Diyanet, bir turizm şirketi gibi Hac organizasyonu yapmakta; ne farz, ne sünnet olduğu halde sürekli umre haccını pompalamakta. Normal Hac farzdır, ona itiraz edilemez, ancak şart olmadığı halde umre haccını telkin etmek yanlış olması gerekir. Tabi işin ucunda 6 bin Evroluk bir rant var ucunda. Her vatandaş umreye gitmek için bu parayı yatırmak zorunda.
Bu kurum bu devasa bütçe ile hiç umulmadık yerlere camiler yaparken, kendi ülkemizi de bakmışlar başka ülkelere de cami yapmaya başladıklarını görüyoruz. Duyuşuma göre, bu devasa bütçe ile yandaş, aşırı dinci kimseler de Diyanetin bütçesinden umreye götürülmekte. Benim bir komşum var, ailece aşırı dinciler, Hacca gidecek kadar zengin olmadıkları halde aynı evden, ana baba, çocuklar beş kişi birden son umre haccına gittiler. Soruyorum kendilerine umreye kaça gidip geldiniz diye, “bilmiyoruz vakıf götürdü” diyorlar. İşte düzen böyle.
Dünyada sadece ibadethane yaparak kalkınan, çağdaşlaşan, ileri giden bir ülke yoktur. Çağın en ilerisinde olan Batı ülkeleri, oraya buraya kilise yaparak mı çağdaşlaştılar. Bir de Müslüman ülkelere bakın hangisi ileri düzeyde çağdaş bir devlet; hepsi her yönden Batı ülkelerine muhtaç.
Kısaca öyleyse ülkeler dinle, ibadethane ile değil, sadece bilim ve teknolojiye önem vererek kalkınıp aydınlanabilir, bilim ve teknolojide ileri gitmekle itibar kazanır.
Bu girişten sonra, cep telefonuma gelen bir video görüntüsünde sesini çözüp aşağıya aldığım, Hac, R.T. Erdoğan’ın Halifeliğinden bahseden, beni dehşete düşüren çağ dışı bir konuşmayı sunmak istedim ve bu konuşmayı sizinle paylaşmak için aşağıya aldım.
Bana gelen videodaki kişinin fotoğrafını çekerek yazıma ekledim. Sanırım bu çağda, ülkemizde dinci vakıflarıyla, dinci cemaatleri ile ülkemizin nerelere sürüklenmesini isteyen, gösteren bu konuşma yazısını okuyunca siz de şaşıracaksınız. Fotoğrafı görülen kişi aynen şunları söylüyordu:
“Merhaba arkadaşlar, 2020 2025 yılları arasında Suudi Arabistan, Türkiye’den hacı kabul etmeyeceklerini duyurdu. Bu bir sürü insan da moral bozukluğuna neden oldu. Ama üzülmeyin, ben özelikle bu konuda Menzil tarikatı ve Cübbeli Ahmet Hoca ile konuştum. Onlar bana şunu söylediler, dediler ki:
“Mevcut durumda Osmanlı İmparatorluğundan kalma halifelik halen bizde. Zaten Recep Tayyip Erdoğan’ın da bir halifenin sahip olabildiği bütün vasıflara sahip olduğu için, kendisi dünyadaki ümmetin doğal halifesi kabul ediliyor. Onun için halkımız üzülmesin, Haca gidecek kişiler, paralarını götürüp Diyanete teslim etsinler 6000 )altın Evro) Evro Diyanete teslim etsinler. Üç sefer de halifenin oturduğu sarayın etrafında dönerse zaten onlar otomatikmen Hacı sayılıyor ve böylelikle Hacı olma vecibelerini de yerine getiriyor. Yani diyor ki, parayı da Evro veya Dolar bazında yatırdığı zaman, o zaman da Dolar ve Evro kalktığı zaman bu haca gitmek isteyen, hacı olmaya aday olanların da sevapları artıyor. Yani dolar arttıkça, Evro arttıkça onların da sevapları artıyor, o konuda da, yani artık çok rahat olabilirler, çünkü biliyorsunuz Dolar ve Evro sürekli artıyor, onun için de bizim Mümin kardeşlerimizin sevapları da artması lazım.
Bir de bana şunu da söyledi, dedi ki, “birçok insanımızın bu konuda paraları yetmeyebilir, yani altı bin Evro’yu bir anda yetmeyebilir o konuda da hani bir moral bozukluğu, ya da dini vecibelerinin yerine getirmedi, diye üzüntüye girebilirler. Onun için de üzülmesinler onun için de biz bir fetva hazırladık, üç taksitte bunu yapabilirler. Mesela altı bin Evro’nun iki bin Evro’sunu bu yıl verip, bir sefer halifenin oturduğu sarayın etrafında döner, ondan sonraki yıl iki bin Evro’sunu verip tekrar bir daha halifenin oturduğu sarayın etrafında döner. Son yılda en son taksiti olan iki bin Evro^yu verip sarayın etrafında döndüğü zaman üç turunu gerçekleştirdiği zaman hacı oluyor. Ama diğer hacı ile eşit olabilmeleri için onlar bir seferde verip hacı oldu, bunlar üç seferde olduğu için eşit olabilmesi için son yılda ekstradan bin Evro fazladan verip diğer hacılarla aynı sevaba girmiş olacaklar.
Halife sözcüğü İslam devletlerinde Muhammed'den sonraki devlet başkanlığı kurumunu ifade eder. Peygamberin ölümünden sonra, Halifelik anlaşmazlığı yüzünden dört Halifeden üçü (Osman, Ömer, Ali ) katledilmiş, Halifelik kabileden kabileye, devletten devlete geçmiş, Kerbela Olayı gibi şimdilere kadar uzanan Müslümanlara onulmaz acılar bırakmış, buna rağmen Müslümanlar arasında birliği sağlayamamış bu kurum bütün Müslüman aleminin başına felaketler acılar getirmiştir. Halifeliğin acılarla dolu tarihsel sürecini gören Atatürk, Halifelik makamını Devrim Kanunlarına paralel olarak 3 Mart 1924 tarihinde tamamen kaldırılmıştır.
Hal böyleyken, salt Tayyip Erdoğan’ı iktidarda tutmak için, böylesine bir hurafeli halifelik yaratmak çağdaş Türkiye’ye yakışır mı? Böylesine çağ dışı bir girişimler için, Devrim Kanunlarına muhalefetten Laik TC nin C Savcıları daha bir özenle ilgilenmeli değiller midir? Artık aşırı dinci kişiler, Laik TC nin aleyhinde şeytanı planlar yapan dinci vakıflar, dinci cemaatler TC nin önünde takoz olmaktan vaz geçmelidirler. Yoksa ülke daha da geriye gidecek, “çağdaş uygarlık” tan geriye kalacaktır.
(Kasım ayı sonlarına doğru Cuvit 19 virüs salgınına bulaşmışım, test yaptırdım poziitif çıktı. 10 gün süren sıkıntılı bir tedavi ile sağlığıma kavuştum. Arayanlara, geçmiş olsun diyenlere teşekkür ederim)
Cevat Kulaksız
Cevat Kulaksız
Fotoğraflar. Yukarıdaki konuşmayı yapan kişidir, internetten çektim.
Yorum Gönder